Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2021/239 E. 2022/4016 K. 25.05.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/239
KARAR NO : 2022/4016
KARAR TARİHİ : 25.05.2022

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 30.05.2017 tarih ve 2016/196 E. – 2017/111 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf istemlerinin kısmen kabulüne-kısmen reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’nce verilen 06.11.2020 tarih ve 2017/6352 E. – 2020/1860 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, EFE TUR markasının 2003 yılından beri müvekkili tarafından kullanıldığını, 1998 yılından beri TPMK’ de 2014 yılından beri de dünya Fikri Mülkiyet Örgütü nezdinde uluslararası olarak tescilli olduğunu, EFE TUR ibaresinin aynı zamanda müvekkilinin ticaret unvanının esas unsurunu oluşturduğunu ve ticaret unvanı olarak uzun süredir kullanıldığını, davalının müvekkilinin tescilli markasının ayırt edilemeyecek derecede benzerini tescil ettirip, EFE TUR ibaresini esas unsur olarak müvekkilinin markası ile aynı yazı karakteri ve aynı rengi taşıyan “Burak Efe Tur” ibaresi ile taşımacılık yapıp, ofis vitrinlerinde ve araçlar üzerinde “Efe Tur” ibaresini öne çıkarmak suretiyle müvekkilinin markası ile iltibasa neden olduğunu, davalı kullanımının müvekkilinin zararına sebep olduğunu, sonuç olarak hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu ve Bakırköy 2 FSHCM’de ceza davası açıldığını alınan bilirkişi raporunda EFE TUR ibaresinin esas ayırt edici unsur, BURAK ibaresinin ise yan unsur olduğunu ve iltibasın gerçekleşmesi için gerekli tüm şartların oluştuğunun belirtildiğini, ayrıca davalının markasının müvekkilinin markası ile seri marka izlenimi yarattığını ileri sürerek TPMK’da davalı adına tescilli 2015/87123 sayılı BURAK EFE TUR markasının tüm sınıflar yönünden hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davaya cevap vermemiştir.
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, marka hükümsüzlüğü yönünden davacıya ait EFE TUR ibareli tescilli marka dikkate alındığında davalıya ait 2015/87123 sayılı BURAK EFE TUR + şekil markası benzer sınıfta tescilli oldukları, EFE ibaresi her iki markada da ortak olup aynı işletmeyle bağlantılı seri marka imajı verdiği, taraf markalarının benzer olduğu gerekçesiyle davalıya ait 2015/87123 sayılı BURAK EFE TUR + şekilden ibaret markasının hükümsüzlüğüne, sicile tescilli bir hakkın kullanımı söz konusu olup, davalı kullanımının kendi markası kapsamında olduğu, hükümsüz sayılıncaya kadar markayı kullanma hakkı olduğu gerekçesiyle tecavüz yönünden talebin reddine karar verilmiş, kararı taraf vekilleri istinaf etmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesince gerekçe yönünden davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, kısmen reddine, mahkeme kararının kaldırılmasına, davalının markasının kötü niyetli tescil edildiği ve 556 sayılı KHK 8/1-b maddesi kapsamında benzer oluğu gerekçesiyle hükümsüzlüğüne karar verilmiş, kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir.
Dava, marka hakkına tecavüzün tespiti, men ile davalı adına tescilli markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkini istemlerine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince davalı markasının hükümsüzlüğüne, sicilden terkinine, markaya tecavüz yönünden davalı kulllanımının kendi markasının kapsamında olduğu, hükümsüz sayılıncaya kadar sahibinin markayı kullanma hakkının bulunduğu, yani tescilli bir hakkın kullanımının söz konusu olduğu gerekçesiyle bu yönde yerinde olmayan talebin reddine karar verilmiş, kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesince, davacının markaya tecavüz nedeniyle dava açmadığı, dolayısıyla ilk derece mahkemesince talebin aşılarak karar verildiği gerekçesiyle markaya tecavüz yönündeki kararın kaldırıldığı, hükümsüzlük bakımından ise ilk derece mahkemesinin gerekçesi düzeltilerek davalının davacı tarafın Savcılık şikayetinden sonra, şekil unsurunu da benzetmek suretiyle tescil için marka başvurusunda bulunmakta kötü niyetli olduğu gerekçesiyle mahkeme kararının kaldırılmasına ve 556 sayılı KHK 8/1-b maddesi gereğince davanın kısmen kabulü ile markanın hükümsüzlüğüne karar verilmiştir.
Karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, kararın gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin iki nolu, davacı vekilinin ise üç nolu bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacı temyizi yönünden, HMK’nın “İddia ve Savunmanın Genişletilmesi veya Değiştirilmesi” başlıklı 141. maddesi; “Taraflar, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe; ön inceleme aşamasında ise ancak karşı tarafın açık muvafakati ile iddia veya savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler. Ön inceleme duruşmasına taraflardan biri mazeretsiz olarak gelmezse, gelen taraf onun muvafakati aranmaksızın iddia veya savunmasını genişletebilir yahut değiştirebilir. Ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra iddia veya savunma genişletilemez yahut değiştirilemez.” hükmünü haiz olup bu hüküm uyarınca taraflardan birinin mazeretsiz olarak gelmemesi durumunda, gelen tarafın muvafakati aranmaksızın iddia ve savunmasını genişletebileceği, 28.03.2017 tarihinde yapılan ön inceleme duruşmasında davalı tarafın mazeretsiz olarak gelmemesi üzerine davacının markaya yönelik tecavüzün tespiti ve meni talebiyle uyuşmazlığın tespit edilmesine rağmen Bölge Adliye Mahkemesince, marka hakkına tecavüzle ilgili talepler bakımından talebin aşılarak karar verildiği gerekçesi doğru görülmemiş hükmün bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir.
3-Davalı temyizi yönünden; marka hakkına tecavüz iddiasıyla, Cumhuriyet Savcılığı’na yapılan şikayet veya tecavüz davası marka tescilinde kötü niyetin varlığı için tek başına yeterli değildir. Bununla birlikte gerek ceza davasında, gerekse tecavüz davasında hakkında verilecek mahkeme kararını bertaraf etmek için marka tescil başvurusunda bulunulması kötü niyetli başvuru olarak kabul edilmelidir. O halde Mahkemece davalının “şekil+Burak Efe Tur” ibareli marka başvurusunu, tescilden önceki fiili kullanım nedeniyle hakkında Cumhuriyet Savcılığına şikayet başvurusunda bulunulmasından sonra tecavüz davasını bertaraf için marka başvurusu yapıp yapmadığı ya da başvurunun önceye dayalı bir hakkın varlığına dayanıp dayanmadığı gibi hususlar yönünden öncelikle varsa Ceza Mahkemesi dosyası getirtilerek araştırılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırmaya dayalı yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı yararına ve (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı yararına Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, HMK’nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine, kararın bir örneğinin İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 25.05.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.