YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/3178
KARAR NO : 2022/7654
KARAR TARİHİ : 01.11.2022
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 14.HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 05.07.2019 tarih ve 2018/1327 E- 2019/772 K. sayılı kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi’nce verilen 10.12.2020 tarih ve 2020/231 E- 2020/1381 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, yargılamanın iadesi talep edilen davanın konusunun miktarının 613.000,00 TL olduğunu, Ticaret Mahkemelerinin heyet ve tek hakim ile bakılabilecek davalarla ilgili hangi davaların heyet halinde görüleceğinin belli olduğunu, dava konusu 300.000,00 TL’den yukarı olan davaların heyet halinde görüleceğini, ancak mahkemece davaya heyet teşkil etmeden bakılarak karar verildiğini, Kartal 1. İcra Mahkemesi’nin hükme esas alınan bilirkişi raporunu hazırlayan mali müşavirin aynı zamanda davalının muhasebecisi olduğunu, davaya bakan hakimin açığa alınarak mesleğe iade edilmediğini, hakimin eşinin tutuklu olduğunu, hükme esas alınan kararın başka bir kararla ortadan kaldırıldığını, bu kapsamda Kartal 1.İcra Hakimli’ğinin 2009/51 Esas sayılı dosyasında takibin devamına karar verildiğini, ancak Kartal 2.İcra Hakimli’ğinin 2003/218 E., 2008/25 K. sayılı kararıyla ipoteğin maksimum limit ipoteği olması nedeniyle takibin devamı yönündeki kararın ortadan kaldırılarak davacı alacaklının alacağının 10.000,00 TL ile sınırlı olduğunun belirlendiğini, anılan davadaki kararın üçüncü kişi tarafından açılan şikayet davası olduğundan kararın yeni ellerine geçtiğini, anılan karara göre taşınmaz satışının kanuna aykırı yapıldığını, taşınmazın değeri üzerinden teminat yatırılarak ihaleye girilmesi gerekirken buna aykırı olarak yeterli teminatın yatırılmayarak ihaleye girildiğini, davalı tarafın 04.05.2009 tarihinde İstanbul Anadolu 21. İcra Müdürlüğü’nün 1999/51 Esas sayılı dosyasına 35.000.-TL yatırdığını, gayrimenkul ihalesinde ihale alacaklısına en fazla 10 gün verileceğinin kanunun emredici bir hükmü olduğunu, buna rağmen ihale alacaklısının ihale bedelini ihaleden yaklaşık 6 sene sonra yatırdığını, bu durumun kanuna açıkça aykırı ve ihalenin geçersiz olduğunu, bu davada dava nedenlerinden en önemlisinin ihalenin geçersizliğinden kaynaklı olduğunu, Kartal 1. İcra Mahkemesi kararının, Kartal 2. İcra Mahkemesinin kararıyla Yargıtay’ca da onanıp kesinleşmesi ile ortadan kaldırdığını, her iki karar sonucunda davalı alacağının 10.000,00 TL ile sınırlı olduğu, fakat kanuna aykırı ihale ile haksız kazanç sağladığını ve ihale bedelini yatırmadığı halde adına tapuda tescil edildiğinin açık olduğunu, HMK’nın 293. maddesine göre almış oldukları uzman bilirkişi raporunda dahi davalının ipoteğinin maksimal ipotek olduğunu yani üst limit ipoteği olduğunun belirlendiğini, bu raporda davalının takibe koyduğu alacaklar içinde tahsil ettiği halde takipte bulunduğunun belirlendiğini, ödendiği halde takibe konulan 1.000,00 TL cari hesabın ödenmiş olarak gözüktüğü halde muavin defterlerinde hiç gözükmediğini, keza 1.500,00 TL muavin defterde dahi ödenmiş gözüktüğü halde icra takibine konulduğunu, ipotek akdinin geçersiz olduğu gibi alacaklı tarafın bedelini aşacak şekilde takip yapmasının hukuka aykırı olduğunu, açılan davanın aynı zamanda tespit davası olduğunu, ancak gayrimenkul satılmış olduğundan eda davası yani istirdat davasına döndüğünü, bilirkişilerin mahkemeyi yanılttığını, Kadıköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde yapılan yargılamada davalı alacağının belirlendiğini, ancak raporlarda ipoteğin üst limit ipoteği olduğuna ilişkin iddianın değerlendirilmediğini, bayilik sözleşmesinin … ile davalı arasında olmasına rağmen taşınmazın …’a ait olduğunu, ipotek tarihinde kadının kocası lehine ipotek vermesinin hakimin iznine bağlı olduğunu, akit geçersiz olmasına rağmen limitin de aşılarak takip yapıldığını, ipotek limitinin aşılması ile ipotek borçlusu yönünden borcun ödenmeyecek hale getirildiğini, HMK’nın 375.maddesi gereği davaya heyet halinde bakılması gerekirken tek hakimle bakılmış olmasının, ihale bedelinin eski kanuna göre 20 gün içinde ödenmesi gerekirken 6 yıl sonra ödenmesinin, Kartal 2. İcra Mahkemesi’nin ve Kartal 1. İcra Mahkemesi’nin kararlarının birbirine aykırı olmasının, ipoteğin maksimal ipoteği olduğu halde ipotek borculunun borcu ödeyemez hale yani ifanın aşırı güçleştirilmesinin, ipotek borçlusunun borcun tamamından sorumlu olduğuna dair Kartal 1. İcra Hakimliği kararının, Kartal 2. İcra Hakimliği kararı ile ortadan kaldırılmasının, bilirkişinin davalının defter ve kayıtlarında kaşeli imzası olduğu halde bilirkişi olarak atanmasının, davaya bakan hakimin meslekten ihraç edilmesinin, 01.04.2009 tarihli alacaklının ihale bedelini ödediğine dair makbuzun yeni gele geçirilmesinin yargılamanın yenilenmesi nedenleri olduğunu ileri sürerek, taleplerinin kabulü ile yargılamanın yenilenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekiline dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, cevap verilmemiştir.
