Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2021/1821 E. 2022/6339 K. 27.09.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/1821
KARAR NO : 2022/6339
KARAR TARİHİ : 27.09.2022

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 31.12.2018 tarih ve 2017/87 E. – 2018/1368 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi’nce verilen 24.12.2020 tarih ve 2019/885 E. – 2020/1520 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, taraflar arasında 10/08/2015 tarihinde “Elektrik Alım/Satım Çerçeve Sözleşmesi” akdedildiğini, bu sözleşme kapsamında yapılan protokoller uyarınca, davacının davalı şirketten elektrik enerjisi satın aldığını ve borçların teminatı olarak 3 adet teminat mektubunun davalıya teslim edildiğini, 01/01/2016-31/12/2016 tedarik dönemi için akdedilen protokole göre davacının davalıdan tedarik edeceği enerji birim fiyatının hesabında referans alınan değerlere perakende satış hizmeti (PSH) tutarının dahil edilmeyeceğinin kararlaştırıldığını, nihai tüketiciye satılan elektrik enerji bedelleri ile ilgili endekslemede perakende tedarikçilerin son kullanıcı-tüketiciye yansıttıkları PSH, kayıp kaçak gibi ek bedellerin davacı şirkete yansıtılmayacağının kararlaştırıldığını, EPDK’nın 30/12/2015 tarihli 29578 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan tebliği ile, 01/01/2016 tarihinden itibaren PSH bedelinin ismen kaldırıldığını, ancak bu defa bu kalemin perakende enerji bedelleri içerisine dahil edilerek nihai tüketiciye yansıtılmaya devam edildiğini, örtülü olarak yansıtılan PSH tutarının EPDK tebliğinin geçici 3. maddesi uyarınca 0,007233kr/kWh olarak kararlaştırıldığını ve nihai tüketiciye uygulanan çıplak enerji fiyatlarına örtülü PSH eklendiğini, taraflar arasında akdedilen protokol uyarınca bu bedelin davalı tarafından yapılan hesaplamalardaki enerji bedelinden indirilmesi gerektiği halde 2016 yılı faturalarında buna uygun hesaplama yapılmadığını, davacının bu yıla ilişkin tüm ödemelerde çekince koyduğunu, davalının aleyhe olacak şekilde 01/01/2016 döneminden itibaren enerji fiyatının 0,45kr/kWh referans alarak faturalandırıldığını, EPDK’dan bu konuda görüş alındığını, taraflar arasındaki ikili anlaşmalarda PSH bedelinin 0,007233kr/kWh olarak enerji bedelinden düşülmesi gerektiğinin ifade edildiğini, davalının buna rağmen mutabakata aykırı şekilde fazla fatura kesmeye devam ettiğini, 2016 yılına ilişkin dönemde fazladan 481.819,79 TL PSH bedelinin tahsil edildiğini, davalıya hitaben ihtarname keşide edilerek, 2016 yılında protokole ve taraflar arasındaki yazılı mutabakata aykırı olarak tahsil edilen 481.819,77 TL’nin davalının davacı şirketten olan Aralık 2016 dönemi enerji bedeli alacağından mahsup edildiğinin bildirildiğini, bu miktarda kesilen iade faturasının da davalıya ihtarname ekinde tebliğ edildiğini, ancak davalının keşide ettiği ihtarname ile bu tutarın iade edilmesini, aksi takdirde teminat mektubunun nakde çevrileceğini bildirdiğini ileri sürerek, davalının elinde bulunan 3 adet teminat mektubu bedelinin nakde çevrilmesinin önlenmesine ve davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davalının uygulamalarının taraflar arasında akdedilen sözleşme ve protokollere uygun olduğunu, 31/12/2016 tarihli fatura bedelinin davacı tarafca eksik ödenerek, iade faturası gönderildiğini, davalının süresinde keşide ettiği ihtarname ile iade faturasına itiraz edildiğini, süresi içinde ödeme yapılmaması halinde davacı tarafından teslim edilen teminat mektubunun paraya çevrileceğinin bildirildiğini, ödeme yapılmadığından teminat mektubunun paraya çevrilerek eksik ödenen tutarın faizi ile tahsil edildiğini, davalının mevzuat ve sözleşmeye uygun tahsilat yaptığını, akdedilen protokol uyarınca birim fiyat belirlemesinde net enerji bedeline göre hesaplama yapıldığını, parekende enerji satış fiyatlarının düzenlenmesi hakkında tebliğin geçici 3. maddesinin taraflar arasındaki protokole uygulanamayacağını, 01/01/2016 yürürlük tarihli tebliğ dışında EPDK tarafından PSH bedeline ilişkin başka bir düzenleme yapılmadığını, ikili anlaşmaların EPDK’nın onayına bağlı olmadığını, davacının çekince koymadan ödeme yaptığını, iddialarının mesnetsiz olduğunu belirterek, davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, yapılan