YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/1495
KARAR NO : 2022/7229
KARAR TARİHİ : 20.10.2022
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 12. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 01.03.2018 tarih ve 2016/743 E. – 2018/212 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi’nce verilen 26.11.2020 tarih ve 2018/1148 E. – 2020/1236 K. sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 18.10.2022 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davalı vekili Av. … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirkette 6.401,681-değerinde paya sahip olduğunu, davalı şirketin 04.04.2016 tarihli 2015 yılı olağan genel kurul toplantısında alınan 5.6. ve 10. gündem maddeleri ile alınan kararların kanuna, ana sözleşmeye ve objektif iyiniyet kurallarına aykırılık teşkil etmesi nedeniyle iptali gerektiğini, şöyle ki, davalı şirketin hakim ortağı olan Akkök Holding A.Ş. (%39,6) ile davalı şirketin bir takım YK üyelerinin aynı kişilerden oluştuğunu, her iki şirketin de aynı olan YK üyelerinin …, …, … ve … olduğunu ve bu şahıslar hakkında devam eden ceza davaları olmasına rağmen ibra edilmelerinin ve TTK 395-396 m. kapsamında rekabet yasağı ve işlem yapma yasağına ilişkin izinlerin verilmesi gündemin 5. ve 10. maddelerinin iptal edilmesini gerektirdiğini, yine kazanç payı dağıtımına ilişkin gündemin 6. m. MK 2 m. uyarınca dürüstlük kuralına aykırı olup örtülü kâr dağıtımı yapılmış ve TTK 357. m. düzenlenen eşit işlem ilkesine aykırı olduğundan iptali gerektiğini, davalı şirkette hiçbir icrai görevi olmayan hakim ortaklıkları nedeniyle YK’nda bulunan pay sahiplerine kâr payına ek olarak kazanç payı adı altında örtülü bir kâr dağıtımı yapıldığını ileri sürerek 04.04.2016 tarihli 2015 yılı olağan genel kurul toplantısında 5.6. ve 10. nolu kararların butlanının tespitine, iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, bir kısım kişiler hakkında açılan ceza davalarının davalı şirket YK üyesi sıfatıyla açılmadığını, kaldı ki aksi düşünülse dahi ceza davalarının genel kurulda pay sahiplerince alınan ibra kararlarının sıhhatini sakatlamayacağını, ayrıca ceza davalarından birinin sonuçlandığını ve sanıkların beraat ettiklerini, 5. nolu karar ile her bir yönetim kurulu üyesinin ayrı ayrı ve ciddi bir oy farkı ile ibra edildiklerini, ayrıca bağımsız YK üyesi olmayan ve şirket ve/veya diğer grup şirketlerinde icra görevi olmayan yönetim kurulu üyelerine kazanç payı ödenmesine ilişkin 6 nolu gündem maddesi ile alınan kararın SPK; TTK ve Esas Sözleşme hükümlerine uygun olduğu müddetçe genel kurulun tasarrufu olduğunu ve bu takdir hakkının sorgulanamayacağını, şirket esas sözleşmesinin 25.m. uyarınca ise ilgili meblağlar düşüldükten sonra kalandan genel kurulun %2 oranında bir meblağın YK üyelerine dağıtılmak üzere ayrılmasına karar verebileceğini, ayrıca bu kararın şirketin ücret politikasına da uygun olduğunu, TTK 395 ve 396. m. istinaden verilen izin ve yetkilere ilişkin kararın da ceza davaları nedeniyle hukuka aykırı olduğunu iddia etmiş ise de bu konuda hiçbir açıklama yapmadığını, hiçbir somut bilgiye dayanmadığını, YK üyelerinin bu görevleriyle ilgili olmayan ceza davalarının kendilerine verilen izin ve yetkilerin sıhhatini etkilemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, gündemin 5. ve 10. maddelerinin pay sahibi yönetim kurulu üyelerinin oydan mahrumiyetleri dikkate alınarak oy kullanmamaları ile oy çokluğu ile alındığı, şirketin mali tablo ve raporlarının gerçekleri yansıtmadığına ilişkin herhangi bir iddia ve somut veriye rastlanmadığı, şirketin yüksek oranda kar sağladığı, YK üyelerinin yolsuzluk yaptığı ve şirketi kötü yönettiklerine dair kesinleşmiş ceza mahkemesi kararları bulunmadığı gerekçesiyle 5 ve 10. maddelerin iptali isteminin reddine; TTK’nın 511. maddesine göre yönetim kurulu üyelerine kazanç payları sadece net kardan ve ancak kanuni yedek akçe için belirli ayrım yapıldıktan ve pay sahiplerine ödenmiş sermayenin %5’i oranında veya esas sözleşmede öngörülen daha yüksek bir oranda kar payı dağıtıldıktan sonra verilebileceği, TTK’nın 394. maddesinde de yönetim kurulu üyelerinin tutarı esas sözleşme veya genel kurul kararı ile belirlenmiş olmak şartıyla huzur hakkı, ücret, ikramiye, prim ve yıllık kardan pay ödenebileceğinin kararlaştırıldığı, genel kurul toplantısında alınan 6. nolu kararın TTK’nın 511. maddesi hükmüne uygun olduğu, kazanç payının teşvik tedbiri olduğu, TTK’nın 511. maddesine ve TTK’nın 394. maddesine aykırı olmayan 6. maddenin iptali gerekmediği gerekçesiyle bu maddenin iptali isteminin de reddine karar verilmiş; karara karşı davacı vekili istinaf yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, takdir olunan 8.400,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 21,40 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 20/10/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.