Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2020/864 E. 2020/5034 K. 16.11.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/864
KARAR NO : 2020/5034
KARAR TARİHİ : 16.11.2020

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 21. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada Konya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 10.04.2018 tarih ve 2016/937 E. – 2018/196 K. sayılı kararın davacı vekili ve davalılar Bera Holding A.Ş. ile davalı … vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine-kısmen kabulüne dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi’nce verilen 03.10.2019 tarih ve 2018/1389 E. – 2019/1161 K. sayılı kararın Yargıtay’ca davacı vekili ve duruşmalı olarak incelenmesi davalı …Ş. ile davalı … vekili tarafından istenmiş ise de 20.02.2020 tarihinde davalı şirket ve … vekili tarafından verilen duruşmadan vazgeçme dilekçeside dikkate alınarak dosyanın incelemesinin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkillerinin istediği anda geri alabileceği bir yatırıma dönüştürmek için ortaklık durum belgesi karşılığında davalılara para yatırdığını, yatırmış oldukları paraların ödenmediğini, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin bir ortaklık ilişkisi olmayıp bir borç ya da kredi anlaşması niteliğinde olduğunu, müvekkillerine verilen makbuzlar altında imzası bulunan kişinin kim olduğu bilinmediği gibi şirketi temsil ettiğine dair şirket kaşesi de kullanılmadığını, davalıların hukuka aykırı olarak hisse senetlerini izinsiz halka arz ettiklerini, resmi kurum tarafından gönderilen kayıtlar ile müvekkillerinin belgesindeki kayıtların paralel olduğunu, davalı şirket yönetim kurulu üyesi olan Haşim Bayram’ın da diğer davalılar ile birlikte sorumlu olduğunu ileri sürerek müvekkili ile davalı şirket arasında geçerli bir ortaklık ilişkisinin bulunmadığının tespiti ile 3.937,00 Avro (7700 Mark) alacağın ödenmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre, davacı tarafın istenildiğinde iade edilmesi vaadiyle davalıya para verdiğini yazılı belge ile ispatlaması gerektiği, bu konuda davacı tarafın Kombassan İnşaat Tarım ve Sanayi İşletmeleri A.Ş antetli 22.12.1998 tarihli 31000 ve aynı tarihli 12129 seri numaralı iki adet teslim-tesellüm belgesi ile 01.01.1999 tarihindeki son ortaklık durumunu gösteren 16499 numaralı bir adet ortaklık durum belgesini ibraz ettiği, bunun dışında herhangi bir belge sunmadığı, sunulan belge altında imzası bulunan İbrahim Kılıç’ın belirtilen tarihte davalı şirket yöneticisi ve temsilcisi olmadığı, davacının davalıya 7.700,00 DM verdiğine ilişkin iddiasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili, davalı şirket ve davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, davalı şirket ile davalı … vekilinin tüm istinaf sebeplerinin esastan reddine, davacı vekilinin istinaf sebeplerinin kısmen kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulü ile, davacının davalı şirket ortağı olmadığının tespitine, 9.509,84 TL alacağın davalılardan tahsiline, davacının fazlaya ilişkin isteminin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili, davalı şirket ve … vekili temyiz etmiştir.
1-Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihi olan 03.10.2019 itibariyle Bölge Adliye Mahkemesi temyiz kesinlik sınırı 58.800,00 TL olup, bu meblağın altında kalan hükümler, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a. bendi uyarınca kesin niteliktedir. Davacı tarafın dava dilekçesinde alacak talebine konu ettiği tutarın 3.937 Euro karşılığı 13.070,84 TL olduğu gözetildiğinde, davacı tarafın temyiz istemine konu ettiği reddedilen 3.561,00 TL tutarın her halükarda temyiz sınırı altında kaldığı anlaşılmakla davacı vekilinin temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, taraflar arasında ortaklık ilişkisi kurulmadığının tespiti ve bu amaçla verilen paranın tahsili istemine ilişkindir. Bölge Adliye Mahkemesince yukarıda özetlenen gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Ancak, 07.12.2019 tarih, 30971 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 7194 sayılı Dijital Hizmet Vergisi ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’nun 41. maddesinde 25.03.1987 tarihli ve 3332 sayılı Sermaye Piyasasının Teşviki, Sermayenin Tabana Yaygınlaştırılması ve Ekonomiyi Düzenlemede Alınacak Tedbirler ile 5422 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu ve 3182 Sayılı Bankalar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna aşağıdaki geçici maddenin eklendiği belirtilmiş olup, işbu geçici 4. maddede ”31.12.2014 tarihine kadar, pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak nominal ya da primli değer üzerinden pay veya pay adı altında satışı yapılmış olan her türlü araç, 06.12.2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun kaydileştirmeye ilişkin şartlarına tabi olmaksızın 29.06.1956 tarihli ve 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu ile 13.01.2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında pay addolunur, bu ortaklıklara yapılan ödemeler pay karşılığı yapılmış kabul edilir ve ortaklık ilişkisi kurulmuş sayılır. Bu payların kaydileştirilmemiş olması ortaklık haklarına halel getirmeyeceği gibi ortaklık ilişkisinin kurulmadığı da iddia edilemez. Birinci fıkra kapsamında kurulmuş olan ortaklık ilişkileri hakkında; geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, sözleşme öncesi görüşmelere aykırılık veya sözleşmeye aykırılık nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilir ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücreti ortaklık üzerinde bırakılır.” hükmü düzenlenmiş, aynı Kanun’un 52/1-h maddesinde de işbu hükmün yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği hükme bağlanmıştır.
Bu durum karşısında, mahkemece taraf iddia ve savunmalarının Sermaye Piyasası Kanunu’nun 16. maddesi ve anılan yasal düzenleme kapsamında değerlendirilerek sonucuna göre bir karar vermek üzere kararın re’sen bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
3- Bozma sebep ve şekline göre davalı şirket ve davalı … vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin miktar yönünden REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, Bölge Adliye Mahkemesi kararının resen BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı şirket ve davalı … vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, HMK’nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz eden davacı, davalı şirket ve davalı …’e iadesine, 16.11.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.