Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2021/1010 E. 2022/4808 K. 13.06.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/1010
KARAR NO : 2022/4808
KARAR TARİHİ : 13.06.2022

MAHKEMESİ :BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 22. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 19.10.2017 tarih ve 2016/358 E- 2017/595 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi’nce verilen 19.11.2020 tarih ve 2018/860 E- 2020/1462 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; davacının davalı şirketten 16/03/2010 tarihinde … plakalı aracı satın aldığını, araç satış bedelini ödediğini, sonra aracın plakasını … olarak değiştirdiğini, satın aldıktan beş yıl sonra Ankara Cumhuriyet Savcılığının yaptığı soruşturmaya istinaden araca el konulduğunu, davalıya uğradıkları zararın giderilmesi için ihtar çektiklerini ancak davalının herhangi bir ödeme yapmadığını, davalı aleyhine Ankara 25. İcra Müdürlüğünün 2016/5708 sayılı dosyası ile icra takibi yaptıklarını, davalı tarafın takibe itirazının haksız olduğunu ileri sürerek itirazın iptaline, icra takibinin devamına, davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; öncelikle zamanaşımı, görev, yetki, husumet, hak düşürücü süre itirazlarında bulunduğunu, davalı şirketin aracı Alkan Otomotiv şirketinden fatura ile satın aldığını, devletin ilgili birimleri tarafından düzenlenen belgelere ve yasal izinlere güvenilerek aracın satın alındığını, ithalat işlemlerinde davalının hiçbir dahlinin bulunmadığını, aracın uzunca bir süre sorunsuz olarak kullanıldığını belirterek davanın reddine ve kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre; davalının aracı başka bir şahıstan satın aldığı ve aracın ithalat işlemleri ile ilgili herhangi bir eylemi olmadığı anlaşılmış ise de; davacıya sattığı esnada aracın ayıpsız olduğunu davacıya karşı temin ettiği, araca el konulması nedeniyle kendisinden kaynaklanmasa bile araçtaki ayıplardan sorumlu olacağı, davacının aracı 89.000,00 TL bedelle satın aldığı, aracı iade kaydı ile bedelin kendisine ödenmesini talep edebileceği, davalıyı temerrüde düşürmüş olduğundan isteyebileceği faiz miktarının 614,47 TL olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, itirazın kısmen iptaline, icra takibinin 89.000,00 TL asıl alacak, 614,47 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 89.614,47 TL üzerinden devamına, kabul edilen alacak miktarı üzerinden % 20 oranında hesap edilen 17.800,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine karar verilmiş, karara karşı davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince; 16/03/2010 tarihinde davalı AEK Şirketi tarafından davacı Yumak Şirketine 89.000,00 TL bedelle araç satışının yapıldığı, davacı şirketin kullanımında iken, Ankara Cumhuriyet Savcılığının 2013/119583 Soruşturma sayılı dosyası üzerinden yapılan soruşturma esnasında 08/12/2015 tarihinde el konulduğu, el konma sebebinin aracın yurt dışından girişi esnasında ithalat rejimine uygun olarak yurda sokulmadığı gerekçesi ile yapılan soruşturmanın gösterildiği, mahkemece alınan 25.08.2017 tarihli bilirkişi raporunda; dava konusu aracın durumunun hukuki ayıp teşkil ettiği ve davacının zapta karşı tekeffül hükümlerine göre davalıdan talepte bulunabileceği TTK m 23., TBK 219., 227. ve 229. madde değerlendirilerek, dava konusu aracın trafik kaydında Kaçakçılık Bürosu tarafından 07.12.2015 tarihli ihtiyati tedbir şerhi, Gebze Gümrük Müd.’nün 29.01.2016 tarihli yakalama şerhi ve satılamaz devredilemez şerhi bulunduğu, davacının davalıya gönderdiği ihtarnamede tanıdığı 7 günlük sürenin dolduğu tarih olan 19.01.2016 tarihinden itibaren avans faizi isteyebileceği belirtilerek, satış bedelinin 89.000,00 TL olduğu, icra takip tarihine kadar işlemiş faiz miktarının ise 614,47 TL olduğu, satıma konu araca el konulmakla, alıcının ödenen bedelin iadesini satıcıdan isteyebilecek olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 4.531,86 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 13/06/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.