Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2020/872 E. 2020/5566 K. 01.12.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/872
KARAR NO : 2020/5566
KARAR TARİHİ : 01.12.2020

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 06.02.2018 tarih ve 2014/759 E. – 2018/70 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi’nce verilen 31.12.2019 tarih ve 2018/646 E. – 2019/1675 K. sayılı kararın Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle 6100 sayılı Kanun’un 369. maddesi gereğince miktar itibariyle duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin dava dışı bir şirkete iş makinası sattığını, bu makinanın taşınması içinde davalıyla anlaştığını; makinanın taşınması esnasında 30.05.2014 tarihinde emtianın araç üzerinden yana kaymak suretiyle kazanın gerçekleştiğini; kaza nedeniyle müvekkilinin müşterinin uğradığı zararı karşılamak için 7.500 euro uzatılmış garanti, 10.000-euro yedek parça bedeli, 5.310-euro onarım sonrası nakliye bedeli ve uçak bileti olmak üzere 67.349,68-TL ödenmek zorunda kaldığını, buna hatalı taşıma yapan davalının neden olduğunu belirterek 67.349,68-TL’nin taşıma işinin yapıldığı tarihten itibaren işleyecek 3095 sayılı Yasa’nın 2/2 maddesinde belirtilen avans kredi faiz oranında temerrüt faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, hasardan müvekkilinin sorumlu olmadığını, yükleme ve sabitlemeyi karşı tarafın yaptığını, kendilerinin tüm özeni gösterdiklerini ancak hatalı yükleme nedeniyle bu sonucun ortaya çıktığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk derece mahkemesi, iddia, savunma, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, gerek yüklemeyi gerekse taşıma işini gerçekleştiren davalı şirketin kazada % 100 kusurlu olduğu; bu nedenle talep edilebilecek zararın tamamından sorumlu olduğunu; söz konusu zararın iş makinasında orjinali dışında yapılan boya işlemi olduğu; bu boya işleminden dolayı iş makinasındaki değer kaybının % 1 mertebesinde oluşacağı ve bunu 7.426,90 TL olduğu; bunun dışında makinada bir hasarın bulunmadığı, fonksiyon ve işlemesi yönünden bir zararın söz konusu olmadığı; davacı tarafın, varma noktasına ulaşan makina sebebiyle davalıya, o makinayı ulaştırmasından dolayı her hangi bir navlun ücreti ödemediğinden; makinanın tesliminde bulunmak üzere varış noktasına gitmek için harcadığı bilet parasını isteyemeyeceği; kazadan sonra iş makinasını davalının varış noktasına taşıttığı; davacı tarafın dava dışı alıcıya tanımış bulunduğu uzatılmış garanti ve yedek parça garantisinin verilmesinin gerekmediği; zira iş makinasında bunları gerektirecek bir hasarın oluşmadığı, bunları kendi iradesiyle ve gerekmediği halde verdiğinden davalıdan isteyemeyeceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 7.426,90 -TL’nin 17.06.2014 tarihinden itibaren avans faizi işletilerek davalıdan tahsiline, fazla istemin reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf Mahkemesince iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacının reddedilen taleplerinin henüz kullanılmamış iş makinesinin kaza nedeniyle hasarlanmasından dolayı uğradığı değer kaybına karşılık olmak üzere alıcıya verilmiş olan uzatılmış garanti süresi, bedelsiz yedek parça ile aracın onarımdan sonra yeniden alıcı adresine gönderilmesi için ödenen navlun bedeli ile personelin uçak bileti masraflarına ilişkin olduğu, taşıyıcıya yüklenen yüklemenin-sabitlemenin gereği gibi yapılmadığına dair hususlar davalı taşıyıcı yönünden ağır kusur teşkil etmeyeceği (Dairemizin 2014/7501 esas -2014/14266 karar sayılı ve 22.09.2014 tarihli ilamı), sürücünün tek taraflı trafik kazası nedeniyle % 100 kusurlu bulunması da davalı taşıyıcının ağır kusurlu sayılmasına neden olmayacağı, davacının taleplerinin TTK’nın 883-(1) de yazılı taşıma işi nedeniyle doğan masraflar kapsamında olmayıp; bu giderlerden ağır kusurlu bulunmayan davalı taşıyıcının sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353(1)b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
HMK’nın 6763 sayılı Kanunun 42. maddesi ile değişik 362/1-a maddesi hükmüne göre, Bölge Adliye Mahkemelerinin miktar veya değeri 40.000,00 TL’yi geçmeyen davalara ilişkin verdiği kararlar aleyhine temyiz yoluna başvurulamaz. Bu miktar, HMK’nın Ek 1. maddesi uyarınca, Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm tarihi itibari ile 72.070 TL’dir.
Dava değeri 67.349,78 TL olan somut uyuşmazlıkta, mahkemece davanın kabul ve red olunan bölümünün, yukarıda anılan madde hükmüne göre temyiz sınırının altında kaldığı anlaşılmaktadır. HMK’nın 366. maddesi delaletiyle kıyasen uygulanması gereken aynı kanunun 346/2. maddesi hükmü uyarınca, kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında Bölge Adliye Mahkemesince bir karar verilmesi gerekmekle birlikte, Yargıtay tarafından da bu yolda karar verilebileceğinden, davacı vekilinin kesin olan karara yönelik temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin miktardan REDDİNE, işlem yapılmak üzere dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 01.12.2020 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.