YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/1248
KARAR NO : 2022/6644
KARAR TARİHİ : 04.10.2022
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 20.02.2019 tarih ve 2017/473 E- 2019/69 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nce verilen 20.11.2020 tarih ve 2019/624 E- 2020/1019 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacının “DOĞA” markasının Türk Patent nezdinde T/02430 sayısı ile tanınmış marka olarak tescilli olduğunu, davacının “DOĞA” esas unsurlu pek çok markası bulunduğunu, bu markaların dayanak gösterilen markadan daha eski tarihli olduğunu, davacının “doğa” ibaresi üzerinde kazanılmış hakkı bulunduğunu, “Doğa Koleji” markasının 2010 yılından bu yana tescilli olduğunu, “DOĞA OKULLARI ÜNİVERSİTESİ” markasının tescilini istemesinde hukuki bir engelin mevcut olmadığını, davalı tarafından, davacıya 16, 41 ve 43. sınıfta yer alan markalar 10.05.2016 tarihli protokol ile devredildiğini, söz konusu protokole göre davalının 09, 16, 25, 35, 41, 43. sınıflarda marka başvurusunda bulunmayacağını ve söz konusu alanlarda kullanımın davacı yana ait olacağının hüküm altına alındığını ileri sürerek, davacının 2016/76847 sayılı “DOĞA OKULLARI ÜNİVERSİTESİ” ibareli marka başvurusunun devamına ve dava konusu Türk Patent YİDK’in 2017-M-9076 sayılı kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Doğa Şirketler Grubu Holding A.Ş. vekili, “Doğa” ibareli markanın yaratıcısının ve markalaştırma hareketinin sahibinin davalı şirket olduğunu, davalı adına tescilli pek çok “doğa” ibareli markanın bulunduğunu, 10.05.2016 tarihli protokolden de anlaşılacağı üzere davacı “Doğa” markasını yaratan değil, devralan taraf olduğunu, davacı tarafın kötüniyetli bir şekilde taraflar arasındaki taahhütnameye aykırı hareket ederek mahkemeyi yanıltmaya çalıştığını, davacının dava konusu marka başvurusu ile davalının markaları arasında iltibas tehlikesinin bulunduğunu, davalı tarafın 2016 yılında davacı tarafa devrettiği bir kısım markalarının 5 yıllık nizasız fasılasız kullanılma koşulunun gerçekleşmediği için müktesep hak şartlarının öncelikle bu sebeple oluşmadığını belirterek, davanın reddini istemiştir.
Davalı Türk Patent ve Marka Kurumu vekili, davalı kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacının “DOĞA OKULLARI ÜNİVERSİTESİ” ibareli marka başvurusuyla davalı firmanın “Doğa Üniversitesi” ibareli tescilli markası arasında görsel, sesçil ve kısmen de olsa anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek, neredeyse ayniyete yakın derecede bir benzerliğin bulunduğu, her iki markada asli unsur olarak “DOĞA” ibaresinin yer aldığı, “OKULLARI ÜNİVERSİTESİ” ibaresinin tali ve tanımlayıcı unsurlar olarak bulunduğu, başvuru ibaresi olan “DOĞA OKULLARI ÜNİVERSİTESİ” üzerinde davacı tarafın önceye dayalı kullanım hakkı iddiasının kanıtlanamadığı, diğer yönden davacı tarafın önceki tescilli markaları ile dava konusu başvuru markasının aynı olmadığından, müktesep hak koşullarının da davacı yönünden oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre; davacının “DOĞA OKULLARI ÜNİVERSİTESİ” ibareli marka başvurusuyla davalının “Doğa Üniversitesi” ibareli tescilli markası arasında görsel, sesçil anlamsal olarak, ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek, neredeyse ayniyete yakın derecede bir benzerliğin bulunduğu, tarafların markalarını kullanmak istedikleri emtiaların da aynı olduğu, diğer yönden davacı tarafın önceki tarihli tescilli markalarına dayalı müktesep hak koşullarının da davacı yönünden oluşmadığı, zira taraflar arasındaki 10.05.2016 tarihli ek protokol hükümlerine göre davacının, davalı tarafından kendisine devredilen markaları, K-12 faaliyetleri dışında kullanmayacağını, devreden davalının da K-12 faaliyetleri dışında kalmak kaydıyla marka kullanımına itiraz etmeyeceğini açıkça kabul ettiği, K-12 faaliyetlerinin ise lise öğretimi sonuna kadar olan ilk ve orta dereceli ve Milli Eğitim Bakanlığına bağlı veya özel eğitim kurumlarını ifade ettiği, dolayısıyla somut uyuşmazlık yönünden davacının, anılan protokolle ilk ve orta öğretimi dışında anılan markaları kullanmayacağını taahhüt etmesine rağmen, “Doğa Okulları Üniversitesi” ibareli marka tescil başvurusunda bulunmakla, davalının aynı esas unsurlu markalarına yanaşmaya çalıştığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 26,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 04/10/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.