YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/1478
KARAR NO : 2022/5842
KARAR TARİHİ : 14.09.2022
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 44. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 4.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 24.01.2017 tarih ve 2015/246 E- 2017/3 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kısmen kabulüne dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi’nce verilen 10.12.2020 tarih ve 2020/87 E- 2020/414 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirketin alkolsüz içecek sektöründe dünyanın en büyük iki şirketinden biri olduğunu, atıştırmalık çerez sektöründe de dünyadaki en büyük üretici unvanına sahip olduğunu, müvekkiline ait çok sayıda tanınmış marka yanında “AQUAFINA” markasının da Amerika’ nın bir nolu su markası olduğunu, 2002 yılından beri Türkiye’de güvenilir su markası olduğunu, anılan ibarenin TPMK nezdinde 2002/30236 sayılı ve 2001/13354 sayılı tesciller ile korunduğunu, davalıya ait “AQUAMİNA” ibaresinin ise müvekkilinin tanınmış ve tescilli marka ve logolarının kopyası olmakla tecavüz yarattığını, her iki marka da görsel hafızada aynı şekilde algılandığından iltibasa yol açacak şekilde benzerlik içerdiğini, davalı şirketin gerek ticaret unvanından gerekse www.buzdagisu.com.tr internet sitesinden görüleceği gibi doğal kaynak sularının üretimi ve satışı alanında faaliyet gösterdiğini, davalı firmanın müvekkilinin sulh girişimlerini sonuçsuz bırakması nedeniyle iyi niyetli olmadığını, bu nedenlerle davalının 2011 34217 sayılı ve 2012 02822 sayılı “AQAMİNA” ibareli marka tescillerinin hükümsüzlüğüne, sicilden terkine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacı tarafın 2002 yılından beridir kullandığını iddia ettiği markanın tescilli halinin “AQUAFINA ESSENTIALS” olduğunu, davacı tarafça “AQUAFINA” markasının 12/01/2015 tarihi itibariyle tescil edildiğini, müvekkilinin “AQUAMİNA” markasının ise 25/04/2011 tarihi itibariyle koruma altına alındığını, öncelikle bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının taleplerinin zaman aşımına uğradığını, davacının TPMK itiraz süresini kaçırdığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince tüm dosya kapsamına göre, davacıya ait 2002/30236 no lu “AQUAFINA ESSENTIALS”, 2001/13354 no lu “AQUAFINA” ve 95/00362 nolu “AQUAFINA” ibareli tescilli markaları ile dünyadaki alkolsüz içecek sektöründe yer aldığı, tanınmış bir marka niteliğinde olduğu ve TPMK nezdinde de tescilli olduğu, davalıya ait 2011/34217 sayılı “AQUAMINA”, 2012/02822 sayılı “AQUAMINA” ibareli markaların davacı markaları ile ilk bakışta bile benzer hatta aynı marka olduklarına dair algı oluşturduğu, sadece ‘M’ harfinin davacının markasında ‘F’ harfinden farklı olduğu, davalının da maden suları, kaynak suları, sodalar için bu markayı kullandığı, bu itibarla davalının markalarının davacı ürünler açısından iltibas oluşturduğu, tüketiciler nezdinde davacı ve davalı markalarının aynı olduğu kanısına varılacağı veya halk arasında karıştırma ihtimalinin çok mümkün olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili istinaf etmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince tüm dosya kapsamına göre, taraf markalarının ilk dört harfinin aynı olması, geriye kalan kısmının yalnızca bir harf bakımından farklı olması, markaların arasında işitsel ve görsel bakımdan benzerlik bulunması, bütüncül olarak bakıldığında özellikle tonlama yönünden büyük benzerlik olması, 02822 numaralı davalı markasının maden suyu ve meyve suyu ile aynı, kaynak suları yönünden benzer sınıfta tescil edilmiş olması nedeniyle tüketici nezdinde karıştırma ihtimalinin bulunduğu, ancak davalıya ait 2011/34217 tescil sayılı markanın tescil edildiği sınıfta, “biralar; bira yapımında kullanılan preparatlar.” emtialarının yer aldığı, davacı markasının ise “alkolsüz içecekler” için tescilli olduğu, her iki markanın farklı mal ve hizmet sınıfında bulunduğu, yalnızca 02822 numaralı davalı markasının, davacı markası ile maden suyu ve meyve suyu ile kaynak suları olmak üzere bir kısım mallar yönünden aynı veya benzer sınıfta tescil edilmiş olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne, davalının 2012/02822 sayılı “AQUAMNİNA” markasının 35. sınıfta yer alan maden suyu ve meyve suyu ile kaynak suları alt sınıfları yönünden hükümsüzlüğüne ve bu sınıf – alt sınıflar yönünden sicilden terkinine, davalının 2011/34217 nolu markasının hükümsüzlüğü isteminin reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1- İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK’nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre davalı vekilinin vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazları dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2- Dava, iltibas ve kötüniyet hukuki nedenlerine dayalı olarak açılmış hükümsüzlük davası olup, bölge adliye mahkemesince taraf markalarının birbirleri ile 556 sayılı KHK 8/1-b maddesi kapsamında benzer olduklarından bahisle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
556 sayılı KHK gereğince, yapılacak iltibas incelemesi taraf markalarının tescil edildiği sınıflar ve onların ortalama tüketici nezdinde bıraktıkları izlenimler de dikkate alınarak yapılmalıdır. Ancak kurulan nihai hükümde tarafların iştigal alanları esas alınmak suretiyle sınıflandırma yapılmış, davaya konu markaların tüketici kitlesi ve emtiaların nitelikleri ayrıntılı biçimde değerlendirilmemiştir. Bu durumda, taraf emtialarının benzer olup olmadığı, aralarında iltibas tehlikesinin bulunup bulunmadığının belirlenmesi için konusunda uzman, emtia ile ilgili alanda çalışan, bilgi ve tecrübesi olan sektör bilirkişilerinin de katılımı ile oluşturulacak bir bilirkişi kurulunca inceleme yapılarak düzenlenecek rapor sonucuna göre bir değerlendirmede bulunulması gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir.
3- Bozma sebep ve şekline göre davalı vekilinin vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
SONUÇ : Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalının, 3. bent dışında kalan sair temyiz istemlerinin REDDİNE, 2. bentte açıklanan nedenlerle davacının temyiz istemlerinin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, 3 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin yazılı temyiz itirazının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, HMK’nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, ödedikleri peşin temyiz harçlarının istekleri halinde temyiz eden taraflara iadesine, 14/09/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.