Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2021/1827 E. 2022/6069 K. 20.09.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/1827
KARAR NO : 2022/6069
KARAR TARİHİ : 20.09.2022

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 05.11.2018 tarih ve 2016/330 E. – 2018/1008 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi’nce verilen 24.12.2020 tarih ve 2019/892 E. – 2020/1521 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı ile müvekkili alacaklı arasında Elektrik Dağıtım Sözleşmesi kapsamında elektrik alım-satımı alanında bir ticari ilişki kurulduğunu, sözleşmenin 19. maddesi 1. paragrafı gereği de davalı borçlu uhdesinde tutulmak üzere, Denizbank 26.06.2013 Tarih … Seri No,lu 31.01.2016 tarihine kadar geçerli 1.200.000,00- TL, AlbarakaTürk Katılım Bankası 28.04.2015 Tarih 013-08-003300 Seri No.lu 31.05.2016 tarihine kadar geçerli 1.333.872,00,- TL, teminat amaçlı kesin süresiz teminat mektuplarının davalıya teslim edildiğini, 30.10.2015 itibari ile müvekkilinin davalı borçluya 2,129.331,24-TL Cari Hesap Fatura borcu mevcutken, müvekkilinin ödeme zorluğu çekmesi sebebi ile daha önce davalıya sözleşme gereği teslim edilmiş olan teminat mektuplarının davalı tarafından 05.11.2015 tarihinde nakde çevrildiğini, ancak davalı şirketin alacaktan fazla olarak teminat mektuplarının tamamını nakde çevirdiğini, sözleşmenin 19. maddesi gereği tahsilat sonrası kalan miktarın en geç 5 iş günü içerisinde alıcıya iade edilmesi gerektiğini, müvekkilinin fazla tahsil edilen teminat mektuplarının bakiye bedelini davalı firmadan talep ettiğini, davalı firmanın ise bedelleri iade etmediğini, müvekkilinin alacağının hukuken tahsili için İstanbul 2. İcra Dairesi 2015/33024 E. sayılı dosyası ile davalı aleyhine 405,956,89 TL ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının ödeme emrine itiraz ettiğini belirterek, itirazın iptaline, takibin devamına, alacağın likit olması ve icra takibinin durmuş olması sebebi ile %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacı ile müvekkili şirket arasında, 15.04.2015 tarihinde “Elektrik Alım-Satım Anlaşması” ve eki niteliğinde 16.04.2015 tarihli “Ticari Uygulama Protokolü” ile, 21/04/2015 tarihinde “Elektrik Alım-Satım Sözleşmesi” ve eki niteliğinde 22.04.2015 tarihli “Ticari Uygulama Protokolü” akdedildiğini, yine davalı tarafından 1.sözleşmenin ifasının teminatı olarak Albaraka Türk Katılım Bankası A Ş.’den 1.333.872,00-TL tutarında teminat mektubu ile 2. sözleşmenin ifasının teminatı olarak Denizbank A.Ş.’den 1.200.000,00 TL tutarında teminat mektubu verildiğini, sözleşme kapsamında satılan enerji karşılığında, Eylül-2015 dönemine ilişkin olarak 666.936,00 TL tutarlı fatura ile Ekim 2015 dönemine ilişkin olarak 377.930,40 TL tutarlı fatura ve 2. sözleşme kapsamında satılan enerji karşılığında ise, Eylül-2015 dönemine ilişkin olarak 692.211,60 TL tutarlı fatura ile Ekim 2015 dönemine ilişkin olarak 392.253,24 TL tutarlı faturalar kesildiğini, bu faturaların davacı tarafça ödenmediğini, sözleşmeler uyarınca nakde çevrilen söz konusu iki adet teminat mektubunun 2.129.331,24- TL’lik kısmının, dört adet faturanın toplamından oluşan borcuna mahsuben düşüldüğünü, toplam teminat mektubu bedeli olan 2.533,872,00 TL’den, toplam fatura borcu olan 2.129,331,24-TL çıkarıldıktan sonra, davacının da iddia ettiği üzere 404.541,00- TL değil de, 404.540,76- TL kaldığını, ihtilafa konu olan 404.540,76 TL’nin sözleşmelerin süresinden evvel feshi nedeniyle sözleşme gereğince davacı aleyhine cezai şart doğduğu ve sözleşmeler uyarınca, cezai şartın teminat mektubundan tahsilinin mümkün olduğunu, davacının işbu itirazın iptali davasına dayanak olan ve İstanbul 2. İcra Müdürlüğü’nün 2015/33024 E. sayılı dosyasında gönderilen ödeme emrinde borcun sebebinin belirtilmediğini, borca dayanak belge de gösterilmediğini, İİK.58/5 maddesi gereği takip talebinde borcun sebebinin gösterilmesinin ve borç bir belgeye