YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/8380
KARAR NO : 2022/3948
KARAR TARİHİ : 24.05.2022
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 18.10.2018 tarih ve 2017/379 E- 2018/365 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf istemlerinin kabulüne dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nce verilen 26.06.2020 tarih ve 2019/115 E- 2020/555 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirketin “POLO” markası ve görseli ile tüketici nezdinde tanınmış bir marka olduğunu, davalı şirketin müvekkiline ait özellikle 2014/102602, 102059, 124664, 138834, 143105, 2014/35085 sayılı markalarının aynısını/benzerini müvekkilinin markalarının da tescilli olduğu sınıflardaki tekstil ürünleri üzerinde izinsiz ve birlikte hareket ederek hukuka aykırı bir biçimde kullandığını, bu ürünleri Türkiye içinde bir takım kişi ve firmalara satışının gerçekleştirildiğini, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2017/153796 numaralı soruşturma dosyası ve dosyaya sunulan ürünler incelendiğinde davalı şahısların üretimini gerçekleştirdikleri ürünler üzerinde müvekkili adına tescilli tanınmış “Polo” ve görselinin müvekkilin izni olmaksızın haksız ve hukuka aykırı olarak kullanıldığı ve dava dışı şahıslara satışının gerçekleştirildiğinin görüleceğini, davalıların basiretli bir tacir gibi davranmadığını ve kötü niyetli olduğunu, davalıların müvekkilinin tanınmış tescilli markalarını, kötü niyetli, haksız ve hukuka aykırı olarak ürünlerinde kullandığını ve bu ürünleri satışa sunduklarını, davalıların iş bu hukuka aykırı eylemi neticesinde haksız kazanç sağladıklarını ve müvekkili şirketin maddi ve manevi zarara uğradığını, müvekkiline ait “POLO” markası ve görseli ile davalı tescilli markalarının benzer olup, markaların aynı emtiayı kapsadığını, davalı tarafın tescilli “Free Horse Polo Club” markasının içinde yer alan “Free Horse” ibaresinin ayırt edicilik vasfına haiz olmayıp markanın esas unsuru olan “Polo” ibaresini ve at üstünde polo oyuncusu figürü şekil unsurunun sadece destekler nitelikte olduğunu, davalının tescilli markasının esas unsurunun “Polo” ve “at üstünde polo oyuncusu” figürü olduğunu, davalı tarafça üretilen ürünlerin bir çoğunda “Free Horse” ibaresi dahi kullanılmadan sadece “Polo” ibaresi ve at üstünde polo oyuncusunun figürlü şekilde kullanıldığını, müvekkilinin markasının tanınmış marka olduğunu, 6769 sayılı SMK’nın 6/6 maddesi anlamında hak sahibi olduğunu, müvekkilinin hem markası hem de “…, Lp” şeklindeki ticaret unvanının unsuru olan “Polo” ibaresi üzerinde mutlak hakkı olduğunu ve bu sebeple davalı markalarının ayrıca hükümsüz kılınması gerektiğini ileri sürerek davalıların, müvekkilinin marka hakkının ihlali neticesinde ortaya çıkan haksız rekabetin men’ine, haksız rekabetin neticesi olan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, davalıların müvekkilinin haklarına tecavüz teşkil eden eylemleri nedeniyle ortaya çıkan maddi zararın tazmini amacıyla (fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla) şimdilik 50.000TL maddi, 10.000 TL manevi tazminatın ödenmesine, davalılara ait 2014/23455, 2013/101692 ve 2014/89950 tescil numaralı markaların hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … ve … vekili, müvekkillerinin adına Türk Patent nezdinde tescilli markaları bulunduğunu, kullanımlarının resmi tescile dayandığını, müvekkilleri adına tescilli markalar ile davacı