Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2021/3318 E. 2022/7600 K. 31.10.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/3318
KARAR NO : 2022/7600
KARAR TARİHİ : 31.10.2022

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 43. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 18.07.2018 tarih ve 2015/561 E. – 2018/834 K. sayılı kararın asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi’nce verilen 10.12.2020 tarih ve 2020/72 E. – 2020/406 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Asıl davada davacı vekili, taraflar arasında davalı tarafından açılan ihale sonucu 26.01.2014 imza tarihli ürün alım sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme uyarınca müvekkili firmanın, davalı firmaya barkot tedarik ettiğini ve bu satışlar sonucu da fatura düzenlediğini, cari hesap ekstresinden de görüleceği üzere, borçlunun 16.02.2015-10.03.2015 tarihleri arasında müvekkili tarafından “barkod etiket” satışına ilişkin düzenlenen faturalar karşılığı bakiye 89.594,39 TL borcunun kaldığını, taraflar arasında mutabakat sağlanmasına rağmen davalının bakiye borcunu ödemediğini, başlatılan takibe itiraz edildiğini, davalının iddialarını ispat etmesi gerektiğini belirterek itirazın iptali ile %40 icra-inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl davada davalı vekili, müvekkili şirket tarafından takibe konu alacakla ilgili olarak takas-mahsup hakkı kullanıldığını, ihale yoluyla davacı ile akdedilen sözleşme kapsamında, 16.03.2011 tarihinden bu yana davalıdan ürün alımı gerçekleştirildiğini, Türkiye genelindeki tüm lamine termal barkod etiketi ihtiyacının 2011 yılından beri davacı taraftan yapılan alımlardan karşılandığını, en son 12/2014 tarihli ihale sonucunda da yine davacı ile anlaşma sağlandığını, taraflar arasında 01.02.2015 tarihli ürün alım sözleşmesi akdedildiğini, sözleşme gereği müvekkilinin edimlerini eksiksiz ifa ettiğini, denetimde davacıdan alınan barkod etiketlerinin ihale şartnamesine ve sözleşmeye aykırı olarak, rulolarda olması gereken sayıdan ortalama %8 oranında daha az etiket bulunduğu ve bu suretle davalı şirketin zarara uğratıldığının tespit edildiğini, söz konusu ürünün en çok kullanılan sarf malzemelerinden olduğunu ve dört yıl gibi bir süre davacıdan alım gerçekleştirildiğinden, toplamdaki zararın fahiş olduğunu, davacının borcun vadesi gelmeden takip başlattığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada davacı vekili, taraflar arasında 16/03/2011 tarihli ve daha sonra aktedilen 01/02/2015 tarihli sözleşmeler kapsamında davacıdan satın alınan etiketlerin, sözleşmeye aykırı olarak rulolarda olması gereken sayıdan ortalama %8 oranında az olduğunun tespit edildiğini, ayrıca sözleşme uyarınca bizzat davacı tarafından üretim yapılması gerektiği halde davacı şirketin başka şirketlere imalat yaptırdığını, zira 01/02/2015 tarihli sözleşmenin 11. maddesinde, sözleşmeden doğan hakların ve borçların üçüncü kişilere devir ve temlik edilmeyeceğinin belirtildiğini, bu hususta, müvekkiline teslim edilmek üzere Formtek A.