dayanıyor ise bu belgenin aslının veya tasdikli örneğinin takip talebine eklenmesinin gerektiğini, ayrıca davacının borca batık olduğunu ve kendisi hakkında görülen bir iflas erteleme davası olduğunu, davalıya ödenmemiş olan faturaların için 7 işgünü içerisinde ödenmesi gerektiği, aksi halde teminat mektuplarının nakde çevrileceği ve sözleşmelerin haklı nedenle fesih edileceği, fesih halinde, feshe neden olan tarafın, diğer tarafa madde 17. uyarınca hesaplanacak fesih tazminatı ödeme yükümlülüğü doğmakta olduğu hususunun ihtar edildiğini, nakde çevrilen teminat mektuplarının, ödenmemiş faturalar tahsil edildikten sonraki bakiye kısım olan 404.540,76 TL’nin de işbu cezai şart alacaklarından düşüldüğünü ve müvekkilinin hala tahsil edemediği bakiye 712,489,34 TL cezai şart alacağının kaldığını, ancak davacının iflas aşamasında olması, piyasadaki alacaklıların takiplerinin sonuçsuz kalması, yani alacağın tahsil kabiliyeti olmaması nedeniyle, tahsil imkanı bulunmayan alacak için takip yapılmadığını belirterek, karşı dava ve başkaca dava hakları saklı kalmak kaydıyla, itirazlarının kabulüyle; davanın ve de icra inkâr tazminatı talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre; davacı ile davalı arasında yapılan sözleşmeye istinaden, davacı tarafça davalıya verilen teminat mektuplarından kaynaklı olarak fatura dışında kalan kısmın teminat mektuplarından tahsil edildiği, miktar hususunda ihtilaf bulunmadığı, ihtilafın davalının teminat mektubunun sözleşme uyarınca cezai şart bedeli olarak tahsil edilip edilemeyeceği hususunda olduğu, taraflar arasındaki sözleşmenin 16. maddesindeki “taraflardan birinin anlaşmaya göre ödemesi gereken herhangi bir bedeli son ödeme tarihinden 7 iş günü içerisinde ödememesi durumunda ödeme talep eden taraf, diğer tarafa noter kanalı ile ihtarname göndererek 7 iş günü içerisinde yükümlülüğünü yerine getirmesi hususunda ihtarda bulunacaktır. 7 iş günlük süre sonunda ödeme yapılmamış ise ödeme talep eden taraf tek taraflı olarak anlaşmayı fesih etme hak ve yetkisine sahip olacaktır. İşbu 16-a maddesi kapsamında bir fesih halinde, anlaşmanın feshine sebebiyet veren taraf, diğer tarafa madde 17 hükümleri uyarınca hesaplanacak fesih tazminatı ödeyecektir”. hükmü ve 16-b maddesindeki “taraflardan birinin işbu anlaşmanın herhangi bir hükmünü ihlal etmesi ve diğer tarafın yazılı ihtarına rağmen ve ihtarda belirtilen sürede ihlale son verilmemiş olması halinde, ihtarda bulunan taraf, anlaşmayı, derhal fesih etmek hak ve yetkisine sahip olacaktır. İşbu 16-b maddesi kapsamında bir fesih halinde anlaşmanın feshine sebebiyet veren taraf diğer tarafa madde 17 hükümleri uyarınca hesaplanacak fesih tazminatı ödeyecektir” hükmü ve sözleşmenin 16. maddesinde b ve c fıkralarında açıkça sözleşmelerin süresinden önce feshine sebebiyet veren tarafın diğer tarafa madde 17 uyarınca hesaplanacak fesih tazminatını ödemekle yükümlü olacağına ilişkin düzenlemeleri gereği; davalı tarafın Beyoğlu 31. Noterliği aracılığıyla 21.10.2015 tarih 35653 yevmiye no’lu ihtarnamesi ile davacıya ödemeyi yapması için 7 iş günü süre verdiği ve yine aynı ihtarnamede aynı süre içerisinde davacının ödeme güçsüzlüğüne düşmüş olması sebebiyle her bir sözleşme için ortalama 1 aylık elektrik bedeli karşılığı olan 650.000,00 TL olmak üzere toplamda 1.300.000,00 TL tutarında teminat verilmesi gerektiği, aksi halde sözleşmeden kaynaklanan elektrik borcunun ifa edilmeyeceğinin davacıya ihtar edildiği, tebligatın 22.10.2015 tarihinde davacıya tebliğ edilmiş olmasına rağmen 7 günlük süreye uyulmadığı, davacının 30.10.2015 tarihinde temerrüde düşmüş olduğu, bunun üzerine davalı tarafça Üsküdar 5. Noterliğinin 04.11.2015 tarih ve 19438 yevmiye no’lu ihtarnamesi ile sözleşmeyi haklı nedenle fesih ettiğini ve sözleşmeden doğan tüm alacaklarının tahsili için teminat mektuplarının nakde çevrileceğinin ayrıca bildirilmiş olduğu, bu ihtarname sonrasında, davacı tarafça 1. sözleşmenin feshi nedeniyle sözleşme 17. maddesi uyarınca 838.380,00 TL tutarında cezai şart ve 2. sözleşmenin feshi nedeniyle sözleşmenin 17. maddesi uyarınca 278.644,50 TL tutarında cezai şart talep edebileceği ve sözleşmenin anlaşmanın feshi ve davacı şirketin ifa güçsüzlüğüne düştüğü için davalı tarafından delillendirilen davacının piyasa katılımcısı olarak katıldığı elektrik piyasasındaki mali yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle Enerji Piyasaları İşletme A.