markaları arasında hiçbir benzerlik olmadığını, polo ibaresinin esasen ayırt edici işlevinin düşük olduğunu, hükümsüzlük koşullarının da oluşmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, dosya kapsamına ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, hükümsüzlüğü istenen markalardan birinin 2013/101692 sayılı “Free Horse Polo Club+şekil” ibaresinden oluştuğu, 25.sınıftaki “Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, Ayak giysileri, Baş giysileri.” mallarını kapsadığı; diğerinin 2014/23435 sayılı “Free Horse Polo Club+şekil” ibaresinden oluştuğu, 14, 18, 35.sınıftaki mal ve hizmetleri kapsadığı; ötekinin de 2014/89950 sayılı “SEATTLE POLO&Equestrian Club+şekil” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 18. 25. 35.sınıftaki mal ve hizmetleri kapsadığı; davacı adına tescilli olan ve hükümsüzlük iddiasına mesnet gösterilen markaların ise; 124664, 138845, 138834, 141664, 76708, 143107, 143110, 14305, 143111, 161451, 181768, 188065, 102059, 202914, 98/015284, 99/016983 sayılı ve “POLO” esas ibareli markalar ile beyaz zemin üzerinde at üzerinde binicinin Polo sporu oynadığı figürlerden oluştuğu ve koruma kapsamlarında 03, 09, 11, 14, 16, 18, 20, 21, 24, 25, 27, 35.sınıflardaki mal ve hizmetlerin yer aldığı, dava konusu hükümsüzlüğü talep edilen markalar kapsamında 14, 18, 25 ve 35. sınıfta yer alan hizmetler bakımından davalı markaları ile davacının itiraz markalarına ait hizmet sınıflarının aynı/benzer oldukları, davalılar tarafından, davacıya ait 2014/102602 sayılı “Polo” markasının başvuru tarihinin davalıların markalarından sonra olduğu ve değerlendirmeye alınmaması gerektiği ileri sürülmekle birlikte, ilgili markanın başvuru tarihi 25.07.2014 iken davalılara ait 2014 89950 sayılı markanın başvuru tarihinin bu tarihten daha sonra, 06.11.2014 tarihi olduğu tespit edildiğinden, davacıya ait diğer markaların yanısıra bu markanın da incelemede esas alındığı, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 6(1) maddesi bakımından yapılan değerlendirmeye göre davalılar adına tescilli olup hükümsüzlüğü talep edilen 2013/101692 ve 2014/23435 sayılı markaların “Free Horse Polo Club” ibareleri ile “dörtnala koşan at figürü”nden oluştuğu, marka örneğinde, “Polo Club” ibarelerinin, “Free Horse” ibarelerine göre kalın ve daha büyük puntolarla yazılmak suretiyle ön plana çıkarıldığı, 2014/89950 sayı marka ise “SEATTLE POLO & Equestrian Club” ibareleri ile “at üstünde polo oyuncusu” figüründen oluştuğu, “SEATTLE” ibaresinin Amerika Birleşik Devletleri’nin Washington eyaletinde bulunan bir şehir adı olduğu, “Binici Kulübü” anlamına gelen “Equestrian Club” ibarelerinin ise marka örneğinde diğerlerine göre küçük puntolarla, geri planda ve tali unsur şeklinde konumlandırıldığı, buna karşılık “POLO” ibaresinin diğer ibarelere göre daha büyük, koyu, marka örneğinde ön plana çıkacak şekilde ve orta düzeydeki tüketiciler nezdinde baskın markasal unsur olarak algılanacak şekilde konumlandırıldığı, davacı adına tescilli bulunan markalar yönünden yapılan incelemede, bazı örneklerle “Ralph Lauren” ibareleriyle birlikte kullanılmakla birlikte, davacı markalarında “POLO” ibaresinin tek başına ya da “Sport”, “Jeans” gibi tali unsurlarla birlikte, baskın ve asli markasal unsuru oluşturduğu, şeklindeki “at üstünde polo oyuncusu” figürünün de tek başına ya da “POLO” ibaresiyle birlikte kullanıldığı, bu nedenle “POLO” ibaresi ve “at üstünde