YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/1204
KARAR NO : 2022/3104
KARAR TARİHİ : 18.04.2022
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Aksaray 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 27.02.2020 tarih ve 2019/55 E. – 2020/44 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi asıl ve birleşen davada davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Asıl ve birleşen davada davacı vekili, müvekkilinin davalıdan toplamda 110 ton balya yonca sipariş ettiğini ve avans ödemesi yaptığını, ancak mal tesliminin tam olarak gerçekleşmediğini cari hesap nedeniyle müvekkili şirketin davalıdan alacaklı olması nedeniyle icra takibi başlatıldığını, davalının yapılan icra takibine haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptaline; birleşen davada ise davalıdan 110 ton balya yonca aldığını, yoncaların fazla neme sahip olması nedeniyle kullanım amacına uygun nitelikte olmadığını, delil tespiti yapıldığını ve müvekkili şirketin 9.005,70 TL zararının olduğunu, zararın tahsili amacıyla davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl ve birleşen davada davalı vekili, davacıya 191 ton kurutulmuş yonca satılarak tamamının teslim edildiğini, yonca bedelinin bir kısmının ödendiğini, davacı tarafın müvekkiline borçlu olduğunu, davacıya malların ekim ayı içinde teslim edildiğini, davacının iki ay sonra tespit yaptırdığını, süresinde yapılmış ayıp ihbarının bulunmadığını, tespite konu malların müvekkiline ait olmayabileceğini belirterek, davaların reddini istemiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyulmak suretiyle yapılan yargılama sonunda, birleşen dava yönünden verilen davanın reddine dair karara yönelik temyiz itirazları reddedildiğinden kararın kesinleştiği; asıl dava yönünden, davacının havalenin avans olarak gönderildiğini iddia ettiği, havalenin, mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla yapıldığı yolunda yasal karine olduğu, aksini ileri süren havalecinin kanıtlamakla yükümlü olduğu, somut uyuşmazlıkta, davalının davaya konu paranın kendilerine gönderildiğini (maddi vakıayı) ikrar ettiği, ancak bunların davacı tarafından ileri sürülen nedenle (avans olarak) değil, başka bir nedenle (malın teslimi nedeniyle borcun ödenmesi amacıyla) gönderildiğini savunmak suretiyle vakıanın hukuksal niteliğinin ileri sürülenden farklı olduğunu bildirdiği, dolayısıyla davalının savunmasının vasıflı ikrar (gerekçeli inkâr) niteliğinde olup ikrar bölünemeyeceği, zira vasıflı ikrarda kanıtlama yükümlülüğünün, ikrar eden tarafa (davalıya) değil, vakıayı ileri süren tarafa (davacıya) ait olduğu, bu durumda, davacının davaya konu havalenin avans olarak gönderildiği iddiasını kanıtlamakla yükümlü olduğu, davalının borç ilişkisini kanıtlama yükümlülüğünün bulunmadığı, davacı tarafın ticari defterlerinde borcun kayıtlı olmasının alacağın varlığını tek başına ispata elverişli olmadığı, davacının ödemenin avans niteliğinde olduğuna dair yazılı delil sunmadığı, yapılan havalenin, avans olduğuna ilişkin iddiasını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, asıl dava davacısı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, 03.12.2015 tarihli karar ile asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiş, hükmün taraf vekillerince temyizi üzerine, Dairemizin (kapatılan 19. Hukuk Dairesi) 29.03.2017 tarihli ve 2016/7076 – 2017/2562 sayılı bozma ilamında, davacı vekilinin birleşen davaya yönelik temyiz itirazlarının reddine taraflar arasındaki ticari alım satımda davacı taraf avans ödemesi yaptığını ve malın eksik teslim edildiğini ileri sürmüştür. TBK 207/2 maddesinde ifade olunan “birlikte ifa” kuralı uyarınca avans ödemesi yaptığını kanıtlama yükümlüğünün davacıya ait olduğu, mahkemece ispat yükünün tayininde hataya düşüldüğünden söz edilmiştir. Bozma ilamına uyularak yapılan yargılamada, her iki tarafın ticari defterlerinde de davacının 93.609,00 TL’lik mal aldığı davalının da bu miktarda mal sattığı kayıtlı olup 6100 sayılı HMK’nın 222/4. maddesi uyarınca, ticari defterlerdeki kayıtlar sahipleri aleyhine delil teşkil ettiğinden iddia ettiği gibi daha fazla bedelde mal sattığını ve teslim ettiğini ispat yükü davalı tarafa geçmiş olup bilirkişi raporunda da ifade olunduğu üzere ayrıca davalının davacıdan toplam 115.000,00 TL ödeme aldığını da ikrar etmesine göre aradaki fark kadar itirazın iptaline karar verilmesi gerekirken hatalı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle, asıl davada davacı vekilinin temyiz isteminin kabulüyle, hükmün BOZULMASINA, dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden asıl davada davacıya iadesine, 18/04/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.