YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/7796
KARAR NO : 2022/3396
KARAR TARİHİ : 25.04.2022
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 12. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 12.03.2020 tarih ve 2018/481 E. – 2020/234 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf istemlerinin esastan reddine-kabulüne dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi’nce verilen 22.09.2020 tarih ve 2020/1002 E. – 2020/871 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirketin 2004 yılında, … olarak ticari unvanını tescil ettirdiğini, 2014 yılında ticari unvanının çekirdek unsuru olan “ANKA” ibaresini de içerir şekilde markasını da tescil ettirip ve koruma altına aldığını, müvekkili şirketin son dönemlerde birlikte iş yaptığı firmalardan, kendi bünyesine ait olmayan projeleri, proje tekliflerini sanki kendilerince yapılmış olarak algılanması nedeniyle araştırma yaptıklarında, ortak faaliyet gösterdikleri piyasada ANKA olarak anılan bir firmanın daha varlığını öğrendiklerini, bahsi geçen davalı şirketin, web siteleri, resmi evrakları, reklamları incelendiğinde “ANKA” ismini ticari hayatta ayırt edici olarak kullandıklarını fark ettiklerini, davalı şirketin müvekkili şirket ile ortak faaliyet alanları bulunduğunu, müvekkili şirketin 30.09.2004 tescil tarihli ticari unvanı; davalının daha sonra olan 09.11.2010 tescil tarihli ticari unvanı nedeniyle unvanın kullanımı bakımından önceliğin müvekkili şirkete ait olduğunu, davalı şirketin oluşan irtibastan faydalandığını, haksız rekabet oluşturduğunu, müvekkillerinin ticari itibarını ve kredisini sarstığını belirterek; davalı şirketin ticari unvanından ANKA ibaresinin terkini, haksız rekabetin men’ini, haksız rekabet sonucu doğan maddi zararın önlenmesini, masraflar davalıya ait olmak üzere hükmün gazetede yayımlanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili şirketin 2010 yılında kurularak ticari unvanını Ticaret Sicil Gazetesi’nde tescil ettirdiğini, müvekkil şirketin, 2011 yılında Batışehir Projesi işini aldığını, elektrik, mekanik projesinin tamamını çizdiğini, Batışehir mekanik projesinin uygulama kısmının bir bölümünü davacı şirketin yaptığını, projenin üstünde davalı şirketin logosu, kasesinin mevcut olduğunu, projeyi görmeden uygulama yapılamayacağını, bu projeyle davacının 2011 yılından itibaren müvekkil şirketin varlığından haberdar olduğunu, davacının uygulamayı yaparken, projeyi çizen müvekkili şirketten sözlü olarak bilgi aldığını, bu nedenle haksız ve hukuka aykırı olarak 6 yıl sonra haksız rekabet ve iltibas iddiasıyla açılan davanın zamanaşımı yönünden reddini, unvanlarda benzerlik bulunmadığından iltibas oluşması mümkün olmadığını, belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince; 6102 sayılı TTK’nın 52. maddesinde zamanaşımı veya hak düşürücü sürenin düzenlenmediği, kural olarak, ticaret unvanı üzerindeki hakkın ihlali devam ettiği sürece, hakkı ihlal edilen gerçek veya tüzel kişinin dava açma hakkının devam ettiği, bu nedenle davalının zamanaşımı itirazının reddine; ticaret unvanının birebir aynı olması, unvanların vurgu kelimesinden sonra yeterince ayırt edici kelimenin bulunmaması, şirketlerin çalışma alanlarının ve şirket merkezi il adreslerinin aynı olması nedeniyle unvanların iltibasa yol açacağı gerekçesiyle ANKA ibaresinin davalının ticari unvanından ve ticaret sicili kayıtlarından terkinine, kararın gazetede ilanına, davalının usulüne uygun olarak tescilli unvanını kullanması, sicilden terkin edilmediği müddetçe haksız rekabet teşkil etmeyeceği gerekçesiyle davacının diğer taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Hüküm, taraflar vekillerince istinaf edilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince, davacı şirketin ticaret unvanının 30.09.2004 tarihinde, davalı şirketin ticaret unvanının ise 09.11.2010 tarihinde ticaret siciline tescil edildiği, davacının öncelikli kullanım hakkına sahip olduğu “Anka” ibaresinin her iki şirketin unvanının çekirdek unsuru olduğu, iştigal alanlarının benzer olduğu, davacının ticari unvanında bulunan Anka ibaresinin kaldırılmasını ilk defa 28.10.2016 tarihli ihtar ile davalıdan talep ettiği, 30.01.2017 tarihinde de elde ki davayı açtığı, ihtarın davalının unvanın tescilinden 5 yıl 11 ay sonra davanın da 6 yıl 2 ay geçtikten sonra açıldığı, davacı her ne kadar 6102 sayılı TTK’nın 52. maddesinde zamanaşımı veya hak düşürücü sürenin düzenlenmediğini, ticaret unvanı üzerindeki ihlal devam ettiği sürece, dava açma hakkının devam ettiğini ileri sürmüş ise de; aradan geçen zamanda sessiz kalarak kullanıma razı olduğu, 2011 yılında Batışehir Projesiyle davalı şirketin varlığından haberdar olduğunun sunulan belgelerden anlaşıldığı, ticaret sicili kayıtlarının herkese açık olduğu gözetildiğinde davacının dava açma hakkının olmadığı, ayrıca davalının unvanının tescilli olup, tescilli unvanın sicilden terkin edilmesi anına kadar kullanılmasında usulsüzlük bulunmadığı, bu dönem için unvana tecavüz ve haksız rekabetten bahsedilemeyeceği, bu nedenle davalının tescilli unvanını kullanması nedeniyle terkine kadar haksız rekabetin tespiti ile meni taleplerinin haklı olmadığı, ancak ticari unvana tecavüz dışında başkaca bir haksız rekabet eylemi ileri sürülmediğinden ilk derece mahkemesince haksız rekabetin tesbiti ve meni isteminin reddine karar verilmesinde isabetsizlik olmadığı, haksız rekabetin tesbiti ve meni’ne dair fazla istemin reddine ilişkin hükme yönelik davacı vekilinin istinaf nedenlerinin yerinde görülmediği, tüm dosya kapsamı gözetildiğinde işbu davanın makul süre içinde açılmadığından reddi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davacının; davalının ticaret unvanında ki “Anka” ibaresinin terkini ve haksız rekabetin tesbiti ve meni, maddi zararın önlenmesi taleplerine yönelik açtığı davanın yerinde olmadığından reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK’nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına ve özellikle davalı unvanının ticaret siciline tescil ile birlikte Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilan edilmiş olmasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 26,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
24/04/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.