polo oyuncusu” figürünün orta düzeydeki tüketiciler nezdinde markasal olarak algılanacak nitelikteki asli unsulardan olduğu, “POLO” ibaresi ile “at üstünde polo oyuncusu” figürünün, davacı tarafından ülkemizde ve yurtdışında birçok ülkede, özellikle “giyim, kozmetik, kişisel moda ürünleri” gibi ürünlerde uzun yıllardır ve yaygın şekilde kullanılan, ülkemizdeki ve yurtdışındaki bu yaygın kullanımı, reklam ve tanıtımı, yoğun yurtdışı ve ulusal tescilleri sonucunda yüksek düzeyde bilinirlik elde etmiş olan, ayrıca Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından da T/03171 sayı ile tanınmışlığı tespit edilmiş olan markalardan olduğu, orta düzeydeki tüketiciler nezdinde baskın markasal algı yaratacak ve ürünün menşeine işaret edecek nitelikteki baksın unsurların “POLO” ibaresi ile at ve polo oyuncusu figürleri olduğu, aynı ibare ve figürlerin davacı markalarının da baskın ve asli ayırt edici unsurları olduğu, hükümsüzlüğü talep edilen davalı markalarıyla davacı adına tescilli bulunan markalar arasında güçlü düzeyde görsel, bütüncül benzerlik bulunduğu, markaların kapsadığı mal ve hizmetlerin de aynı, benzer ve/veya ilişkili olduğu, malların aynı ticari kaynaktan geldikleri konusunda bağlantının ortalama tüketiciler tarafından kolaylıkla kurulabileceği, bu nedenle hükümsüzlüğü talep edilen 2013 101692, 2014 23435 ve 2014 89950 sayılı markalar yönünden, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 6(1) maddesi kapsamında hükümsüzlük şartlarının oluştuğu, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 6(4) ve 6(5) maddeleri bakımından değerlendirmeye göre “Polo Ralph Lauren” markası ve ayrıca “POLO” ibaresi ile birlikte logosunun uzun yıllar boyunca Türkiye dahil dünya çapındaki yaygın kullanımı ile yaygın reklam, tanıtım, satış ve pazarlama ağı sonucunda özellikle sektöründe iyi bilinen bir marka olduğu, ayrıca markanın iş bu dava tarihinden sonra, 04.01.2018 tarihinde TÜRKPATENT tarafından tanınmış marka olarak tespit edilerek T/03171 sayılı ile tanınmış marka siciline kaydedildiği, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 6(6) maddesi bakımından yapılan değerlendirmeye göre marka ile ticaret unvanının birbirinden farklı fonksiyonlara sahip olduğu, davacı ticaret unvanının “…, L.P.” olduğu, davalılar adına tescilli bulunan ve hükümsüzlüğü talep edilen 2013/101692, 2014/23435 ve 2014/89950 sayılı marka ların “Free Horse Polo Club+şekil”, “SEATTLE POLO&Equestrian Club+şekil” şeklinde olduğu, davacının ticaret unvanının kılavuz/çekirdek unsurunun “THE POLO/LAUREN” olduğu ve davalılara ait markalarda sadece “POLO” ibaresini ortak unsur olarak ettiği ancak salt “POLO” ibaresinin ortak olmasından ötürü davalı markaları ile davacı ticaret unvanının benzer olduğundan bahsedilemeyeceği, davalılara ait markaların davacı ticaret unvanını içermediği görüldüğünden hükümsüzlüğü talep edilen davalı markaları bakımından 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 6(6) ve 25. maddeleri kapsamında hükümsüzlük şartlarının oluşmadığı, somut uyuşmazlıkta 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 29. maddesi kapsamında marka hakkına tecavüz teşkil eden fiiller mevcut olmadığından tazminat hesaplanmasına da yer olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabülüne, davalılar adına tescilli 2013/101692, 2014/23435 ve 2014/89950 sayılı markaların hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiştir.
