YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/8458
KARAR NO : 2022/5903
KARAR TARİHİ : 15.09.2022
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 24.05.2018 tarih ve 2015/609 E- 2018/491 K. sayılı kararın asıl ve birleşen davalarda davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi’nce verilen 01.10.2020 tarih ve 2019/99 E- 2020/1029 K. sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtay’ca incelenmesi asıl ve birleşen davalarda davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 13.09.2022 günü hazır bulunan davacı vekili Av. … ile davalı vekili Av. … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Asıl ve birleşen davalarda davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında 07/07/2010 tarihinde Acentelik Sözleşmesinin imzalandığı, sözleşme ile davalıya sigorta sözleşmesi yapma ve bu sözleşmelerin primlerini tahsil etme yetkisi verildiği, davalının sigortalılardan tahsil ettiği primleri tüm yazılı ve sözlü uyarılara rağmen süresi içerisinde ödemediğini, alacağın tahisli amacıyla başlatılan icra takiplerine davalının itiraz ettiğini ileri sürerek, icra dosyalarına vaki itirazların iptalini talep etmiştir.
Davalı vekili asıl ve birleşen davalarda davanın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesince, asıl davada davanın kısmen kabulü ile; davalının İstanbul 32. İcra Müdürlüğü’nün 2015/12651 Esas sayılı takip dosyasına vaki itirazının 1.755.234,63 TL asıl alacak üzerinden iptaline, takibin bu miktara takip tarihinden itibaren değişebilir oranlarda avans faizi yürütülmesi suretiyle devamına, hükmolunan alacağın %20’si oranında (351.046,00 TL) icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine; birleşen 2015/610 Esas sayılı dosyada, davanın kabulü ile; davalının İstanbul 32. İcra Müdürlüğü’nün 2015/12653 Esas sayılı takip dosyasına vaki itirazının 120.050,53 EURO asıl alacak üzerinden iptaline, takibin bu miktara takip tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanun’un 4-a maddesi uyarınca yasal faiz yürütülmesi suretiyle devamına, hükmolunan alacağın %20’si oranında (73.264,00 TL) icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine; birleşen 2015/611 Esas sayılı dosyada, davanın kabulü ile; davalının İstanbul 32. İcra Müdürlüğü’nün 2015/12652 Esas sayılı takip dosyasına vaki itirazının 20.099,12 USD asıl alacak üzerinden iptalinin , takibin bu miktara takip tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanun’un 4-a maddesi uyarınca yasal faiz yürütülmesi suretiyle devamına, hükmolunan alacağın %20’si oranında (10.918,00 TL) icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiş ve karara karşı asıl ve birleşen davalarda davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, asıl ve birleşen davalarda davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı asıl ve birleşen davalarda davalı vekili temyiz etmiştir.
(1) Birleşen 2015/611 Esas sayılı dava, 20.099.12 USD’nin tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Karar tarihi olan 01.10.2020 tarihi itibariyle Bölge Adliye Mahkemesi temyiz kesinlik sınırı 72.070.-TL olup bu meblağın altında kalan hükümlerin 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a. bendi uyarınca kesin niteliktedir. Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği, İlk Derece Mahkemesince davalının takibe vaki itirazının iptaline, takibin 20.099.12 EURO üzerinden devamına karar verilmiş olup, 20.099.12 EURO’nun dava tarihindeki TCMB efektif döviz satış kuru karşılığı 54.800.-TL’nin temyiz kesinlik sınırı altında kaldığı anlaşılmaktadır. 6100 sayılı HMK’nın 366. maddesi delaletiyle kıyasen uygulanması gereken aynı Kanunun 346/2. maddesi hükmü uyarınca, kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında Bölge Adliye Mahkemesince bir karar verilmesi gerekmekle birlikte, Yargıtay tarafından da bu yolda karar verilebileceğinden, birleşen 2015/611 Esas sayılı dava davalı vekilinin temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
(2) Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına ve özellikle dava tarihinden sonra yapılan ödeme mevcutsa, bu ödemelerin icra müdürlüğü tarafından infaz aşamasında nazara alınacak olmasına göre asıl ve birleşen 2015/610 Esas sayılı dosyada yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından asıl ve birleşen 2015/610 Esas sayılı dosyada davalı vekilinin Bölge Adliye Mahkemesi kararına yönelik sair temyiz itirazlarının reddi gerekmektedir.
(3) Asıl ve birleşen dava, acentalık ilişkisi kapsamında davalı tarafından üretilen poliçelere ait primlerinin davacıya intikal ettirilmediği iddiasına dayalı başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMK’nın “Taleple bağlılık ilkesi” başlıklı 26. maddesinde (mülga HUMK’nın aynı doğrultuda hüküm içeren 74. maddesinde) “Hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir. Hakimin, tarafların talebiyle bağlı olmadığına ilişkin kanun hükümleri saklıdır” hükmü yer almaktadır.
Davacı takip talebinde 120.050,53 EURO asıl toplam alacağın takip tarihinden itibaren işleyecek asıl alacağın yıllık %8 temerrüt döviz faizi ile birlikte tahsil tarihi satış kur değeri üzerinden TL karşılığını talep etmiş olup, mahkemece takibe vaki itirazın 120.050,53 EURO asıl alacak üzerinden iptali ile bu miktara takip tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanun 4/a maddesi uyarınca yasal faiz yürütülmesine şeklinde hüküm tesis edilmiştir.
Taraflar arasında akdedilen 07.07.2020 tarihli acentelik sözleşmesinde döviz alacaklarında temerrüt halinde ayrıca temerrüt faizi kararlaştırılmadığından, 3095 sayılı Kanun 4/a maddesi uyarınca yasal faiz yürütülmesi yerinde ise de, davacı taraf takip talebinde oran zikretmek suretiyle kendisi açısından bağlayıcı talepte bulunduğundan mahkemece %8 oranını aşmamak kaydıyla 3095 sayılı Kanun 4/a maddesi uyarınca yasal faiz yürütülmesine karar verilmesi gerekirken, talep aşımı oluşturacak şekilde hüküm tesisi doğru değil ise de, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden 24.05.2018 tarihli mahkeme hükmünün (2) nolu bendinde yer alan ‘’3095 sayılı Kanun’un 4-a maddesi uyarınca yasal faiz ‘’ibaresinden sonra gelmek üzere ‘’ (%8 faiz oranını geçmemek üzere)’’ ibaresinin eklenmesine ve hükmün bu yönden düzelterek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle birleşen 2015/611 Esas sayılı dava davalı vekilinin temyiz isteminin REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, asıl ve birleşen 2015/610 Esas sayılı davada davalı vekilinin sair temyiz istemlerinin REDDİNE, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle birleşen 2015/610 Esas sayılı davada davalı vekilinin temyiz isteminin kabulüne ancak kanuna uygun olmayan husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/2. maddesi uyarınca yukarda açıklanan şekilde düzeltilerek ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, takdir olunan 8.400,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden asıl ve birleşen davalarda davalıya iadesine, 15/09/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.