YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/3115
KARAR NO : 2022/8549
KARAR TARİHİ : 01.12.2022
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Aydın 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 28.12.2020 tarih ve 2020/154 E. – 2020/364 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı Ege Enerji Entegre Tarım Ürünleri Üretim Gıda San. ve Tic. A.Ş. vekili ile davalı … Geothermal Elektrik Üretim A.Ş. vekili tarafından duruşmalı, diğer davalılar vekilleri tarafından ise duruşmasız olarak istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 29.112022 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı … vekili Av. …ile davalı Ege Enerji vekili Av. … ve davalı … vekili Av. … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı Ege Enerji ve Entegre Tarım Ürünleri Üretim Gıda San. ve Tic. A.Ş.’nin ortağı olduğunu, davalı şirketler arasında akdedilen 09.07.2007 tarihli kira sözleşmesinin muvazaalı olduğunu, davalı gerçek kişilerin de ilgili şirketlerin yönetim kurulu üyeleri olduklarını ve hukuka aykırı işlemlere doğrudan katılmış bulunmaları nedeniyle sorumlu olduklarını ileri sürerek, 09.07.2007 tarihli davalı şirketler arasında akdedilmiş kira sözleşmesi ile işletme ruhsatının devrine ilişkin işlemler ve varsa dayanağını oluşturan işlemlerin geçersizliğinin tespiti ile davalı Ege Enerji ve Entegre Tarım Ürünleri Üretim Gıda San. ve Tic. A.Ş.’nin 08.05.2009 tarih, 2009/03 ve davalı Mege A.Ş.’nin 09.05.2009 tarih, 2009/04 sayılı yönetim kurulu kararlarının geçersizliğinin tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece uyulan bozma ilamına göre, davalı Ege Enerji A.Ş’nin J-550 Jeotermal sahası için yüklendiği kira maliyetinden daha düşük bir kira bedeli karşılığında davalı Mege A.Ş.’ye kiralanmasının, gerek Ege Enerji A.Ş gerekse Mege A.Ş.’nin … hakimiyetinde bulunması davalı Ege Enerji A.Ş.’nin … ile TTK 335’de düzenlenen rekabet yasağının ihlali niteliğinde olduğu, bu nedenle 02/01/2003 tarihli kira sözleşmesinin tarafların gerçek iradelerini yansıtmadığı ve muvazaa sebebiyle iptali gerektiği, bu sözleşmeye dayanılarak düzenlenen 09/07/2007 tarihli sözleşmenin de muvazaa nedeniyle batıl olduğu, davalı Ege Enerji A.Ş.’nin yönetimine hakim olan …’ın imzaladığı kira sözleşmesinin ahara devri konusunda hiçbir fiyat araştırması yapmadan hiç kimseden teklif almadan ve emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit ettikleri bedel üzerinden … ve davalı Mege A.Ş.’nin ve Ege Enerji A.Ş.’nin yönetimine bizzat hakim oldukları Mege A.Ş.’ye 02/01/2003 tarihli sözleşme ile devretmek suretiyle Ege Enerji’nin toplam 84.598 USD zararına 131.058 USD tutarındaki karından yoksun kalmasına sebebiyet vermiş oldukları, Ege Enerji A.Ş.’nin “içini boşaltıcı” zarar ettirici birer eylem olarak nitelendirilebileceği, bu nedenle buna dayanılarak düzenlenen 09/07/2007 tarihli kira sözleşmesinin de şirketin içini boşaltmaya yönelik ve batıl olduğu, Ege Enerji A.Ş. ile Mege A.Ş. arasında akdedilen 09/07/2007 tarihli kira sözleşmesi muvazaalı bir sözleşme olup TTK’nın emredici hükümlerini dolanarak Ege Enerji A.Ş.’nin içini boşaltma amacı taşıdığı, bu sonuca tüm dosya kapsamı, farklı tarihlerde açılan benzer davalar ile bu dosyaların içinde alınmış olan bilirkişi raporlarına dayanılarak ulaşıldığı, kira sözleşmesinin düşük bir bedel üzerinden yapılması, Ege Enerji A.