Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2021/1819 E. 2022/5829 K. 13.09.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/1819
KARAR NO : 2022/5829
KARAR TARİHİ : 13.09.2022

MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
V

TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 09.04.2018 tarih ve 2016/17 E. – 2018/513 K. sayılı kararın davacı vekili ve ihbar olunan iflas idaresi masası vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf istemlerinin usulden reddine-esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi’nce verilen 08.10.2020 tarih ve 2019/225 E. – 2020/1041 K. sayılı kararın adli yardım talepli olarak Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, ortağı ve yöneticisi olduğu Tesyap Ltd. Şti.’nin davalı şirketten Diyarbakır Ceylan – Karavil AVM şantiyesinde kullanılmak üzere klima cihazları satın aldığını, taraflar arasında bu alımla ilgili bir satın alma sözleşmesi bulunduğunu, aynı zamanda iki şirketin çözüm ortağı olduklarını, ödemelerin teslimden itibaren 90 veya 120 günlük çekler ile yapıldığını, sözleşmede olmadığı halde davalı firmanın iş ortasında cihazları teslim etmeyeceği şeklinde tehdit ve baskı yaparak bir kısım çeklere aval imzası aldığını, davalı firmaya teminat maksatlı olarak verilen ve üzerinde şahsi aval imzasının bulunduğu bir çeki kullanarak şahsı aleyhinde icra takibi başlatıldığını, Tesyap firmasının davalı şirkete borcunun bulunmadığını, borcu olsa dahi icra takibine konu çekten dolayı muhatabın kendisi değil Tesyap firması olduğunu, davalının şahsı aleyhine açtığı icra takibinin haksız olduğunu ileri sürerek davalıya teminat maksadı ile verilmiş çekten dolayı borçlu bulunmadığının tespitine, kefalet ve aval hükümlerinin geçersiz olduğuna, davalı aleyhine kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının iddia ettiği gibi iki şirketin çözüm ortağı olmadıklarını, davacının davalıya satın almadan dolayı borcunu ödemediğini, bunun üzerine de çeklerinden dolayı icra takibi yapıldığını, icra takibine konu alacağın cari hesap alacağında mevcut olduğunu, davacının kötü niyetli olarak borcunu ödememek adına dava açtığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesi, iddia, savunma, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, davacının “sözleşmede olmadığı halde davalı firmanın iş ortasında cihazları teslim etmeyeceği şeklinde tehdit ve baskı yaparak bir kısım çeklere aval imzası alındığı”na ilişkin iddiasını ispatla yükümlü olduğu, davacının borçlanma iradesi bulunmadığını kanıtlayamadığı, çekin (kambiyo senedinin) ödeme aracı olma niteliği ve şirket yetkilisi olan davacının kambiyo senedinin bu niteliğini bilerek basiretli bir işadamı gibi davranma zorunluluğu karşısında, davacının, malların teslimi amacı ile asıl borçlu şirketin sorumluluğunu TTK 700-702 maddeleri çerçevesinde avalist olarak paylaştığı, hamile karşı müştereken ve müteselsilen borçlu durumunda olduğu ve asıl borçluya ilişkin şahsi defileri ileri süremeyeceği, bu nedenle asıl borçlu müflis Tesyap Elektro Mekanik Taah. San. ve Tic. Ltd. Şti. İflas Masası (dava ihbar olunan)’nın İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/309 E. sayılı dosyası üzerinden açmış olduğu menfi tespit davasının beklenmesinin ya da işbu dava ile birleştirilmesinin gerekmediği, müflis Tesyap Elektro Mekanik Taah. San. ve Tic. Ltd. Şti. İflas Masası vekilinin müdahale talebinin harçlandırılmadığı için usulüne uygun olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili ile ihbar olunan iflas masası vekili tarafından ayrı ayrı istinaf edilmiştir.
İstinaf Mahkemesince iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, ihbar olunanın usulüne uygun davaya müdahilliği bulunmadığından ve karara karşı ancak davanın tarafları ve usulüne uygun şekilde davaya müdahil olmuş kişiler istinaf yoluna başvurabileceğinden, davada taraf veya müdahil sıfatı bulunmayan ihbar olunanın istinaf başvuru dilekçesinin reddi gerektiği, davaya konu ve borçlu olunmadığının tespiti talep edilen takibin kambiyo takibi olduğu, takip dayanağının davalının lehdar hamil, dava dışı şirketin keşideci, davacının avalist olduğu 200.000 Euro bedelli çek olduğu, davacının söz konusu çekte aval imzası nedeniyle takip edildiği, çek üzerinde çekin teminat çeki olduğuna veya avans olarak verildiğine ilişkin bir ibarenin bulunmadığı, yine çekin ön yüzünde davacının aval olarak imzasının bulunduğu, keşideci ve avalist imzalarına itirazların olmadığı, davaya ve takibe konu çekin vasıflarının tamam olup kambiyo senedi olmadığı yönünde davacı iddiası bulunmakta ise de bu hususun ispatlanamadığı, davalı bir hakkını kullanmak (mal teslimi için çeke teminat verilmesi) için çeke aval verilmesini istemiş olup, davacı davalının kendisinin zor durumda kalması nedeniyle aşırı bir menfaat sağladığını iddia ve ispat edemediği, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yönde bulunmadığı gerekçesiyle ihbar olunan vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 346. ve 352. maddesi gereğince usulden reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dava, İİK 72. maddesine göre açılmış takip ve takip dayanağı çekten dolayı borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Davacı vekili temyiz aşamasında adli yardım talebinde bulunmuş olmakla, dosya kapsamı, talep dilekçesi içeriği, ekli belgeler gözetilerek, davacı vekilinin adli yardım talebinin HMK 336/2 ve 337/1. maddeleri çerçevesinde kanun yolu harç ve giderleri bakımından adli yardımdan yararlandırılmasına ve karara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine karar vermek gerekmiştir.
2- Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre, yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin adli yardım talebinin kabulü ile temyiz itirazlarının incelenmesine, (2) davacı vekilinin temyiz istemlerinin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1.maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372.maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, alınmadığı anlaşılan 80,70 TL temyiz ilam harcı ile 397,80 TL temyiz başvuru harcının HMK 339. maddesi gereğince karar kesinleştiğinde adli yardımdan yararlanan temyiz eden davacıdan alınmasına, 13/09/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.