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre; HMK 374. madde hükmü gereğince yargılanmanın iadesi, kesin olarak verilen veya kesinleşmiş olan hükümlere karşı istenebileceği düzenlenmiş olup, HMK’nın 375 nci madde hükümlerinde ise yargılamanın iadesi sebepleri sayılmış, davacılar tarafından yargılamanın yenilenmesine sebep olarak gösterdikleri bir çok nedenin yasada tahdidi olarak sayılan yargılamanın iadesine ilişkin sebeplerden olmadığı, talebe konu iddiaların önceki yargılamada mahkemece ve Yargıtay’ca değerlendirildiği, yargılamadan sonra ortaya çıkan yeni bir durumun söz konusu olmadığı, davacılar tarafından yeni ele geçirdikleri belirtilen 04.05.2009 tarihli makbuzun, İstanbul Anadolu 21. İcra Müdürlüğü’nün 1999/51 esas sayılı takip dosyasındaki makbuzu her zaman inceleme ve görme imkanlarının olduğu, icra dosyasındaki makbuzun daha sonra ele geçirdikleri hususunun yargılamanın yenilenmesi sebebi olarak gösterilemeyeceği, daha önce de yapılan yargılamanın yenilenmesi taleplerinde davacıların aynı iddialara dayalı yargılamanın yenilenmesi talebinde bulundukları, istemlerinin reddedilmek suretiyle kesinleştiği, ileri sürülen yargılamanın yenilenmesi taleplerinin, yasada tahdidi olarak sayılan hususların hiç birisine uygun olmadığı gerekçesiyle yargılamanın yenilenmesi isteminin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacılar vekili istinaf kanun yoluna başvuruda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, yargılamanın yenilenmesi isteminde ileri sürülen bilirkişiye yönelik itiraz nedeni, davaya bakan hakimin meslekten uzaklaştırılmasına ilişkin itiraz nedeni, ihalenin yapılmasına ilişkin itiraz nedeni, maddi anlamda kesin hüküm ifade etmeyen icra mahkemelerinin çelişkili kararlarına ilişkin itiraz nedenleri daha önceki yargılamanın yenilenmesi talebinde ileri sürülmüş bu talepler reddedilerek hükmün kesinleşmiş olduğu, ileri sürülen nedenler yasada sınırlı sayıda belirlenen yargılamanın yenilenmesi nedenlerinden olmayıp bu yöne ilişkin mahkemenin red gerekçesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, borcun ödendiğine ilişkin makbuzun mahkeme kararında isabetli şekilde tespit edildiği üzere, davacıların dayandığı icra dosyalarında bulunup sonradan ortaya çıkan bir delil olmadığı, başvuru dilekçesine eklenen uzman görüşünde ipoteğin üst limit ipoteği olduğu yönünde görüş bildirilmesi anılan madde uyarınca yargılamanın yenilenmesi sebebi olmayıp, esasen davacıların ipoteğin niteliğine ilişkin iddialarının yargılamanın tüm aşamalarında ve önceki yargılamanın yenilenmesi taleplerinde ileri sürülerek incelenmesi karşısında mahkemenin bu yöne ilişkin red gerekçesinin yerinde görüldüğü, davacıların icra mahkemelerinin farklı kararları ve kesinleşen ihaleye yönelik yargılamanın iadesi nedeni davanın konusu olmayıp, belirtilen kararlar arasında çelişki bulunduğu iddiasının ancak icra mahkemelerinin kararlarına yönelik kanun yolları veya ihalenin feshi davasıyla incelenebileceği, kesinleşen bir hükme karşı yargılamanın yenilenmesinin yanı sıra yasalarla belirlenen ulusal veya uluslararası yargı organları önünde davacıların haklarını arama istekleri anayasal hak olduğu gerekçesiyle istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden, HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 21,40 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacılardan alınmasına, 01/11/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.