Ş. ile Mege A.Ş.’nin hukuken 2 ayrı şirket olmasına rağmen hakim ortaklarının aynı olması, aynı binada faaliyet göstermeleri nedeniyle bu sonuca ulaşıldığı, ayrıca 09/07/2007 tarihinde Jeotermal Sahası Kira Sözleşmesi olarak adlandırılan sözleşmenin Ege Enerji A.Ş. ve Mege A.Ş. arasında yapıldığı, işbu sözleşmenin konusu 2003 tarihli sözleşmenin aksine sadece AS1 ve AS2 konuları ile sınırlı olmayıp Ege Enerji A.Ş.’nin işletme ruhsatının sahasının tümünü kapsamakta olduğu, hatta Ege Enerji A.Ş. tarafından işbu sahada hangi sebeple olursa olsun hiçbir faaliyeti izin verilmeyeceğinin belirtildiği, böylece Ege Enerji A.Ş.’nin her türlü hakkını Mege A.Ş.’ye devrettiği, aslında Ege Enerji A.Ş.’nin sahip olduğu ruhsatın fiili olarak devredilmiş olmasına rağmen bunun hukuki gereklerinden kurtulmak amacıyla bu sözleşmeye devir sözleşmesi adı verilmediği, kira sözleşmesi denildiği ve böylece Kanunu dolanmak amacıyla yapılan 09/07/2007 tarihli kira sözleşmesinin geçersizliğinin tespitine karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile 09/07/2007 tarihli Ege Enerji A.Ş. ile MEGE A.Ş. arasında imzalanmış olan kira sözleşmesinin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitine karar verilmiştir.
Kararı davalı Ege Enerji A.Ş vekili, davalı Mege..A.Ş vekili, davalılar Uğur, Fatih, Murat, Orkun vekili temyiz etmiştir.
1) Dava, davalı şirketler arasında yapılan kira sözleşmesinin muvaaza nedeniyle geçersizliğinin tespiti istemine ilişkindir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 190. maddesi gereğince ispat yükü, kanunda özel düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukukî sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
Mahkemece 12/05/2016 tarihli celsede ‘’Dosyanın İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret mahkemesine gönderilerek talimat yoluyla dosyanın 3 ticaret hukuku (şirketler) öğretim görevlisi, 1 jeotermal enerji uzmanı (mümkünse EPDK tecrübeli) 1 yeminli mali müşavirden oluşacak bilirkişi heyetine tevdii ile kira sözleşmesine konu işletme sahasının Ege Enerji faaliyet alanı içinde kullanımının önemli bir yer tutup tutmadığı, kira sözleşmesi nedeniyle şirketin içinin boşaltılması veya zarara uğratma durumu olup olmadığı, sözleşme tarihi itibariyle Ege Enerji’nin kiralanan ruhsat alanına elektrik santrali kurma gücü olup olmadığı ile dosyadaki diğer iddialar da değerlendirilmek suretiyle muvazaa hususunda ayrıntılı rapor düzenlenmesinin istenmesine, bilirkişilere emek ve mesailerine karşılık 1000,00’er TL ücret takdirine, bilirkişi ücreti ve dosya gidiş dönüş masrafının gider avansından karşılanmasına, eksiklik olduğu takdirde davacı tarafından karşılanmasına, rapor ibraz edildiğinde taraflara tebliğine‘’ şeklinde ara karar oluşturulmuş, bir sonraki celse ise yeterli avans olmadığından dosyanın bilirkişi incelemesine gönderilemediğinin anlaşıldığı zapta geçirilmiş ve ‘’geçen celse alınan 2 nolu ara karar uyarınca dosyanın İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilerek talimat yoluyla bilirkişi incelemesi yaptırılmasına, bu hususta geçen celse 2 nolu ara kararın aynen geçerli olmasına, davacı tarafa 5.000,00 TL bilirkişi ücreti ile dosyanın kapsamlı olması nedeniyle posta ve tebligat gideri olarak 1.000,00 TL olmak üzere 6.000,00 TL avansı yatırmak üzere 2 hafta kesin süre verilmesine, bu süre içinde avans yatırılmadığı takdirde dosyanın mevcut durumuna göre karar verileceğinin ihtarına, (İhtarat yapıldı.)’’ şeklinde ara karar oluşturularak davacı vekiline gerekli avansını yatırmak üzere kesin süre verilmiştir. Bu süre içerisinde delil avansı yatırılmadığı takdirde mevcut delil durumuna göre karar verileceğinin ihtar edilmesine rağmen bu masrafın yatırılmadığı ve kesin sürenin gereklerinin yerine getirilmediği anlaşılmıştır. Bunun üzerine mahkemece dosya kapsamındaki deliller uyarınca muvazaa iddiasının davacı tarafça ispatlanamadığı, bu hususta hiçbir delilin bulunmadığı ve davacı tarafça da sunulmadığı, keza verilen kesin süre içerisinde de taraflar arasındaki sözleşmenin muvazaalı olup olmadığı yönündeki bilirkişi incelemesi için gerekli masrafların da depo edilmediği, bu halde davacının söz konusu delile de dayanmaktan vazgeçmiş sayıldığı gözetilerek sübut bulmayan davanın reddine dair verilen karar, davacı vekilinin temyizi üzerine Dairemizin 09/01/2020 tarih 2018/2985 Esas 2020/187 Karar sayılı ilamı ile HMK’nın 186. maddesinde düzenlenen sözlü yargılama usulüne riayet edilmediği gerekçesiyle bozulmuştur.
Dairemiz bozma ilamına uyulması üzerine mahkemece, bu kez davanın kabulüne karar verilmiştir. İlk karar usülden bozulmakla yeniden yapılacak yargılamada ilk kararın aksine hüküm verilmesinde bir beis bulunmamaktadır. Ancak, mahkemece davacının davasını ispatlayabilmesi için bilirkişi incelemesi yapılmasının gerekli olduğu kanaatine varılmış ve bu minvalde davacıya yukarıda belirtildiği şekilde kesin süre verilmiş ve bu süre zarfında gerekli masrafın davacı tarafça yatırılmaması üzerine mahkemece dosya kapsamındaki deliller değerlendirilerek karar verileceği ihtar edilmiştir. Bu durumda, dosyadaki mevcut deliller kapsamında bir değerlendirme yapılacağı izahtan varestedir.
Mahkemece, aynı konuya ilişkin görülmekte olan bir başka davada (Aydın 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2015/86 E sayılı dosyası) alınan bilirkişi raporu dikkate alınarak dava konusu sözleşmenin muvaazalı olduğu kanaatine varılmış ise de, bu bilirkişi raporunda muvaazanın varlığına ilişkin bir tespit yer almadığı gibi, Aydın 3. Asliye Hukuk Mahkemesince kira sözleşmesinin muvaazalı olmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiş ve bu karar kanun yolu derecaatından geçerek 13.10.2022 tarihinde onanmıştır.
Bu durumda mahkemece mevcut delil durumuna göre ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile davanın kabulü doğru olmamış, hükmün temyiz eden davalı şirketler yararına bozulması gerekmiştir.
2) Bozma sebep ve şekline göre davalı gerçek kişiler vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı şirketler vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün temyiz eden davalı şirketler yararına BOZULMASINA, (2) bozma sebep ve şekline göre davalı gerçek kişiler vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, takdir olunan 8.400,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacılardan alınıp davalılara verilmesine, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz eden davalılara iadesine, 01.12.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.