Ş. isimli şirkete barkod siparişi verdiğine ilişkin e-postanın olduğu, üstelik her bir ruloda 300 adet etiket olması gerekirken aynı e-posta içeriğinde rulolarda etiketlerin 280 adet olacağının bildirilerek sipariş verildiğinin anlaşıldığını bu şekilde müvekkilinin zarara uğratıldığını, Beykoz 2. Noterliği’nde 05/03/2015 tarihli tespit tutanağı ile müvekkilinin işyerinde, davalı tarafından teslim edilen rulolardan 48 adetinden rastgele 2 adet rulo seçilerek yapılan sayımda bir ruloda 274, diğerinde ise 275 adet etiket bulunduğunun tespit edilerek tutanak altına alındığını, zararın daha da büyümesinin önüne geçilmesi amacıyla 11/0/32015 tarihli noter ihtarnamesiyle sözleşmenin feshedildiğini belirterek belirsiz alacak davası niteliğinde olmak üzere şimdilik 50.000,00 TL zarar bedelinin avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, birleşen dava yönünden taraflar arasındaki 16.03.2011 başlangıç, 31.05.2012 bitiş tarihli sözleşmenin 5.3. maddesinde davalıdan poşet ve barkod etiket alınacağının belirtildiği, ancak kaç adet alım yapılacağı ve bir ruloda kaç adet etiket olacağına ilişkin özel bir şartın konulmamış olduğu, taraflar arasında akdedilen ilk sözleşmede de, bir ruloda kaç adet etiket olacağına ilişkin özel bir şart konulmadığı, bu yöndeki tek tanımlamaya 01.02.2015 başlangıç tarihli sözleşmede yer verildiği, davacı-birleşen dosya davalısının, sözleşme çerçevesinde üstlenmiş olduğu işi üçüncü kişiye fason imalat yaptırılmasının sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerini kısmen ya da tamamen üçüncü kişilere devir, temlik veya ciro ettiği anlamına gelmediği, noter tarafından hazırlanan tespit tutanağında, tespite sunulan lamine termal barkot etiketlerinin uyuşmazlığı çözecek şekilde tanımlanmadığı, incelenen ruloların uyuşmazlığa konu olan lamine termal barkot etiketi olduğunu açıklamadığını, noter tutanağında ifade edilen “ilgililer”, davalı Aras kargo’nun ilgilileri olup, tespiti yapılan rulolar notere bu ilgililer tarafından sunulduğu İlgili noter tutanağının ekinde bulunan koli fotoğraflarının da tespite sunulan ruloları tanımlamakta yetersiz olduğu ve birleşen dosya davacısı- davalının, “zarar ettiği” iddiasını ispatlayamadığı, asıl dava yönünden davacı- birleşen dosya davalısının düzenlemiş olduğu son faturanın 10.03.2015 olduğu, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 6. maddesinde ödeme şartlarının, fatura kesildikten 1 hafta sonra 60 gün vadeli müşteri çeki ile ödenmesi olarak belirlendiği dikkate alındığında, 07.05.2015 tarihinde başlatılan icra takibinin sözleşme hükmüne aykırı olmadığı yine davalı-birleşen dosya davacısının, davacı birleşen dosya davalısına gönderdiği 14.04.2015 ve 15.05.2015 tarihli mailler ile kendi cari hesap kayıtlarına göre 89.594,39 TL borçlu olduklarını beyan ederek mutabakat onayı talep ettiği, her iki taraf ticari defterlerin usulüne uygun tutulduğu, kendi ticari defter kayıtlarına nazaran 07.05.2015 takip tarihi itibarıyla davacı-birleşen dosya davalısına 89.594,39 TL borçlu olduğu ve takibe itirazın haksız olduğu, takip konusu alacağın likit ve hesap edilebilir nitelikte olması nedeniyle davalı-borçlunun İİK’nın 67/2. maddesine göre hükmolunan alacağın %20 oranı üzerinden hesaplanan icra inkar tazminatından da sorumlu olması gerektiği gerekçesiyle asıl davanın kabulüne birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama ve toplanan delillere göre esas davanın kabulüne birleşen davanın reddine ilişkin kararında isabetsizlik olmadığı gibi kamu düzenine aykrılığın da bulunmadığı gerekçesiyle esas davada davalı-birleşen davada davacı vekilinin istinaf başvurusunun asıl ve birleşen dava yönünden ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 4.611,49 TL temyiz ilam harcının temyiz eden asıl davada davalı-birleşen davada davacıdan alınmasına, 31/10/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.