Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2021/2720 E. 2022/6748 K. 06.10.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/2720
KARAR NO : 2022/6748
KARAR TARİHİ : 06.10.2022

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada Samsun Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 11.11.2020 tarih ve 2019/144 E- 2020/678 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’nce verilen 03.02.2021 tarih ve 2021/51 E- 2021/264 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili,müvekkili banka ile davalılar …,… ve …’in müşterek ve müteselsil kefaletiyle diğer davalı … Sürücü Koltukları San. ve Tic. Ltd. Şti.’ye krediler kullandırıldığını ve ticari kredi kartı tesis edildiğini, davalıların ihracat döviz kredisi,ticari kredi, borçlu cari kredi, esnek ticari hesap ve business karttan kaynaklı borçlarını ödemediklerini, davalılara ihtarname keşide edildiğini, borcun ödenmemesi üzerine davalılar aleyhine icra takibine geçildiğini, itiraz üzerine takibin durduğunu ileri sürerek davalıların itirazlarının iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, duruşmadaki beyanında davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama ve toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, davacı banka ile davalı şirket arasında 27/07/2012, 07/06/2013, 26/04/2012, 15/04/2016 ve 28/04/2017 tarihli kredi sözleşmesinin imzalandığı, davalı gerçek kişilerin işbu kredi sözleşmelere müşterek borçlu müteselsil kefil oldukları, kredi geri ödemelerinin aksaması üzerine davacı tarafından 02/01/2019 tarihli ihtarname ile hesap kat edilerek davalılar aleyhine takip başlatıldığı, takibin dayanağının 27/07/2012 tarihli 520.000,00 TL bedelli GKS ile işbu GKS’ye bağlı 07/06/2013 tarihli limit arttırım sözleşmesi, 26/04/2012 tarihli 500.000,00 TL bedelli, 27/04/2017 tarih 1.000.000,00 TL bedelli ve 15/04/2016 tarihli 350.000,00 TL bedelli sözleşmelerin akdedildiği, kefiller … ve …’in sorumluluk tutarının ayrı ayrı 2.650.000,00 TL, …’in 1.350.000,00 TL olduğu, davalı gerçek kişilerin sözleşmelerde imzalarının bulunduğunun tespit edildiği,TBK 584. maddesine göre eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça ancak diğerinin rızası ile kefil olabileceği, bu rızanın sözleşmenin kurulmasından önce ya da en geç kurulma anında verilmiş olmasının şart olduğu, maddenin 2.fıkrasında ise eş rızasının aranmayacağı haller gösterilmiş olup, buna göre ticaret siciline kayıtlı ticari işletmenin sahibi veya ortak yada yöneticisi tarafından işletme veya şirketle ilgili olarak verilecek kefaletler, mesleki faaliyetlerle ilgili olarak esnaf ve sanatkarlar siciline kayıtlı esnaf veya sanatkarlar tarafından verilecek kefaletler ve 5570 sayılı Kanun kapsamında kullandırılacak kredilerde verilecek kefaletler ile tarım satış ve esnaf ve sanatkarlar kredi ve kefalet kooperatifleri ile kamu kurum ve kuruluşlarınca kooperatif ortaklarına kullandırılacak kredilerde verilecek kefaletlerde eş rızası aranmayacağı, dosya kapsamından davalılardan …’in davalı borçlu şirketin ortak ve yöneticisinin olmadığı, evli olması sebebiyle kefaletin geçerli olabilmesi için eş rızasının gerektiği, dosya kapsamından ise eş rızasının tespit edilemediği, kullandırılan kredinin de TBK 584/2 maddesi kapsamında kredilerden olmadığı anlaşılmakla geçerli bir kefaleti olmadığı gerekçesiyle hakkındaki davanın reddine karar verilmesi gerektiği, davalı gerçek kişilerden … ve …’in sözleşme ve limit arttırım tarihlerinde asıl borçlu …’nin ortak ve yöneticisi oldukları, bu davalılar yönünden kefaletlerin geçerli olduğu , davalı kefil … ve …’in kefalet limitinin 2.650.000,00 TL olduğu, akdi faiz oranının ihracat döviz kredisi, ticari kredi ve borçlu cari krediden kaynaklanan alacak için %55,50 , …ve esnek ticari hesaptan kaynaklanan alacak için ise tarihler itibariyle bilirkişi raporunda ayrı ayrı tespit edildiği, temerrüt faiz oranının ihracat döviz kredisi, ticari kredi ve borçlu cari krediden kaynaklanan alacak için %90 olmasına rağmen taleple bağlılık gereği %46,8 , … ve esnek ticari hesaptan kaynaklanan alacak