Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2021/3098 E. 2023/755 K. 09.02.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/3098
KARAR NO : 2023/755
KARAR TARİHİ : 09.02.2023

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi
HÜKÜM : Esastan ret

Taraflar arasındaki hisse devir sözleşmesinin iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı, Yargıtayca duruşma istemli olarak davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne, dava, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin ikinci fıkrası gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddine karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin kendisinde bulunan davalara ilişkin belge ve dokümanları vekili olması nedeniyle Avukat …’a teslim ettiğini,daha sonra azlettiğini, Avukat …’a vekâlet ilişkisinden kaynaklanan borcu bulunmamasına rağmen uhdesinde bulunan ve müvekkiline teslim etmesi gereken belgeleri teslim etmediğini, müvekkilimin eski Avukatı … tarafından farklı kişiler adına hazırlanan hisse devir ve temlik sözleşmelerinden birine müvekkilinin onayı ve haberi olmaksızın tarih atıp başka bir müvekkili olan davalı …’a imzalattırılarak müvekkilini hisselerini davalı … …’a devredildiğine dair kurgu yaratıldığını, hisse devir ve temlik sözleşmelerinin müvekkilinin eski avukatı …’e hazırlatmadaki amacının 12.05.2009 tarihinde müvekkilinin tanımadığı kişilerce yaralanması ve sonraki süreçte aldığı tehditler nedeniyle kendisine herhangi bir şey olması durumunda hisselerini güvenebileceği kişilere bırakmak istemi nedeniyle olduğunu, davalı tarafın hisselerini müvekkilinden haksız ve hukuka aykırı adıktan sonra şirketin en büyük hissedarı … devrinin kötü niyetli olduğunu ortaya koyduğunu ileri sürerek müvekkilinin hisse devir ve temlik iradesini yansıtmayan, davalı ile akdedildiği iddia edilen hisse devir ve temlik sözleşmesinin iptaline, devrin geçerli olmaması nedeniyle müvekkilinin ortaklığının devam ettiğine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde;davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile şirketin anonim şirket olup şirket esas sözleşmesinin 6 ıncı maddesine göre payları nama yazılı olduğu, gerek Özel Gebze Doğa Hastanesi Sağlık Hizmetleri Anonim Şirketi’nden gelen yazı cevabı ve gerekse 12.03.2012 tarihinde yapılan 2010 yılı ertelenen olağan genel kurul toplantı tutanağının 11 inci maddesi ile değiştirilen ana sözleşmenin 6 ncı maddesine göre şirket hisse senetlerinin nama yazılı olduğu, hisse senedi ve ilmuhaber bastırılmadığının sabit olduğu, şirket hisseleri çıplak pay niteliğinde olduğundan sözleşme tarihi olan 22.08.2012 tarihinde yürürlükte olan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 183 üncü vd. maddeleri gereğince alacağın temliki hükümlerine göre devir edileceği, bu halde 6098 sayılı Kanun’un 184 üncü maddesi gereğince pay devri için yazılı sözleşme yapılması yeterli olup ayrıca bu sözleşmenin noterde yapılmasına ilişkin bir koşul getirilmediğinden davacı ile davalı arasındaki bu sözleşme yazılı yapılmakla geçerli olduğu, dosyadaki delillerden pay devrinin yapılmasına ilişkin bir yönetim kurulu kararı alındığı, yönetim kurulu kararından sonra pay defterine de hisse devrinin kayıt edildiği, bu suretle nama yazılı payların ancak şirket onayı ile devrolunabileceğine ilişkin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (6102 sayılı Kanun) 491 inci maddesi gereği ile 499 uncu maddesinin birinci, ikinci fıkralarındaki pay defterine kayıt koşulu da yerine getirilerek prosedürün tamamlandığı, dava dilekçesinde dayanılan vakıalara göre hisse devir sözleşmesinin düzenlenme tarihinin 2009 yılı olduğu, davacının 2012 yılında avukatı olan Avukat … tarafından kendisinde bulunan evraklar arasındaki sözleşmeyi …’a imzalatıldığı ispat edilemediği gibi aksine sözleşmenin 2012 yılında düzenlendiği, davacı açıkça sözleşmede tarih ve … imzası dışında kalan kısımların kendisi tarafından düzenlendiğini kabul ettiğinden iradeyi fesata uğratan hallerin de bulunmadığı, sözleşmenin tarafların gerçek iradesini yansıtması nedeniyle geçerli olduğu, 6098 sayılı Kanun’un ve 6102 sayılı Kanun’un 490 ıncı vd. maddesinde öngörülen koşullarda nama yazılı pay devri yapıldığı ve geçerli bir pay devri bulunduğu kanaatine varıldığı gerekeçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu, dava konusu hisse devir işleminin müvekkilinin bilgisi dışında, kötü niyetli olarak gerçekleştirildiğini, 2009 yılında hazırlanan hisse devir sözleşmesinin adi şekilde hazırlandığını ve noter tarafından tasdik edilmediğini, şekil şartına uyulmadan yapılan devrin hukuka aykırılık teşkil edeceğini, Özel Gebze Doğa Hastanesi Sağlık A.