YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/1467
KARAR NO : 2022/5856
KARAR TARİHİ : 14.09.2022
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 12. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 30.05.2018 tarih ve 2016/1207 E. – 2018/726 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf istemlerinin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi’nce verilen 19.11.2020 tarih ve 2018/2409 E. – 2020/1190 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalının kiracısı olduğu akaryakıt istasyonunun müvekkili şirket bayisi olarak işletilmesine ilişkin olarak taraflar arasında 20/09/2013 tarihli protokol ve 23/10/2013 tarihli, 5 yıl süreli Bayilik Sözleşmesinin aktedildiğini, protokolün 3. maddesi uyarınca müvekkili şirketin istasyonun inşası ile ilgili gerekli yatırımı üstlendiğini, 4. maddesi uyarınca da davalının 5 yıl süreyle P.O. bayisi olarak faaliyette bulunması karşılığında, müvekkili şirketin davalıya KDV dahil 247.800 USD peşin satış destek primini ödediğini, ancak davalının mal alımını durdurması, cari hesap borcunu ödememesi, istasyonu kapatması, kamu kurumlarına borçlarını ödememesi ve müvekkili şirkete haciz ihbarnameleri gönderilmesi nedeniyle, müvekkili şirketin 15/06/2015 tarihinde bayilik sözleşmesini feshettiğini, müvekkili şirketin 5 yıllık sözleşme süresinin tamamı için davalıya ödediği peşin satış destek primi ve inkişaf bedeli tutarlarının kalan süreye tekabül eden kısımların iadesini talep hakkı doğduğunu ileri sürerek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 170.301,63 USD bakiye peşin satış destek primi alacağının, bayilik sözleşmesinin fesih tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanun’un 4-(a) maddesi uyarınca hesaplanacak faizi ile, 65.652,03 TL tutarındaki bakiye inkişaf yatırım bedeli alacağının fesih tarihinden itibaren avans faizi ile, 18.206,06 TL tutarındaki cari hesap alacağının, dava tarihinden itibaren avans faizi ile davalıdan tahsiline, tazmin edilen banka teminat mektuplarına istinaden 408.000-TL’nin müvekkili şirket alacağından mahsup edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının herhangi bir alacağı bulunmadığını ve sözleşmeyi feshetmekte haksız olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; davacı ile davalı arasında 23/10/2013- 23/10/2018 tarihleri arasını kapsamak üzere toplam 5 yıl için akaryakıt bayilik sözleşmesinin imzalandığı, söz konusu sözleşme uyarınca davacı tarafından 247.800,00 USD peşin satış destek primi ödendiği, yine 5 yıllık inkişaf yatırım bedeli olarak da 95.528,00 TL ödendiği, davalının en son Kasım 2014 tarihinde davacı şirketten alım yapması ve o tarihten sonra sözleşmenin feshine kadar alım yapamaması sebebi ile sözleşmenin davacı tarafça haklı nedenle fesih edildiği, sözleşmenin süresinden önce feshedilmiş olması sebebiyle davacının davalıdan 166.301,33 USD miktarında bakiye sözleşme süresi için peşin satış destek primi alacağının kaldığı, yine davalı tarafından davacıya verilen toplam 408.000,00 TL’lik teminat mektuplarının davacı tarafça 17-19/06/2015 tarihleri arasında tazmin edildiği, davacının bakiye süreye tekabül eden peşin satış destek primi olan 166.301,33 USD’nin teminat mektuplarının çevrildiği tarihteki kur üzerinden Türk Lirasına çevrilmesi halinde davacı alacağının o günkü kur üzerinden 454.734,36 TL (KDV dahil) alacağının hesap edildiği, davacının alacağı olan bu miktardan davacının teminat mektuplarının nakde çevirmesi suretiyle tahsil ettiği 408.000,00 USD’nin düşülmesi sonucu davacı alacağının 46.734,36 TL olduğu, bu miktarın aynı tarihli kur üzerinden USD’ye çevrilmesi halinde davacı alacağının belirtilen tarih itibariyle 17.091,27 USD olarak hesaplandığı, davacının davadaki ikinci talebi olan cari hesap alacağı yönünden de davacının davalıdan 18.206,06 TL alacağı olduğu, davacı tarafından davalıya sözleşme başlangıcında inkişaf yatırım bedeli olarak ödenen bedelden bakiye süreye tekabül eden meblağ talep edilmiş ise de, davaya konu taşınmazın mülkiyetinin davacı OMV Petrol Ofisi A.Ş. olduğu, davalı şirketin davaya konu petrol istasyonunda kiracı olarak bulunduğu, davacı tarafından sözleşmenin feshi üzerine davalının söz konusu benzinliği tahliye edip davacıya teslim ettiği ve davacı tarafından üçüncü bir bayiye kiraya verildiği, dolayısıyla davacı tarafından başlangıçta yapılan inkişaf yatırımının halen davacı uhtesinde ve davacının sonradan bir sözleşme ile kiralamış olduğu onun zilyetliğinin halefi konumundaki üçüncü şahıs bayii de bulunduğu, bu itibarla davalı şirketin söz konusu inkişaf bedeli sebebiyle herhangi bir sebepsiz zenginleşmesinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, bakiye peşin destek pirimi yönünden 17.091,27 USD’nin dava tarihinden itibaren kamu bankalarının USD cinsine uyguladığı en yüksek 1 yıl vadeli mevduat faiz oranı ile birlikte, cari hesap sebebiyle 18.206,06 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, inkişaf bedeli ile kalan kısımlar yönünden açılan davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi’nce; davacı şirketin taraflar arasında akdedilen bayilik sözleşmesini haklı nedenle feshettiği, davalı şirkete 5 yıllık sözleşme süresinin tamamı için ödenen peşin satış destek primi yönünden Protokolün 14/c hükmüne göre sözleşmenin uygulanmayan süresine tekabül eden yatırımların USD cinsinden tutarının, faizi ile birlikte davalı şirketçe davacıya ödenmesi gerektiği, davalı bayi, inkişaf yatırımına konu istasyonda kiracı olup, davacının bayisinin kiracı olduğu istasyonu yenilediği, davacı tarafından sözleşmenin feshi üzerine davalının söz konusu benzinliği tahliye ettiği ve davacıya teslim ettiği, davacı tarafından boş olan istasyonun üçüncü bir bayiye işletmeye kiraya verildiği, dolayısıyla davacı tarafından başlangıçta yapılan inkişaf yatırımının halen davacı uhtesinde bulunduğu, bu itibarla davalı şirketin söz konusu inkişaf bedeli sebebiyle herhangi bir sebepsiz zenginleşmesinin bulunmadığı gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına, özellikle davalı vekilinin temyiz konusu yapmış olduğu temyiz itirazlarına göre, yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 3.988,76 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, aşağıda yazılı bakiye 21,40 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 14/09/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.