Karar, taraflar vekillerince istinaf edilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince, davanın, markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, men’i, ref’i, maddi ve manevi tazminat ile marka hükümsüzlüğü istemine ilişkin olduğu, markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, men’i, ref’i, maddi ve manevi tazminat istemlerinin Ankara 7. Sulh Ceza Hakimliği’nin arama ve el koyma kararına istinaden dava dışı …ve…işyerlerinde ele geçirilen ürünlerin iş bu davadaki davalıların marka tescil belgelerine istinaden üretildiği savunması nedeniyle açıldığı, hükümsüzlük davasının da davalılar adına tescilli markalar için açıldığı, dava konusu hükümsüzlüğü talep edilen markaların kapsamında 14, 18, 25 ve 35. sınıfta yer alan hizmetler bakımından davalı markaları ile davacının itiraz markalarına ait hizmet sınıflarının aynı/benzer oldukları, davacı adına kayıtlı “POLO” ibaresi ile “at üstünde polo oyuncusu” figürünün, özellikle “giyim, kozmetik, kişisel moda ürünleri” gibi ürünlerde yüksek düzeyde bilinirlik elde ettiği, Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından T/03171 sayı ile tanınmışlığının tespit edildiği, hükümsüzlüğü talep edilen davalılar adına tescilli 2013/101692, 2014/23435 ve 2014/ 89950 sayılı markalarda, “POLO” ibaresi ile “at üstünde polo oyuncusu” ya da “at” figürünün öne çıkarılarak kullanıldığı, aynı ibare ve figürlerin davacı markalarının da baskın ve asli unsurları olduğu, ayrıca davacı markalarının sektöründe iyi bilinen markalardan olduğu hususları birlikte değerlendirildiğinde, hükümsüzlüğü talep edilen davalı markalarıyla davacı adına tescilli bulunan markalar arasında güçlü düzeyde görsel, bütüncül benzerlik bulunduğu, markaların kapsadığı mal ve hizmetlerin de aynı, benzer ve/veya ilişkili olduğu, malların aynı ticari kaynaktan geldikleri konusunda bağlantının ortalama tüketiciler tarafından kolaylıkla kurulabileceği, bu nedenle hükümsüzlüğü talep edilen 2013 101692, 2014 23435 ve 2014 89950 sayılı markalar yönünden, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 6/1. maddesi kapsamında hükümsüzlük şartlarının oluştuğu, davalılara ait markalar davacının ticaret unvanını içermediğinden hükümsüzlüğü talep edilen davalı markaları bakımından 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 6(6) ve 25. maddeleri kapsamında hükümsüzlük şartlarının oluşmadığı, davalılar adına tescilli olup hükümsüzlüğü talep edilen 2013/101692, 2014/23435 ve 2014/89950 sayılı markalarla, davacı adına tescilli olan 124664, 138845, 138834, 141664, 76708, 143105, 143107, 143110, 143111, 161451, 181768, 188065, 102059, 98 015284, 202914, 99 016983, 2003 13684, 2006 33833, 2007 44445, 2007 60909, 2014 35085, 2014 102602 sayılı markalar arasında güçlü bir benzerlik olduğu, davacı markalarının sektöründe iyi bilinen markalardan olduğu, markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma ihtimalinin mevcut olduğu, bu nedenle 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 6(1), 6(4), 6(5) ve 25. maddeleri kapsamında hükümsüzlük şartlarının oluştuğu, Ankara 1. Sulh Ceza Hakimliği’nin 02.10.2017 tarih ve 2017/7182 D.İş sayılı kararı ve Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2017/77129 sayılı kararı dikkate alındığında, dava dilekçesinde davacı markalarına tecavüz teşkil ettiği iddia edilen ürünlerle ilgili takipsizlik kararı verildiği ve ürünlerin iade edildiği, Ankara 3. FSHHM’nin 2017/365 esas sayılı dava dosyası içerisinde de davacının hükümsüzlük talebi dışındaki talepleri olan markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, men’i, ref’i, maddi ve manevi tazminat istemlerinin ispatına yarayan bir delile ulaşılamadığı, bu nedenle de 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 29. maddesi kapsamında marka hakkına tecavüz fiillerinin oluşmadığı gerekçesiyle davacı ve davalılar vekillerinin istinaf başvurularının kabulü ile, Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 18/10/2018 gün ve 2017/379 E. – 2018/365 K. sayılı kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne, davalılar adına tescilli 2013/101692, 2014/23435 ve 2014/89950 sayılı markaların hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiştir.