yargılama, iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, taraflar arasında akdedilen 10/08/2015 tarihli “Elektrik Alım/Satım Çerçeve Anlaşması”, protokol ve revize protokoller uyarınca, davacı şirket tarafından, davalı şirketten elektrik enerjisi satın alındığı ve ticari ilişkinin devam ettiği, uyuşmazlığın 01/01/2016-31/12/2016 tarihleri arasında davalı tarafından düzenlenen elektrik satış faturaları içine PSH bedeline ilişkin fazladan bir tahsilatın örtülü bir şekilde eklenip eklenmediği ve bu bedelin iade edilip edilmeyeceğine ilişkin olduğu, EPDK’nın cevabi yazısında, 30/12/2015 tarihli 29578 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan “Parekende Enerji Satış Fiyatlarının Düzenlenmesi Hakkında Tebliğin” geçici 3. maddesinin tedarikçiler ile tüketiciler arasında imzalanan ikili anlaşmalara ilişkin olduğunun bildirildiği, 01/01/2016 tarihi öncesinde piyasa katılımcıları arasında imzalanan ikili anlaşmalarda “Düzenlenen Enerji Fiyatı” olarak refere edilen fiyatın, bu tarihten sonraki karşılığının hesaplanmasında, tebliğin gecici 3. maddesinde yer alan PSH bedelinin aktif enerji bedelinden düşülmesinin düzenlemeye uygun olduğu, piyasa katılımcılara arasındaki anlaşmalarda ise PSH bedelinin anlaşma fiyatına eklenmesinin öngörülmemiş olması kaydıyla, düzenlenen enerji fiyatını referans alan anlaşma fiyatının 01/01/2016 öncesi ve sonrasındaki tutarlılığını sağlamak için dönüştürme yapılması gerekmektedir.” denilerek referans fiyat olarak 0,007233 TL/KWh bedelinin uygun olduğunun belirtildiği ancak bu konuda EPDK tarafından bir düzenleme yapılmadığının ifade edildiği, 01/01/2016 tarihinden sonraki dönem için dava konusu edilen PSH bedelinin aktif enerji bedeli içerisinde bulunduğunun EPDK tarafından kabul edildiği, taraflar arasındaki sözleşmede PSH bedelinin anlaşma fiyatına eklenmesinin öngörülmediği, 01/01/2016 tarihi öncesi ve sonrasındaki dönemlerde tutarlılığın sağlanması için EPDK’nın söz konusu tebliğinin geçici 3. maddesinde belirtilen referans PSH bedelinin tarife tablolarında yer alan ilgili enerji bedelinden düşülmesi gerektiği sonucuna varıldığı, bilirkişi raporu ile dava konusu 2016 yılı tüm aylarını kapsayan dönem faturalarında davalının davacıdan PSH bedeline ilişkin olarak davacının teminat mektuplarını tazmin etmek suretiyle 30/01/2017 tarihinde 481.820,00 TL tutarında tahsilat yaptığının tespit edildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 481.820.-TL’nin 30/01/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, taraflar arasında satıma konu elektrik enerji birim fiyatının nasıl tespit edileceğinin protokolle kararlaştırıldığı, protokolde yer alan açık düzenlemeye göre perakende satış hizmetleri (PSH) bedellerinin birim fiyatın belirlenmesinde hesaplamaya dahil edilmeyeceği, 2015 yılı ve öncesi elektrik enerjisi fiyatlarının tespitinde PSH bedelleri ayrı bir kalem halinde belirlenerek fiyatlar içine dahil edilirken, tüketicilerin açtığı davalar sonucunda nihai tüketici fiyatlarına bu bedellerin yansıtılmasının haksız olduğuna mahkemelerce karar verildiği, enerji fiyatlarının içinde ayrı bir kalem olarak PSH bedellerinin yer alması uygulamasına 2016 yılından itibaren son verildiği, PSH bedelleri fiyat tespitinde ismen kaldırılmış ise de elektrik enerjisi birim fiyatları içinden bu bedellerin tamamen çıkartılmadığı, nihai fiyat içinde örtülü olarak yer almaya devam ettiği, EPDK tebliğinin geçici 3. maddesinde de PSH bedellerinin nihai fiyat içinde yansıma oranlarının belirtildiği, buna göre taraflar arasında imzalanan protokolle belirlenen fiyat içinde PSH bedelinin yer almayacağı açıkça kararlaştırıldığından. 2016 yılından itibaren düzenlenen faturalarda nihai bedel içinde yer almaya devam eden ve tebliğin geçici 3. maddesinde belirlenen PSH bedeline tekabül eden kısmın davalı tarafça düzenlenen fatura bedellerinden indirilmesi gerektiği, tebliğle belirlenen PSH katsayısının davalı tarafça düzenlenen fatura bedellerinden düşülmek suretiyle davacıdan fazladan tahsil edilen miktarın bilirkişi raporu ile tespit edildiği, mahkemece benimsenen bilirkişi raporu ile tespit edilen bu bedel üzerinden ilk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 24.683,82 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 27/09/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.