Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2020/7776 E. 2022/2954 K. 07.04.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/7776
KARAR NO : 2022/2954
KARAR TARİHİ : 07.04.2022

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16.HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 21.06.2017 tarih ve 2016/98 E- 2017/868 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’nce verilen 09.10.2020 tarih ve 2017/5643 E- 2020/1626 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacı ile davalının arasında 2014 yılında ticari ilişkinin başladığını, 30.12.2014 tarihli fesih ihtarı ile ilişkinin davacı tarafından sona erdirildiğini, ancak cari hesaba ilişkin alacağın tahsili amacıyla davalı tarafından davacı aleyhine Bursa 1 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/1249 esas sayılı dosyası ile 310.191,98 euro bedelli alacağa dayalı dava açıldığını, davacı ile davalı arasında imzalanan sulh protokolü kapsamında tarafların, davalının Bursa 1.Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde 12.11.2015 tarihinde 2015/1249 esas numaralı dosya ile ikame ettiği davadan feragat etmesi ve bunun karşılığında davalı şirketin 75.000 Euro ödemesi konusunda anlaştıklarını, ancak davacı şirketin, protokol kapsamında 75.000 Euro ödemesi gerekirken sehven 310.191,98 Euro’yu davalıya ödediğini, protokol kapsamında, davacı şirket tarafından yapılan 235.191,98 Avro tutarındaki fazla ödeme nedeniyle davalı tarafın bu miktarda zenginleştiğini, ihtara rağmen fazla ödemenin iadesinin gerçekleştirilmediğini belirterek, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla, sehven ödenen fazlaya ilişkin 235.191,98Avro’nun karşılığı olarak fazla ödenen bedelin karşılığı olan 762.673,23 TL’nın, davalının hesabına geçtiği günden başlamak üzere yabancı para borcunun faizinde devlet bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranından işletilecek olan temerrüt faizi ile birlikte iade edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davalı şirketin davacı şirketten 310.191,98 Euro bakiye alacağının bulunduğunu, bunun üzerine Bursa 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/1249 esas sayılı dosyasıyla bakiye borcun tahsili için alacak davası açıldığını, yargılama aşamasında tarafların sulh olduğunu ve protokol kapsamında davacı şirketin borçları kadar davalı şirkete ödeme yaptığını, davaya dayanak yapılan protokolün davalı şirketin alacağının 75.000 Euro sulh yoluyla sonuçlandığını basit bir biçimde anlamak ve algılamanın mümkün olmadığını, fazladan yapılan bir ödemenin bulunmadığını belirterek, davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, sözleşmenin 1.4 ve 1.5 maddelerinde ödenecek tazminat bedelinin 75.000,00 € olduğunun açıkça düzenlenip öngörüldüğü, bu itibarla sözleşmenin davalıları bağladığı bu protokol uyarınca davacı tarafın davalıya ödemesi gereken bedelin 75.000,00 € olduğu, ancak davacı tarafından davalıya hataen 310.191,98 € ‘nun gönderildiği, dolayısıyla 235.191,98 € nun fazla olarak gönderildiği anlaşıldığından davacı tarafından davalıya fazla gönderilen 235.191,98 € ‘nun dava tarihinden itibaren kamu bankalarının Euro cinsine uyguladığı en yüksek 1 yıllık mevduat faiz oranı ile birlikte tahsili ile davacıya ödenmesine dair karar verilmesinin gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne, 235.191,98 €’nun dava tarihinden itibaren kamu bankalarının Euro cinsine uyguladığı en yüksek 1 yıllık mevduat faiz oranı ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Bölge adliye mahkemesince, protokol maddelerinin tek tek incelendiğinde, ödenecek miktarın 1.4 maddede yazılı miktar olduğunun çeşitli maddelerde açıkça yazılı olduğu, tarafların 75.000,00 Euro üzerinde anlaştıkları, tarafların tacir, protokolü tacirler adına imza edenlerin de hukukçu olduğu, protokolün 1.7 maddesinde de alacaklının protokolde kararlaştırılan miktar dışında ne ad altında olursa olsun başkaca bir alacağının bulunmadığının da hüküm altına alındığı, bu nedenle ilk derece mahkemesi kararı hakkındaki istinaf başvuru nedenlerinin yerinde görülmediği gerekçesiyle davalı yanın istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına ve özellikle 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 78/1. maddesinde belirtilen koşulların bulunmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalının temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 39.073,20 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 07/04/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.