Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2020/843 E. 2020/4604 K. 02.11.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/843
KARAR NO : 2020/4604
KARAR TARİHİ : 02.11.2020

MAHKEMESİ :BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 28.03.2018 tarih ve 2017/275 E. – 2018/228 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kısmen kabulüne dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi’nce verilen 02.10.2019 tarih ve 2018/1321 E. – 2019/1136 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili ve duruşmalı olarak davalı şirket vekili tarafından istenmiş ise de 20.02.2020 tarihinde davalı şirket vekili tarafından verilen duruşmadan vazgeçme dilekçesi de dikkate alınarak dosyanın incelemesinin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Ismail Kalem tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalının parasının tamamını istediği an çekebileceği, karşılığında yüksek oranda faiz verileceği vaadi ile müvekkilinden tahsilat yaptığını, müvekkilinin parasını çekmek istediğinde geri ödeme yapılmadığını ileri sürerek, geçerli bir hisse senedi devri yapılmayacağının ve müvekkilinin davalı şirketlerde hukuka uygun surette kurulmuş bir ortaklığının bulunmadığının tespiti ile 11.275,00 Euro (21.910,00 DM)’nin tahsil tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanunun 4/a.maddesi gereğince davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı ile davalı arasında ortaklık ilişkisinin bulunduğunu, davanın zamanaşımına uğradığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, davalı tarafın hak düşürücü süre ve zamanaşımı def’inin yerinde olmadığı, davadan önce temerrütün gerçekleşmediği, davacıdan toplam 6.636,00 Euro tahsil edildiği, bu miktardan 205 Euro miktarlı davacıya yapılan ödemenin mahsubu ile davacı alacağının 6.434,00 Euro olduğu, davalı tarafça sunulan 29.05.2000 tarihli 3.130,00 DM miktarlı Baco belgesindeki miktar ile kar payı ödemelerinin davacı alacağından düşülmesinin mümkün olmadığı gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karara karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, taraf vekillerinin istinaf başvurularının kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulü ile davacının davalı şirket ortağı olmadığının tespitine, 4.834 Euro’nun 28.01.1996 tarihinden itibaren 3095 sayılı Yasa’nın 4/a maddesi gereğince devlet bankalarının Euro cinsinden açılmış 1 yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek döviz faizi ile davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1-Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihi olan 02.10.2019 itibariyle Bölge Adliye Mahkemesi temyiz kesinlik sınırı 58.800,00 TL olup, bu meblağın altında kalan hükümler, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a. bendi uyarınca kesin niteliktedir.
Davacı tarafın temyiz itirazına konu ettiği tutar 6.441 Euro olup, bu tutarın dava tarihi satış kuru üzerinden TL karşılığının 25.377 TL’ye tekabül ettiği gözetildiğinde davacı vekilinin temyiz isteminin temyiz sınırı altında kaldığı anlaşılmakla davacı vekilinin temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, taraflar arasındaki ortaklık ilişkisi kurulmadığının tespiti ve bu amaçla verilen paranın tahsili istemine ilişkindir. Bölge Adliye Mahkemesince yukarıda özetlenen gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Ancak, 07.12.2019 tarih, 30971 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 7194 sayılı Dijital Hizmet Vergisi ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’nun 41. maddesinde 25/3/1987 tarihli ve 3332 sayılı Sermaye Piyasasının Teşviki, Sermayenin Tabana Yaygınlaştırılması Ve Ekonomiyi Düzenlemede Alınacak Tedbirler İle 5422 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu Ve 3182 Sayılı Bankalar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna aşağıdaki geçici maddenin eklendiği belirtilmiş olup, işbu geçici 4. maddede ”31/12/2014 tarihine kadar, pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak nominal ya da primli değer üzerinden pay veya pay adı altında satışı yapılmış olan her türlü araç, 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun kaydileştirmeye ilişkin şartlarına tabi olmaksızın 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu ile 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında pay addolunur, bu ortaklıklara yapılan ödemeler pay karşılığı yapılmış kabul edilir ve ortaklık ilişkisi kurulmuş sayılır. Bu payların kaydileştirilmemiş olması ortaklık haklarına halel getirmeyeceği gibi ortaklık ilişkisinin kurulmadığı da iddia edilemez. Birinci fıkra kapsamında kurulmuş olan ortaklık ilişkileri hakkında; geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, sözleşme öncesi görüşmelere aykırılık veya sözleşmeye aykırılık nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilir ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücreti ortaklık üzerinde bırakılır.” hükmü düzenlenmiş, aynı Kanun’un 52/1-h maddesinde de işbu hükmün yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği hükme bağlanmıştır.
Bu durum karşısında, mahkemece taraf iddia ve savunmalarının Sermaye Piyasası Kanunu’nun 16. maddesi ve anılan yasal düzenleme kapsamında değerlendirilerek sonucuna göre bir karar vermek üzere kararın re’sen bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
3-Bozma sebep ve şekline göre davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin miktar yönünden REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenle kararın re’sen BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, HMK’nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz eden taraflara iadesine, 02.11.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.