YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/1138
KARAR NO : 2022/4844
KARAR TARİHİ : 14.06.2022
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 22. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 22.11.2017 tarih ve 2016/56 E- 2017/1042 K. sayılı kararın davalı-karşı davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi’nce verilen 05.11.2020 tarih ve 2018/733 E- 2020/1338 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı-karşı davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacı ile davalı arasındaki 03/01/2015 tarihli sözleşme gereğince davalının davacıya tanesi 12.900,00 USD olmak üzere 20 adet kompresörsüz ikinci el beton makinalarının tesliminin ve satışının üstlenildiğini, sözleşme gereğince 60 gün içinde makinelerin müvekkiline tesliminin öngörüldüğünü, davacının sözleşme gereğince 07/01/2015 tarihinde 50.000,00 USD ve 24/03/2015 tarihinde 324.000,00 USD olmak üzere toplam 374.000,00 USD miktarındaki parayı davalının banka hesabına gönderdiğini, ancak davalının sözleşmede öngörülen 20 adet ikinci el beton dökme makinalarını davacıya teslim etmediği gibi müvekkilin gönderdiği 374.000,00 USD’yi de iade etmediğinden bahisle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere belirttiği 374.000,00 USD’nin en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, karşı davanın da reddini istemiştir.
Davalı-karşı davacı vekili, taraflar arasındaki 03/01/2015 tarihli sözleşme gereğince davacının haklarının zamanaşımına uğradığını, davanın öncelikle zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, işin esası yönünden ise taraflar arasındaki sözleşme gereğince davacının davalıya gönderdiği 374.000,00 USD miktarındaki paraya karşılık davalının davacı adına düzenlediği 05/03/2015 tarihli faturadan da anlaşılacağı üzere müvekkilinin 22 adet beton dökme makinesini davacıya teslim edilmek üzere gemiye yüklediğini, yüklenen malların Suudi Arabistan’ın Duba Limanına gitmesi gerekirken geminin içindeki mallar hakkında sahte evraklar düzenlenerek Ukrayna ‘ya kaçırıldığını, İskenderun Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/786 Esas sayılı dosyası üzerinden alacak davası açtıklarını ve ayrıca İskenderun Cumhuriyet Başsavcılığı’na şikayette bulunduklarını, bilahare davalının 2016 yılı içinde davacıya 93.500,00 USD değerindeki 5 adet beton dökme ünitesini teslim ettiğini, geminin ve malların kaçırılmasından davalının değil davacının sorumlu olduğunu, davalının sorumluluğuna karar verilmesi halinde de 93.500,00 USD’nin mahsubu gerektiğini ayrıca davalının 20 adet makina yerine 22 adet makinayı gemiye yüklemesi nedeniyle bunların toplam bedeli olan 414.400,00 USD’den davacının peşin ödenen 374.000,00 USD’nin düşülmesi ile davalının bakiye 40.400,00 USD karşılığı olan 116.000,00 TL’si kadar davacıdan alacağının olduğunu ileri sürerek asıl davada davacının davasının reddine ve karşı davada 116.000,00 TL’nın temerrüt tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesi, iddia, savunma, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasındaki 03/01/2015 tarihli sözleşme gereğince davalının sözleşmedeki 20 adet yerine 22 adet ikinci el kompresörsüz beton dökme ünitesini davalının İskenderun Limanın’da gemiye teslim ettiği, kargo gemisinin Arabistan’a gitmek yerine Ukrayna’ya giderek gemideki tüm malları ve bu arada 22 adet makinayı emniyeti suiistimal etmek suretiyle el koyduğu, taraflar arasıdaki sözleşmenin 3. ve 6. paragrafları gereğince davalının sorumluluğunun makinaları Arabistan’da davacıya teslimi ile sona ereceği, davacının davalıya 374.000,00 USD ödeme yaptığı, davalının da 22 adet makinayı davacıya teslim etmediği, 22 adet makinadan dolayı davalının davacıdan bir hak ve alacağının bulunmadığı ancak davalının 2016 yılında davacıya 93.500,00 USD bedelli 5 adet makinayı teslim ettiği ve bu miktarın davacı tarafından davalıya ödenmediği, bu durumda davacının davalıdan bakiye 280.500,00 USD alacağının kaldığı gerekçesiyle davacının davasının kısmen kabulü ile 280.500,00 Amerikan dolarının (USD’nin) dava tarihi olan 07/03/2016 tarihinden itibaren devlet bankalarının bir yıl vadeli USD’ ye uyguladığı en yüksek faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine, davalının karşı davasının tamamen reddine karar verilmiştir.
Karar, davalı-karşı davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf Mahkemesince iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacı ile davalı arasında 03.01.2015 tarihli sözleşmenin imzalandığı, sözleşme gereğince davalı satıcının davacı alacaklıya 20 adet makineyi teslim etme taahhüdü altına girdiği, malların teslim yeri olarak alıcı davacı adresinin gösterildiği, ödeme şeklinin ise satış bedelinin %20’sinin depozito kalanının da nakliye belgelerinin alınmasının ardından yapılacağının kararlaştırıldığı, dosya içeresinde ki belgelere göre davacının davalıya sözleşme gereği 20 adet makine karşılığında 374.000USD ödediği, söz konusu malların, davacıya teslimini yapacak olan geminin korsanlar tarafından kaçırıldığı ve malların da teslim edilmediği, davacının malların tesliminin yerine getirilmemesi nedeniyle ödediği bedeli geri istemesinde haklı olduğu, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 8.paragrafında da “alıcı tarafından teslim alınana kadar yukarıda tanımlanmış olan eşyaların tüm zarar riski satıcıya ait olacaktır” hükmü davacının bu talebinin yerinde olduğunu gösterdiği, davalı taraf, istinaf dilekçesinde bu sözleşmenin geçerli olmadığını ve taraflar arasında 28/03/2015 tarihli konişmento ile 19/03/2015 tarihli Gümrük Beyannamelerindeki fiili durumun davalı tarafça düzenlenen faturaya uygun olduğu, bu faturaya davacının itiraz etmediğini ve bu nedenle taraflar arasındaki sözleşmenin artık geçerli olmadığını iddia etmekte ise de, söz konusu faturanın davalı tarafça tek taraflı olarak düzenlenmiş olması ve faturaya dayanak olarak herhangi bir sözleşmenin olmaması nedeniyle kararın dayanağı olan 03/01/2015 tarihli sözleşmenin artık geçerli olmadığından söz edilemeyeceği, davalı tarafın, 1 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiğinden bahisle davanın reddi gerektiğini belirtmiş ise de, TBK’nin 146.maddesine göre satım sözleşmesinden kaynaklanan alacak taleplerine ilişkin zamanaşımı süresi 10 yıl olduğundan bu istinaf istemi de yerinde görülmediği gerekçesiyle davalı-karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b.1.maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davalı-karşı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı-karşı davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 41.592,77 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalı-karşı davacı Öznursan Gıda Otomotiv ve Nak. San. İç ve Dış Tic. Ltd. Şti’.den alınmasına, 14/06/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.