YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/3287
KARAR NO : 2022/7164
KARAR TARİHİ : 19.10.2022
MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 04.04.2019 tarih ve 2018/204 E- 2019/162 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nce verilen 25.02.2021 tarih ve 2019/973 E- 2021/235 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin “FİT” ibareli 29, 30, 32, 35. sınıf ürünleri içeren tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalının 10.02.2017 tarihinde “inofit” ibareli 30. sınıf ürün ve hizmetleri içeren marka tescil başvurusunda bulunduğunu, 2017/11766 numarası verilen başvuruya müvekkilinin iltibas, tanınmışlık ve kötüniyet vakıasına dayanarak itirazda bulunduğunu, ancak itirazlarının önce Markalar Dairesi ve nihai olarak YİDK tarafından 2018/M-2744 sayılı kararla haksız ve hukuka aykırı olarak reddedildiğini ileri sürerek, davalı TPMK YİDK kararının iptalini ve diğer davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Türk Patent ve Marka Kurumu vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı şirket temsilcisi savunmada bulunmamıştır.
İlk Derece Mahkemesince tüm dosya kapsamına göre, davacının markalarının “FİT” esas unsurlu oldukları, davalının 2017/11766 sayılı başvurusunun kapsamında bulunan 30. sınıf ürün ve hizmetlerin, davacının markalarının kapsamında yer alan ürün ve hizmetlerle aynı türden olduğu, “FİT” ibaresinin gıda ürünleri ve bununla ilgili hizmetlerin sunumu bakımından zayıf bir marka olduğu, zayıf markaların ayırt edici gücü yüksek markalar gibi korunmasının mümkün olmadığı, zayıf markaları adına marka olarak tescil ettirenlerin, sonraki zamanlarda anılan işaretleri başkalarının da diğer ayırt edici eklerle ve şekillerle birlikte tescil edilebileceğini öngörmeleri ve buna katlanmaları beklentisinin marka hukukunun evrensel bir prensibi bulunduğu, davacının “FİT” esas unsurlu markalarıyla davalının “inofit” ibareli başvurusu arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sescil ve anlamsal olarak genel izlenimde ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, zira markaların bir bütün olarak korunabileceği, karşılaştırma esnasında tescilli marka ile başvuru konusu işaretin parçalara ayrılarak incelenmesinin ve iltibasın bulunup bulunmadığının mücerret bir parçaya bağlı olarak yapılmasının mümkün bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili istinaf etmiştir.
Bölge adliye mahkemesince tüm dosya kapsamına göre, başvuru konusu ibare bir bütün şeklinde “inofit” olsa bile, tüketiciler bir bütün olarak anlamı olmayan bu ibareyi “ino” ve “fit” şeklinde ayrı ayrı algılayacağı, “fit” ibaresinin anlamlı bir sözcük olduğu nazara alındığında, herhangi bir anlamı olmasa da “ino” ibaresinin “fit” ibaresini nitelediği düşünülecek ve başvurunun asıl unsurlarından birinin de “fit” ibaresi olduğu kanaatinin güçleneceği, başvurunun asli unsurlarından birini “fit” kelimesinden oluştuğu, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markaları arasında 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 6/1 maddesi uyarınca benzerlik ve karıştırma tehlikesi bulunduğu, dava konusu başvuru kapsamında yer alan 30. sınıf malların tamamı ile davacının itirazına mesnet markaların kapsamlarındaki mallar arasında benzerlik bulunduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile, Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 04/04/2019 gün ve 2018/204 E. – 2019/162 K. sayılı kararının kaldırılmasına, davanın kabulü ile davalı TPMK YİDK’in 2018/M-2744 sayılı kararının iptaline, davalı Şirketin 2017/11766 numaralı markasının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmiştir.
Kararı, davalı kurum ve şirket vekilleri ayrı ayrı temyiz etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK’nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalılar vekillerinin temyiz istemlerinin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, istek halinde aşağıda yazılı 37,90 TL harcın temyiz eden davalılara iadesine, 19/10/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.