Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2020/953 E. 2020/5778 K. 09.12.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/953
KARAR NO : 2020/5778
KARAR TARİHİ : 09.12.2020

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 17.04.2018 tarih ve 2014/323 E. – 2018/101 K. sayılı kararın davalı TPMK vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nce verilen 12.12.2019 tarih ve 2018/1745 E. – 2019/1289 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirketin kozmetik, kişisel bakım ve temizlik sektöründe 1976 yılından bu yana Türkiye’de ve dünyanın pek çok ülkesinde faaliyet gösteren imalat ve pazarlama şirketlerinden biri olduğunu, ürünlerinde kullandığı AROMEL, BELLİSİMA, FİRST CLASS, PRİVACY, EMOTİON MATCH gibi markalarının her birisinin yüksek bilinirlik ve tanınmışlık seviyesine ulaştığını, AROMEL markasının ilk defa 1981 yılında tescil ettirildiğini ve bugüne kadar AROMEL markası ile başlayan 70’den fazla markanın seri marka oluşturacak şekilde tescil ettirildiğini, AROMEL ibaresinin aynı zamanda müvekkilinin ticaret unvanının da esas unsuru olduğunu, 2008 yılında Aromel Kozmetik Pazarlama Dağıtım Turizm ve Ticaret A.Ş. ünvanlı şirketi kendi bünyesine almak suretiyle pazarlama ve dağıtım faaliyetlerini ana iştigal konusu olarak bünyesine kattığını, müvekkili şirketin televizyon, radyo ve yazılı basın aracılığıyla yaptığı tanıtım ve reklam faaliyetleri sonucunda AROMEL markasını ve ticaret unvanını toplumun önemli bir kesimi tarafından bilinen bir unvan ve marka haline getirdiğini, davalı şirketin ARUMEL ibaresinin 35. sınıf hizmetlerde tescili için diğer davalı kuruma başvurduğunu, başvuruya karşı yaptıkları itirazın nihai olarak YİDK tarafında reddedildiğini, halbuki ARUMEL ibareli başvuru ile müvekkiline ait AROMEL ibareli marka arasında iltibasa yol açacak derecede benzerlik olduğunu, davalı şirketin tescil başvurusu kapsamındaki hizmetler, müvekkili şirketin marka tescil belgeleri kapsamında yer almamakla birlikte pazarlama hizmetlerinin müvekkili
şirketin ana iştigal konusunu oluşturduğunu, ayrıca pazarlama hizmetleri bakımından davalı başvurusunun müvekkili şirketin ticaret unvanına tecavüz teşkil ettiğini, bu nedenle de başvurunun reddedilmesinin gerektiğini, davalı şirket başvurusunun 556 sayılı KHK’nın 8/3. ve 8/4. maddeleri karşısında da tescil edilemeyeceğini ileri sürerek, TPMK YİDK’nın 20.05.2014 tarihli ve 2014/M-7306 sayılı kararının iptaline, tescil edilmiş olması halinde davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı TPMK vekili, kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markaların kapsamlarındaki mal ve hizmetlerin farklı bulunduklarını, dolayısıyla 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi koşullarının oluşmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket, davaya cevap vermemiş ve herhangi bir savunmada bulunmamıştır.
İlk derece mahkemesincei iddia, savunma, toplanan deliller, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; gerek YİDK kararının iptali gerekse hükümsüzlük davası yönünden, dava konusu 2012/44196 sayılı ARUMEL ibareli marka başvurusu ile AROMEL ibaresini içeren davacı markaları arasında işaret bakımından yüksek düzeyde benzer olmasına rağmen, davaya konu marka başvurusu kapsamındaki tüm hizmetler yönünden emtia benzerliği koşulu mevcut olmadığından, taraf markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b.maddesi hükmü anlamında iltibas tehlikesinin bulunmadığı, davacının AROMEL markasının kozmetik ve parfümeri sektöründe tanınmış kabul edilebileceği, marka işaretleri arasındaki yüksek düzeyli benzerlik ve davacı markasının tanınmışlık yoluyla güçlendirdiği ayırtediciliği nazara alındığında, tüketicilerin taraf markalarını bağlantılı algılayabileceği nitelikteki 24. ve 25.sınıf tekstil ve giyim ürünlerinin pazarlanmasına ilişkin 35/06. sınıf çekişmeli hizmetler, yani 35/06. alt grupta “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için her türlü kumaşlar ve koruyucu amaçlar dışında her türlü iç dış ayak ve baş giysilerinin bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” hizmetleri yönünden 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesinin uygulanma koşullarının oluştuğu, çekişmeli diğer hizmetler bakımından ise 556 sayılı KHK’nın 8/4.maddesinin uygulanma koşullarının oluşmadığı, dosya kapsamında davacı yanın, uyuşmazlık konusu hizmetlerle ilgili olarak 556 sayılı KHK’nın 8/3.maddesi hükmü anlamında öncelikli hak sahipliği iddiasını ispata yarar delil bulunmadığı, davacı yanın, uyuşmazlık konusu hizmetlerle ilgili olarak 556 sayılı KHK’nın 8/5.maddesi hükmü anlamında öncelikli hak sahipliği iddiasını ispata yarar delil sunmadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, TPMK YİDK’nın 20.05.2014 tarihli ve 2014/M-7306 sayılı kararının, 35/06.sınıfta “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için her türlü kumaşlar ve koruyucu amaçlar dışında her türlü iç dış ayak ve baş giysilerinin bir araya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir).” hizmetleri yönünden iptaline, YİDK kararının iptaline yönelik fazlaya dair talebin reddine, hükümsüzlük talebinin kısmen kabulü ile davalı adına tescilli 2012/44196 sayılı ARUMEL ibareli markanın tescilli olduğu 35/06.sınıfta “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için her türlü kumaşlar ve koruyucu amaçlar dışında her türlü iç dış ayak ve baş giysilerinin bir araya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir).” hizmetleri yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, hükümsüzlüğe ilişkin fazlaya dair talebin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı TPMK vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre yapılan istinaf incelemesi sonucunda; 556 sayılı KHK’nın 53.maddesine dayalı olarak açılan TPMK YİDK kararlarının iptali davasındaki hukuki durumun, iptali istenilen YİDK kararının verildiği tarih itibariyle ve itiraz aşamasında kuruma sunulan delillerle sınırlı olarak değerlendirilmesi gerektiği, davacı tarafça marka başvurusuna itiraz aşamasında sözkonusu markaların tanınmışlığını gösterir herhangi bir delil sunulmadığı, bu itibarla kendisine sunulan delillerle sınırlı olarak inceleme yapan YİDK’ın davacının 556 sayılı KHK’nın 8/4.maddesi kapsamında tanınmışlığa dayalı itirazının reddine ilişkin kararının yerinde olduğu gerekçesiyle, davalı TPMK vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak ve yeniden hüküm kurularak, TPMK YİDK kararının iptali istemli davanın reddine, marka hükümsüzlüğüne ilişkin davanın ise kısmen kabulü ile davalı şirket adına tescilli 2012/44196 sayılı “ARUMEL” ibareli markanın tescilli olduğu 35/06.sınıfta yer alan “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için her türlü kumaşlar ve koruyucu amaçlar dışında her türlü iç dış ayak ve baş giysilerinin bir araya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir).” hizmetleri yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, hükümsüzlüğe ilişkin fazlaya dair talebin reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK’nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 09.12.2020 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.