için ise %33 olduğu, hesap kat ihtarının tebliği ve verilen 24 saatlik ödeme süresine göre tüm davalıların temerrüt tarihinin 06/01/2019 olduğunun tespit edildiği,hükme esas alınan bilirkişi ek raporunda her bir kredi türü için ayrı ayrı hesaplamalar yapıldığı, ihracat döviz kredisi, ticari kredi ve borçlu cari krediden kaynaklı alacakların hesaplanması yönünden her bir ticari kredi yönünden kat tarihi itibariyle akdi faiz uygulanarak alacak tespit edildikten sonra kat tarihiyle temerrüt tarihi arasında yine akdi faiz uygulanarak asıl alacak ve ferilerin tespit edildiği, temerrüt tarihinden 30/01/2019 takip tarihi arasında ise temerrüt faizi uygulanarak asıl alacak ve ferilerinin belirlendiği, bu kredi türü için 1.460.746,58 TL toplam asıl alacak olmak üzere toplam alacak 1.510.015,13 TL olarak tespit edildiği, raporunda … kaynaklı alacak hesabı ve esnek ticari hesaptan kaynaklı alacak hesabının da aynı yöntemle yapıldığı 1.830,14 TL asıl alacak olmak üzere toplam alacak 1.871,84 TL olarak tespit edildiği, takip talebi nazara alınarak davalı kefil … ve …’in yönünden asıl alacak 1.000.000,00 TL olarak kabul edilerek buna göre hüküm kurulması gerektiği, ayrıca yine talep nazara alınarak takip tarihi sonrası davalı şirket yönünden 1.042.719,21 TL üzerinden davalı kefiller … ve … yönünden ise 1.000.000,00 TL üzerinden temerrüt faizine hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince davacı banka ile asıl borçlu arasında genel kredi sözleşmesinin 28/04/2017 tarihinde düzenlendiği, davalı kefil …’in kefalet tarihinin 28/04/2017 olduğu, davacı tarafından dosyaya sunulan davalı …’in eş rızasına ilişkin muvafakatname düzenleme tarihinin 02/05/2017 tarihi olduğu, aynı tarihli eş muvafakatnamesi belgesinde muvafakat tarihi 02/05/2017 tarihinin üstü çizilerek 28/04/2017 tarihi yazıldığı, ancak belgenin düzenleme tarihinde bir değişiklik yapılmadığı, bu nedenle eş muvafakatnamesine ilişkin belgenin kredi sözleşmesinin düzenlendiği 28/04/2017 tarihinden sonraki bir tarih olduğu, eş rızasının varlığını, eş rızasının sözleşmeden önce veya sözleşme anında düzenlendiğini ve bunun geçerli olduğunu iddia eden tarafın ispatlaması gerekiği, bu kişinin ise esas itibariyle alacaklı olduğu, diğer taraftan eşin rızasının alınması kefalet sözleşmesinin tamamlayacı unsuru değil, geçerlilik unsuru olduğundan ve bahsi geçen sözleşmesinin geçerli olarak kurulabilmesi için eş rızasının mutlaka alınması gerektiğinden, bu rızasının alınmaması kefalet sözleşmesinin kesin hükümsüzlüğü (butlanı) sonucunu doğuracağı, eşin rızasının bulunup bulunmadığı hususunun hakim tarafından resen dikkate alınacağı ayrıca kefalet sözleşmesi kurulduktan sonra kefil olan kişinin eşinin kefalete sonradan onay vermesi veya alacaklının iyi niyetli olması da sözleşmenin geçersizliğini ortadan kaldırmayacağı, mahkemece bu husus gözönüne alınarak sözleşmenin kurulması sırasında davalılardan …’in eş rızasının sözleşmenin düzenlenmesinden sonraki bir tarihte bulunması nedeniyle davanın reddine karar verildiği, mahkemenin bu yöndeki kararı ve gerekçelerinin usul ve yasaya uygun olduğu, davacının tazminat miktarına ilişkin istinafının incelendiği, mahkemece bilirkişi incelemesi yapıldığı, rapor ve ek rapor alındığı, bilirkişi raporu ve ek raporun denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli olduğu, bilirkişi raporu doğrultusunda verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Dosyaya sunulan ‘‘ticari krediler eş muvafakatnamesi’’ belgesinin gerek sağ üst köşesinde gerekse muvafakat tarihi kısmında 02.05.2017 yazılmış ise de ardı sıra bu tarihin çizilerek tekraren 28.04.2017 tarihinin yazıldığı ve bu tarihlerin altına …’in eşi olan … tarafından atılmış 2 adet inkar edilmeyen imza ile teyit edildiği görülmekle bu durumda mahkemece 02.05.2017 tarihinin sehven atıldığı sonucuna varılarak eş rızasının usulüne uygun bir şekilde alındığının kabulü ile uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK’nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 06/10/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.