YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/1608
KARAR NO : 2022/5896
KARAR TARİHİ : 15.09.2022
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ12. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 10.09.2020 tarih ve 2020/273 E. – 2020/364 K. sayılı kararın asıl ve birleşen davada davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi’nce verilen 17.12.2020 tarih ve 2020/1447 E. – 2020/1342 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi asıl ve birleşen davada davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili asıl davada müvekkilinin davalı şirkette %35,42 paya sahip olduğunu, 03/04/2020 tarihinde bakanlık komiseri gözetiminde 2016-2017-2018 ve 2019 yılları olağan genel kurul toplantısı gerçekleştirildiğini, bu genel kurulda …’ın YK üyesi seçildiğini, eski şirket yetkilisi tarafından tescil işleminin bugüne kadar yapılmadığını, şirket genel kurul defterlerinin müvekkiline verilmemesi nedeniyle müvekkilinin de tescil işlemini yaptıramadığını, söz konusu tescil işleminin yapılmamasından dolayı müvekkilinin ve tüm ortakların zararı doğacağını, 03/04/2020 tarihli olağan genel kurulunda alınan kararlar iptal edilmeden şirketin diğer hissedarlarının yeni yönetim kurulu seçmeye çalıştıklarını ileri sürerek, 03/04/2020 tarihli olağan genel kurul toplantı tutanağında yer alan kararların ve özellikle …’ın yönetim kurulu üyesi seçildiğinin ilan ve tescillerinin yapılması hususunda karar verilmesini talep etmiş, birleşen davada, 03/04/2020 tarihli genel kurul toplantısında alınan kararların eski şirket yetkilisi tarafından tescil ettirilmediğini, yetkisi olmayan eski yönetim kurulu üyesinin hukuka aykırı şekilde 25/06/2020 tarihinde yeniden YK seçimi gündemi ile olağanüstü genel kurul yapma kararı aldığını, 03/04/2020 tarihli yapılan genel kurulunun Covid -19 salgını sebebi ile batıl olduğu iddiası ile yeniden genel kurul daveti yapıldığını, 03/04/2020 tarihli genel kurulun iptali yoluna gidilmeden ikinci toplantının gerçekleştirildiğini, 25/06/2020 tarihinde yapılan toplantıda eski yönetim kurulu üyesi Prodromus Kürükoğlu (…Oğlu)’nun tekrar YK üyesi olarak seçildiğini ve bu kararın 30/06/2020 tarihinde sicile tescil edildiğini, ibra edilmemiş yönetim kurulu üyesinin tekrar seçilemeyeceğini, 25.06.2020 tarihli genel kurulda alınan kararların butlanının tespiti davasının derdest olduğunu ileri sürerek, MK’nun 403, 426/3 ve 427/4. maddeleri gereği davalı şirket yöneticilerinin yönetim ve temsil yetkilerinin kaldırılarak şirketin yeni yönetim kurulu tescil edilip göreve başlayıncaya kadar kayyım atanmasını talep etmiştir.
Davalı vekili, asıl ve birleşen davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, asıl davanın aktif husumet nedeniyle reddine, birleşen davanın TMK’nun 427/4. maddesindeki şartlar gerçekleşmediği gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.
Asıl ve birleşen davada davacı vekili, istinaf talebinde bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, davacının davalı şirkette %35,42 paya sahip olduğu, şirketi temsil ve ilzam yetkisinin bulunmadığı, davacının tescil talebinde bulunabilecek ilgili sıfatı olmadığından ticaret siciline tescil ve ilan işlemlerinin yerine getirilmesi ile ilgili olarak doğrudan başvuruda bulunma hakkından yoksun olduğu, asıl davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddi gerektiği, birleşen davada, davalı şirketin 25.06.2020 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında yönetim kurulu seçimi yapıldığı, davacı taraf, yeni yönetim kurulu üyesi seçilen …’nun (…oğlu) ibra edilmediğini, önceki yönetim kurulu üyesinin çağrı yapamayacağını ileri sürse de bu hususlar derdest olan İstanbul 10.ATM’nin 2020/301 esas sayılı dosyasında dava konusu olup alınan genel kurul kararlarının icrası durdurulmadığı müddetçe organ boşluğu bulunmadığı, mevcut durumda organ boşluğu olmayan anonim şirkette yönetime mahkemelerce müdahale edilemeyeceği gerekçesiyle asıl ve birleşen davada davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca esastan reddine yerinde görülmeyen ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
Kararı, asıl ve birleşen davada davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Asıl dava, davalı şirketin 03.04.2020 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan kararların ticaret sicile tescil ve ilanı yolunda hüküm tesisi, birleşen dava ise şirkete kayyım atanması istemine ilişkindir. Yukarıda yapılan özetten anlaşılacağı üzere davacı, davalı şirketin %35,42 oranda pay sahibidir. Dosya kapsamında yapılan incelemede davalı şirketin 02.02.2017 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında …oğlu …’nun 3 yıllığına yönetici seçildiği, asıl davada ticaret siciline tescil ve ilanı talep edilen 03.04.2020 tarihli olağan genel kurul toplantısında önceki yöneticinin görev süresi dolduğundan bahisle 3 yıl süreyle görev yapmak üzere dava dışı …’ın yönetici olarak seçildiği ancak 03.04.2020 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan kararların ticaret sicile tescil ve ilanının yaptırılmadığı, önceki yönetici …oğlu …’nun aldığı karar ve yaptığı davet üzerine 25.06.2020 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısı yapılıp …oğlu …’nun yönetici seçildiği ve söz konusu genel kurulda alınan kararların ticaret sicil gazetesinde tescil ve ilanın sağlandığı anlaşılmıştır.
Yine taraf vekillerinin beyanlarından 25.06.2020 tarihli genel kurulda alınan kararların usul ve yasaya uygun olmadığı gerekçesiyle İstanbul 10 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/301 E. sayılı dosyasında, 03.04.2020 tarihli genel kurulda alınan kararlarla ilgili olarak da İstanbul 9. ATM’nin 2020/369 E. sayılı dosyasında alınan kararların yokluğunun tespiti davası açıldığı ve halen derdest olduğu anlaşılmıştır.
6102 sayılı TTK’nın 28. ve devamı maddeleri uyarınca tescil isteminin ilgililer tarafından yetkili sicil müdürlüğüne yapılıp, sicil müdürlüğünce verilecek karara karşı, tebliğinden itibaren sekiz gün içinde, sicilin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile itiraz etmek gerekirken davacı tarafından doğrudan dava açılmış olup şirkette ortaya çıkan genel kurulların sıhhatine ilişkin bu durumun giderilmesi gerekmektedir. Bu nedenle de asıl ve birleşen davanın çözümü hangi genel kurulun sahih olup olmadığına bağlı olduğundan mahkemece, 25.06.2020 tarihli genel kurul toplantısı ile ilgili olarak açılan İstanbul 10 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/301 E. sayılı davanın, 03.04.2020 tarihli genel kurulla ilgili olarak açılan İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/369 E. sayılı davanın sonucu beklenerek, asıl ve birleşen davaların karara bağlanması gerektiğinden davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile asıl ve birleşen davada verilen kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.
2-Yukarıda açıklanan bozma neden ve şekline göre, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile asıl ve birleşen davaya yönelik kararın BOZULMASINA; (2) numaralı bentte açıklanan nedenle davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek olmadığına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden asıl ve birleşen davada davacıya iadesine, 15/09/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.