Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2021/299 E. 2022/6183 K. 22.09.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/299
KARAR NO : 2022/6183
KARAR TARİHİ : 22.09.2022

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 22.10.2020 tarih ve 2019/617 E. – 2020/615 K. sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 20.09.2022 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ….. ile davalı …Ş. vekili Av. ….. ile davalı … vekili Av. …. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi Dr. … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirketin 01.10.2009-28.09.2012 tarihleri arasında 3 yıl süreyle Başbakanlık Hazine Müdürlüğü’nün 05.10.2012 tarihli geçici izni ile Türkiye İrtibat ofisi vasıtasıyla faaliyet gösterdiğini, müvekkili adına banka hesabı açma veya bankalardan para çekme yetkisi bulunmayan davalı …’in para çekme taleplerinin 1 ve 2 no’lu davalılarca yerine getirilmek suretiyle müvekkilinin zarara uğratıldığını, davalı …’in müvekkili şirketin irtibat ofisi çalışanı olup yetkilerinin günlük işlerin takibi ile sınırlı olduğunu, buna rağmen müvekkili adına Garanti Bankası’nda hesap açarak bu hesaplardan başka hesaplara para aktarıp zaman zaman da para çekme işlemi yaptığını, ayrıca internet bankacılığı vasıtasıyla havaleler gerçekleştirdiğini, şirket zararına tasarrufta bulunduğunu iddia ederek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 875.000,00 Euro olduğu tahmin edilen zararın şimdilik 236.000,00 Euro’sunun reeskont faiziyle davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …Ş. vekili, davacı şirketin iflas ettiğini, bu nedenle dava açma yetkisinin bulunmadığını, davanın husumet, dava ehliyeti yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, davacının yabancı olması nedeniyle HMK’nın 84. maddesi gereğince teminat yatırma zorunluluğunun bulunduğunu, davacının banka hesapları incelendiğinde aylık düzenli olarak bu hesaplara para gönderdiği ve davacı şirketin müşterileri tarafından da hesaplara para gönderildiğinin tespit edildiğini, dava dilekçesinde hesapta yapılan hangi işlemlere itiraz edildiğinin belirtilmediğini, davacının hesabında yapılan bankacılık işlemlerinin tamamının bilgisi ve talimatı ile gerçekleştirilen işlemler olduğunu, bu nedenle bankaya kusur izafe edilemeyeceğini, davacı adına açılan hesaplardaki işlemlerin bizzat davacı tarafça verilen yetkilendirme ve onaylı belgelere istinaden yapıldığını, söz konusu belgelerin bankaya sunulmasından sonra imza sirküleri ve diğer belgelerin noterden gerekli kontroller sonrası düzenlendiğinin noter tarafından teyit edildiğini savunarak öncelikle davanın husumet yokluğundan, aksi halde esastan reddini istemiştir.
Davalı … vekili, davacı şirketin iflas etmesi nedeniyle davayı takip yetkisinin bulunmadığını, davacının yabancı bir şirket olduğunu, Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı’nın izni ile Türkiye’de irtibat bürosu açtığını, müvekkilinin şirketin İstanbul’daki şubesine yönetici olarak atandığını, buna ilişkin olarak görevlendirme evrakı ve müvekkilinin imza sirkülerinin düzenlendiğini, davacının Garanti Bankasında açılan hesabına Türkiyede’ki tüm personelin maaşlarının ve şubenin masraf ve giderlerinin M-Oil’in merkezinin bulunduğu Avusturya’daki hesabından bu hesaba sürekli olarak havale edildiğini, müvekkilinin davacının bilgisi dışında banka hesabından para çekmesi veya havale işlemi yapmasının söz konusu olmadığını, kaldı ki müvekkilinin görevi sona erdikten sonra çalıştığı süreye ilişkin olarak şirkete herhangi bir borcunun olmadığına ilişkin olarak 13.09.2012 tarihli ibraname düzenlendiğini, ayrıca davacının müvekkili ile ilgili olarak hizmet nedeniyle emniyeti suistimal ve özel belgede sahtecilik suçlarından dolayı şikayette bulunduğunu, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2012/166818 soruşturma sayılı dosyasında müvekkili hakkında kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiğini ve davacının bu karara itirazının İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2014/102 D. İş sayılı kararı ile reddedildiğini, sonuç itibariyle müvekkilinin davacı şirketin Türkiye ofisinde tam ve genel yetkili yönetici olarak görev