YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/2033
KARAR NO : 2022/6019
KARAR TARİHİ : 19.09.2022
MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 19.09.2018 tarih ve 2017/280 E- 2018/341 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nce verilen 20.11.2020 tarih ve 2019/615 E- 2020/1036 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin DOĞADAN ibareli çok sayıda markanın sahibi olduğunu, bu markaların serisi olarak dava konusu 2015/90463 sayılı, “Doğadan Altın Filiz+şekil” ibareli, 30. sınıf ürünleri içeren marka başvurusunda bulunduğunu, davalı şirketin “Filiz” ibareli markalarına dayalı olarak yaptığı itirazın kısmen kabulüne karar verildiğini, bu karara yaptıkları itirazın ise YİDK tarafından reddedildiğini, alınan kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, zira markalar arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik olmadığını, başvurudaki asıl unsurun “DOĞADAN” ibaresinden oluştuğunu, “ALTIN FİLİZ” ibaresinin ise “DOĞADAN” markalı ürünleri tanımlayan yardımcı unsur niteliğinde bulunduğunu, kaldı ki “FİLİZ” ibaresinin çay emtiası için tanımlayıcı olduğunu ileri sürerek, YİDK’in 2017-M-4031 sayılı kararının iptaline ve başvurunun tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, “FİLİZ” ibaresinin davalı adına 31.13.1975 tarihinden bu yana 42 yıldır 30. sınıfta tescille kullanılan güçlü bir marka olduğunu, FİLİZ ibaresinin bir çay türü olmadığını, davacının tek başına tescil ettiremediği FİLİZ ibaresini, başka sözcük ve şekiller içine gizleyerek marka olarak tescil ettirerek FİLİZ markasının gücünden faydalanmaya çalıştığını, dava konusu başvuru ile müvekkili markaları arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı TPMK vekili, kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk derece mahkemesince iddia,savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, tescilli bir marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede görsel, sescil ve anlamsal benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınıp münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenim de nazara alınarak belirlenmesi gerektiğinden hareketle; davacının “şekil+doğadan ALTIN FİLİZ” ibareli marka başvurusuyla davalı kurumun “FİLİZ ÇAYI” ve “FİLİZ” ibareli diğer tescilli markaları arasında başvurunun reddedilen “çaylar, buzlu çaylar” emtiaları yönünden görsel ve sescil olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, ortalama düzeydeki tüketici kesimi nazarında “çaylar, buzlu çaylar” emtiaları yönünden başvuru konusu işaret ile davalı kurumun markası arasında idari ve ekonomik anlamda işletmesel bağ olduğu algılaması oluşabileceği, bu açılardan taraf markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1 maddesindeki iltibas koşulu oluştuğu, YİDK kararı yerinde ve doğru olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, “Doğadan Altın Filiz+şekil” ibareli başvuru ile redde mesnet “Filiz” asıl unsurlu markalar arasında, başvuru kapsamından çıkarılan “çaylar, buzlu çaylar” malları yönünden 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunduğu, her ne kadar “FİLİZ” ibaresinin çay emtiası yönünden tanımlayıcı olduğu ve ayırt edicilik taşımadığı ileri sürülmüş ise de Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 06.03.2012 tarih, 2010/4132 E., 2012/3269 K. ve 19.01.2015 tarih, 2014/15448 E., 2015/649 K. sayılı kararlarında da açıkça kabul edildiği üzere “Filiz” ibaresinin, çay ürünü yönünden tanımlayıcı bir nitelik taşımadığı, dava konusu başvuruda yer alan “DOĞADAN” ibaresinin, davacının çatı markası olduğu da gözetildiğinde başvuruya yeterli ayırt ediciliğin sağlanmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili vekilince temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 21,40 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 19/09/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.