Karar, taraflar vekillerince temyiz edilmiştir.
1- İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK’nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre davalı vekilinin tüm temyiz istemlerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Davacı vekilinin temyiz istemine gelince, dava markanın hükümsüzlüğü ile marka hakkına tecavüzün tespiti ve men’i ile maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
Somut olayda markalar arasındaki benzerlik düzeyi ve tescil kapsamları dikkate alındığında, Bölge Adliye Mahkemesince davalıya ait markaların hükümsüzlüğüne karar verilmesi isabetli olmuştur. Ancak 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun “Önceki tarihli hakların etkisi” başlıklı 155. maddesinde yer alan “Marka, patent veya tasarım hakkı sahibi, kendi hakkından daha önceki rüçhan veya başvuru tarihine sahip hak sahiplerinin açmış olduğu tecavüz davasında, sahip olduğu sınai mülkiyet hakkını savunma gerekçesi olarak ileri süremez.” şeklindeki düzenleme dikkate alındığında, davalının marka hakkına tecavüzün tespit ve men’i davasında, adına tescilli sonraki tarihli markanın bulunduğu savunmasını ileri sürmesi mümkün değildir.
Ülkemizin de tarafı olduğu 1994 tarihli TRIPS Sözleşmesinin 45. maddesi de gözetilerek Dairemiz yerleşik uygulamaları doğrultusunda, (Yüksek 11 Hukuk Dairesi 20.01.2012 tarih, 2011/15504 E. – 2012/540 K.) herhangi bir tescilli sınai mülkiyet hakkına tecavüz halinde, tecavüzün varlığının tespiti ve önlenmesi ile ref’i davalarında tecavüze konu malları ticari amaçla elinde bulunduranların kusurlu olması şartı aranmazken, maddi ve manevi tazminat davalarında mutlaka davalıların kusurlu, diğer bir anlatımla elinde bulunan malların tescilli bir sınai mülkiyet hakkına tecavüz niteliğinde olduğunu bilmesi veya bilebilecek durumda olması gerekir. Hangi hallerde tecavüz konusu malı elinde bulunduranların kusurlu olduğunun kabulü ise, bu kişilerin üretici veya üreticilerle sıkı irtibat halinde olan kişiler olup olmadığı, bu bir tescilli marka ise tecavüzlü mallar ile tescilli marka arasındaki benzerlik düzeyi, önceki markanın tanınmışlığı, sonraki markanın tescil olunduğundan farklı bir şekilde kullanılıp kullanılmadığı ile tescilden önceki kullanım süresi ve niteliği gibi hususların dikkate alınması gerekir.
Somut olayda, mahkemece, marka hakkına tecavüzün tespiti ve önlenmesi ile tazminat istemlerinin reddine karar verilmiş ise de davalı tarafın üreterek piyasaya sunduğu ve Ankara 1. Sulh Ceza Hakimliği’nin 2017/7182 sayılı Değişik İş kararı uyarınca Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2017/77129 sayılı soruşturma dosyasında bulunan, satışa arz edilen mallar ve bunların ambalajları ile yine davalıların “www.Poloclubfh.com” e-ticaret sitesinde kullanılan alan adı ile bu sitede satışa arz edilen mallarda kullanılan markalarla ilgili olarak yukarıdaki ilkeler doğrultusunda herhangi bir değerlendirme yapılmaksızın Mahkemece, bağlayıcı olmayan takipsizlik kararına istinaden hatalı ve eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, bu sebeple Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, HMK’nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, aşağıda yazılı bakiye 26,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalılardan alınmasına, 24/05/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.