Ş. (EPİAŞ) tarafından dengeleme ve uzlaştırma yönetmeliği uyarınca piyasada satıcı olarak uzlaştırmaya esas ikili anlaşma bildirimi yapmasına ve gün içi piyasasına teklif vermesine ilişkin izninin kaldırıldığı ve bu husus dahil tüm piyasa katılımcılarına e-posta yoluyla 14.10.2015 tarihinde duyurusunun yapıldığı ve ihtarnamedeki diğer hususlara ilişkin olarak bildirilenlere göre sözleşmenin haklı nedenle fesih edildiği gerekçesiyle Sözleşmenin 17. maddesindeki “işbu maddede belirlenen cezai şart taraflardan biri tarafından, anlaşmanın süresinden evvel haksız olarak feshi halinde ve anlaşmaya aykırı hareket edilmesi halinde, anlaşmaya aykırı davranan veya haksız nedenle fesih eden taraf tarafından diğer tarafa ödenmesi gereken ve fesih tarihi ile tedarik hitam tarihi arasındaki her bir fatura dönemi için anlaşma hükümleri çerçevesinde yapılması gereken ancak, fesih sebebiyle yapılmayacak olan alım satım miktarına bağlı olarak aşağıdaki formül uyarınca hesaplanacak olan mali kayıp bedelidir.” şeklindeki sözleşmenin 17. maddesinde formülü ile verilen hesaplama yöntemine ilişkin olarak bilirkişilerce yapılan hesaplamada rakamların doğru şekilde tespit edildiği ve buna göre de davacının sözleşmenin 16. maddesine aykırı hareketleri nedeniyle çıkarılan ihtara rağmen sözleşmeye aykırılığı gidermediği ve sözleşmenin 17. maddesi uyarınca anlaşmaya aykırı hareket edilmesi halinde de cezai şartın uygulanabileceği, buna göre de davalının bu sebepten dolayı davacıya cezai şart uygulamasının yerinde olduğu ve teminat mektuplarına faturalar tahsil edildikten sonra bakiye kalan kısmın cezai şart alacağının 2 sözleşme için toplamda 1.117,024,5 TL olmasına rağmen, davalı tarafça bu rakamdan daha düşük kısmı ile yetinildiği, buna göre de davacının davalıdan sözleşmeye aykırı davranışından dolayı bakiye teminat mektubu kısmının talep edemeyeceği ve bu nedenle de alacağı bulunmaması nedeniyle de davalının icra dairesine yapmış olduğu itirazın haklı olduğu, davacının davalıdan alacağının bulunmadığına ve davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvuruda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, davalının gönderdiği ihtarnameler ile sözleşmeden doğan haklarını saklı tuttuğunu, sözleşmeden doğan alacaklarını teminat mektuplarını nakde çevirerek tahsil edeceğini belirterek açıkça sözleşme ile kararlaştırılan ceza koşulu hakkından feragat etmediği ve sözleşmeyi feshetmesi nedeniyle ifayı çekincesiz kabul etme olayı da gerçekleşmediği, sözleşmede belirlenen ceza koşulunu talep edebileceği, davacının sözleşme edimi olan fatura borçlarını ödemediği, yapılan ihtara rağmen ödeme yapılmadığı için davacının temerrüde düştüğü, davalının bunun üzerine sözleşmeyi 16. maddesine göre haklı nedenle feshettiği, sözleşmenin 17. maddesine göre hesaplanacak fesih tazminatına hak kazandığı, davalının ödenmeyen fatura bedellerini davacının teminat mektuplarını nakde çevirerek tahsil ettiği, teminat mektubundan kalan bedeli de sözleşme gereğince oluşan fesih tazminatı alacağına mahsup etmekte haklı olduğu, davalının haklı fesih nedeniyle sözleşme ile belirlenen fesih alacağı bulunduğu söz konusu parayı alacağına mahsup edebileceği gerekçeleriyle ispatlanamayan davanın reddine dair mahkeme kararına ilişkin davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 21,40 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 20/09/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.