Ş.’nin hisselerinin büyük değere sahip olduğunu devir sözleşmesinin sembolik bir rakam ile düzenlendiğini, bunun hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davalı tarafın müvekkilinden haksız ve hukuka aykırı olarak elde ettiği hisseleri beş ay gibi süre sonra Özel Gebze Doğa Hastanesi Sağlık A.Ş’nin en büyük hissedarı olan …’e devrettiğini, …’in iyiniyetli 3 üncü kişi olarak kabul edilemeyeceğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı söz konusu hisse devir sözleşmesinin 2009 yılında devralacak kişi ve tarih kısmı boş olarak hazırlandığını, bu kısımların daha sonra iradesine aykırı olarak doldurulduğunu iddia etmiş ise de mahkeme gerekçesinde de belirtildiği üzere davacı davaya konu hisse devir sözleşmesinin üzerinde yazılı tarih olan 2012 yılından önce 2009 yılında devralacak kimse ismi boş olarak önceden hazırlandığını ispatlayamadığı, mahkeme gerekçesinde açıklandığı üzere söz konusu hisse devir sözleşmesi davacının iddiasının aksine 2012 yılında ve davalı ile görüşülerek hazırlandığı, davacı da hisse devir sözleşmesinde yer alan imzanın kendisine ait olduğunu kabul ettiği, davacı her ne kadar iradesinin fesada uğratıldığını ileri sürmüş ise de irade fesadı hallerinin olayda gerçekleştiğini ispatlayamadığı, Mahkeme gerekçesinde belirtildiği üzere devir tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı Kanun’un 490 ıncı maddesinde nama yazılı payların devri gösterilmiş olup maddeye göre kanunda veya esas sözleşmede aksi öngörülmedikçe nama yazılı paylar herhangi bir sınırlamaya bağlı olmaksızın devredilebileceği, 6102 sayılı Kanun’da anonim şirket nama yazılı payların devri için özel bir şekil şartı öngörülmemiş olup, şirket ana sözleşmesinde de şekle ilişkin bir düzenleme bulunmadığı, bu durumda nama yazılı paylar 6098 sayılı Kanun’da 183 üncü vd maddelerine göre alacağın devri hükümlerine göre devredilebileceği, 6098 sayılı Kanun’da 184 üncü maddesine göre de alacağın devrinin yazılı yapılmasının yeterli olduğu, uyuşmazlığa konu pay devrinin de yazılı olarak yapıldığı, davacı vekilinin bu yönlere ilişkin istinaf sebebinin yerinde olmadığı, davacı vekilinin istinaf sebebi olarak ileri sürdüğü 6102 sayılı Kanun’un 198 inci maddesi şirketler topluluğu alt başlıklı bölümünde düzenlenmiş olup ancak bir sermaye şirketi hissesinin teşebbüs tarafından edinilmesi halinde tescil hususu düzenlendiği, somut olayda ihtilafa konu şirket hisselerinin teşebbüs tarafından edinilmesi söz konusu olmadığından olayda uygulanmasına imkan bulunmadığı, anonim şirketin pay devri istisnalar dışında tescile tabi olmadığı,davacı vekilinin istinaf sebepleri İlk Derece Mahkeme kararı gerekçesinde ayrıntılı olarak değerlendirilmiş ve karşılanmış olduğundan ve İlk Derece Mahkemesi gerekçesi dava dosyasına, dosya içinde bulunan delillere, usul ve yasaya uygun olduğundan istinaf sebepleri yerinde olmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin isitnaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu, 2009 yılında hazırlanan hisse devir sözleşmesinin sadece adi şekilde hazırlandığı ve noter tarafından tasdik edilmediğini bu sebeple şekil şartına uyulmadan yapılan bir devrin hukuka aykırılık teşkil edeceğini, Özel Gebze Doğa Hastanesi Sağlık A.Ş.’nin hisselerinin büyük değere sahip olduğunu devir sözleşmesinin sembolik bir rakam ile düzenlendiğini, bunun hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davalı tarafın müvekkilinden haksız ve hukuka aykırı olarak elde ettiği hisseleri beş ay gibi süre sonra Özel Gebze Doğa Hastanesi Sağlık A.Ş’nin en büyük hissedarı olan …’e devrettiğini, …’in iyiniyetli 3 üncü kişi olarak kabul edilemeyeceğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, hisse devir sözleşmesinin iptali ve davacının şirkette pay sahipliğinini devam ettiğinin tespiti istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

09.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.