YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/2257
KARAR NO : 2022/6539
KARAR TARİHİ : 03.10.2022
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 6. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Kayseri 3. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 22.09.2020 tarih ve 2019/88 E. – 2020/147 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi’nce verilen 20.01.2021 tarih ve 2020/1276 E. – 2021/99 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; davalının davacıya ait taşınmaz üzerinde yapılan hastane binalarının proje müellifi olduğunu, sözleşme gereği davalının proje müellifliği yetkilerini davacıya devretmesi gerektiğini, ancak davalının devri yapmadığı gibi, devir karşılığında fahiş ücretler istediğini, davacının ek tadilatlar için başkaca mimarlara ücret ödemek durumunda kaldığını, bu nedenle davalı yetkilisi mimar hakkında Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde “Güveni Kötüye Kullanmak ve Dolandırıcılık” suçlarından suç duyurusunda bulunulduğunu, davalının sözleşmeye göre koşulsuz ve ücretsiz devretmesi gereken proje müellifliğinin yetkilerini haksız olarak devretmediğini ileri sürerek proje müellifliği yetkilerinin devrine ilişkin muvafakatin/iznin verilmesini ve sözleşmenin 8. maddesi gereğince belirlenen 50.000.- TL cezai şartın işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili; cezai şartın asıl borca dair yapılan ek bir anlaşma olduğu, sözleşmede belirtilen tüm yükümlülükler ve ticari örf adet gereğince yapılması gereken tüm iş ve işlemlerin davalı tarafça eksiksiz yerine getirildiğini, sözleşmede belirlenen cezai şart başlıklı hüküm bu kapsamda değerlendirildiğinde proje üzerindeki yetkilerin belirlenmemiş olması, ifanın imkansız olması, genel sağlık düzenlenmeleri, eser sahibinin manevi haklarının devrinin mümkün bulunmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasında imzalanan sözleşmede yer alan “Proje müellifi proje üzerindeki yetkilerini işverenin talep etmesi durumunda ücretsiz olarak işverenin göstereceği kişiye devredilmesine muvaffakiyet verecektir” şeklindeki hükmün FSEK 52. maddesine göre yazılı olarak yapılmaması ve açıkça tek tek belirtilmediğinden sözleşmenin bu hükümlerinin geçersiz olduğu, sözleşmenin 8. maddesinde öngörülen cezai şart ödeme yükümlülüğü talebinin yersiz olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, karara karşı, davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince; FSEK 52. maddesine göre ancak mali hakların yasada belirtilen şartlarda devrinin mümkün olması ve dosyada mevcut taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin mimari proje müellifliğinin üçüncü kişiye devrine dair olup geçerli olmaması ve mali hakların devrine ilişkin yasada belirtilen unsurları içermemesi nedeniyle davanın reddine ilişkin verilen kararda yazılı açıklamalara,yasal sebep ve gerekçelere binaen istinaf edilen kararda usul, yasa ve dosya kapsamı yönlerinden bir aykırılık bulunmadığı,bu nedenlerle davacının istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı,kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 21,40 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 03/10/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.