yapıp görevi nedeniyle de ibra edildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde, davanın, davacı şirketin Garanti Bankası Ümraniye Şubesi’ndeki hesaplarında bilgisi ve onayı dışında yapıldığı iddia edilen para çekme ve havale işlemlerinden dolayı uğradığını iddia ettiği zararın tahsili istemine ilişkin olduğu, Beyoğlu 35. Noterliği’nin 30.10.2009 tarihli, 42987 yevmiye nolu belgeden M-Oil Tranding GmBH Müdürü Mag. Cretophe Schirl tarafından davalı …’in davacı şirketi yetkili makamlarda temsil etmek ve gerekli tüm imzaları atmak üzere İstanbul’da kuracağı şubeye yönetici olarak atandığı, yine Beyoğlu 35. Noterliği’nin 30.10.2009 tarihli, 42997 yevmiye nolu imza sirküleri ile …’in M-Oil Tranding İstanbul İrtibat Bürosu yöneticisi olarak imza beyanında bulunduğu, davalı …’in merkezi Avusturya’da bulunan davacı şirketin Türkiye/İstanbul İrtibat Bürosu’na şirketi yetkili makamlarda temsil edip, şirket adına gerekli tüm imzaları atmak üzere şirket müdürü tarafından noterde düzenlenen belge ile müdür olarak tayin edildiği, davalı …’in aynı noterlikte yönetici olarak imza sirkülerini beyan ettiği, bu şekilde davalının en geniş manada davacı şirketi Türkiye’de temsil etmek üzere yetkilendirildiği, bu kapsamda davalının Garanti Bankası’nın Ümraniye Şubesi’nde açılan hesaplarda şirket adına para çekme ve havale işlemleri yaptığı, her ne kadar davacı şirket banka hesabında yapılan para çekme ve havale işlemlerine onayları olmadığını, …’in yapmış olduğu işlemleri şirketin bilgisi ve rızası dışında gerçekleştirdiğini ileri sürmüş ise de, bu hesaba şirketin yurtdışındaki merkezinden Türkiyede’ki personel ödemeleri için sürekli olarak para aktarımı yapıldığı, dolayısıyla şirketin söz konusu hesaplardan haberdar olduğu, …’in kendisine verilen yetkiye istinaden banka hesabında işlemler yaptığı, görev süresi sona erdikten sonra da şirket müdürü Firanz Minichemair tarafından en geniş anlamda ibra edildiği, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde 2012/166818 numaralı soruşturma dosyası üzerinden hizmet nedeniyle emniyeti suistimal, bu suça iştirak ve özel belgede sahtecilik suçları sebebiyle yürütülen soruşturmada kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği ve bu karara vaki itirazın İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2014/102 Değişik İş sayılı kararı ile reddedildiği, İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2018/436 E. sayılı dosyasında davalı …’in nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik suçlarından ayrı ayrı beraatine karar verildiği ve kararın istinaf kararı ile kesinleştiği, İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2018/570 E. sayılı dosyasında davalı …’in nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik suçlarından beraatine karar verildiği ve bu kararın vekalet ücreti yönünden düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddi kararı ile kesinleştiği, buna göre davalı …’in yönetici olarak görev yaptığı dönem içerisinde davacı şirketin Garanti Bankası Ümraniye Şubesi’ndeki hesaplarında şirket adına yapmış olduğu her türlü bankacılık işlemlerinin, şirketin bilgisi ve onayı dahilinde yapılıp davalıların, davacı şirketi zararlandırıcı bir eylemlerinin söz konusu olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Mahkemece konusunda uzman üç kişilik bir bilirkişi heyetine banka kayıtları ve tüm dava dosyası üzerinde inceleme yetkisi tanınarak tarafların iddia ve savunmaları, dosyaya giren tüm belgeler, davalıların savunmalarında geçen belgeler, ibraname, hesap açılış şekli ve yapılan işlemler irdelenmek suretiyle davalı bankanın ve diğer davalının eylemleri dolayısıyla davacının iddia ettiği şekilde bir zararının olup olmadığı konusunda denetime elverişli ve ayrıntılı bir rapor aldırılıp ceza soruşturma ve dava dosyaları ile tüm deliller hep birlikte değerlendirilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olduğundan mahkemece verilen hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, takdir olunan 8.400,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınıp davacıya verilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 22/09/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.