YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/7676
KARAR NO : 2022/4596
KARAR TARİHİ : 08.06.2022
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 44. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 16.05.2017 tarih ve 2017/85 E. – 2017/459 K. sayılı kararın davalı banka vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi’nce verilen 17.09.2020 tarih ve 2020/6 E. – 2020/4 K. sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtay’ca incelenmesi davalı banka vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 07.06.2022 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı vekili Av. … ile davalı vekili Av. … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı … ile evli olduğunu ve tapuda eş adına kayıtlı olan taşınmazın aile konutu olarak kullanıldığını, davalı …’ın, davacı eşinin açık muvafakatı olmaksızın taşınmaz üzerine 09/05/2014 tarihinde yapılan resmi senetle, diğer davalı … lehine birinci derece ipotek tesis ettirdiğini, genel kredi sözleşmeleri ile davalı …’ın eşinden izinsiz ve habersiz 1.500.000.-TL ve 3.000.000.-TL kefalet alındığını, eşlerin aile konutu ile ilgili bazı hukuksal işlemlerinin diğer eşin rızasına bağlı olduğunu, davalı Türkiye İş Bankası tarafından 11/07/2016 tarihinde kredi borçlusu Alden Pazarlama… Ltd.Şti. ve … aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatıldığını ileri sürerek taşınmazın tapu kaydına aile konutu şerhi konulmasına, taşınmaz üzerinde bulunan davalı banka lehine kurulan ipoteğin kaldırılmasına, ipoteğin üzerinde bulunan davalı banka lehine kurulan ipoteğin kaldırılmasına, ipoteğe temel teşkil eden ve aynı kapsamda mütalaa edilmesi gereken davacı eş onayı olmayan diğer davalı …’a ait 2 adet biri 1.500.000.-TL ve diğeri 3000.000.-TL kefalet işlemlerinin geçersizliğinin tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; İpotek alacaklısı davalı Bankanın iyiniyetli 3. şahıs olduğunu, ipoteğe konu taşınmazın tapu kütüğünde herhangi bir şerh olmadığını, Bankanın iyi niyetinin korunması gerektiğini, takibin kefalete değil ipoteğe dayalı olarak yapıldığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, aile konutu şerhi konulması ve ipoteğin fekki istemine ilişkin talepler yönünden görevsizlik kararı verildiği, kefalete ilişkin talepler değerlendirildiğinde, davalı …’ın 1.500.000.-TL limitle ve 3.000.000.-TL Alden Pazarlama… Ltd. Şti.’nin kullanacağı krediye müteselsil kefil olduğu, ancak eş rızasının alınmadığı, kefalet miktarlarına göre, nisbi harcın davacı tarafa tamamlattırıldığı, her iki genel kredi sözleşmesi de 6098 sayılı Borçlar Kanunun yürürlüğe girdiği 01/7/2012 tarihiden sonra imzalanmış olup, Borçlar Kanunun 584/1. maddesine göre, kefalet sözleşmesinin geçerli olabilmesi içinde eş rızasının da alınmış olası gerektiği, alınan aile nüfus kayıt tablosuna göre davacı ile davalı …’ın evli olduğu, …’ın borçlu şirketin ortak yada yöneticisi de olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karara karşı davalı Türkiye İş Bankası A.Ş. vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince; dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde bir usulsüzlük bulunmamasına ve Yargıtay uygulamalarına uygun denetlenebilir gerekçeler içermesine göre davalı vekilinin bu yöndeki istinaf taleplerinin HMK 353/1-b/1 maddesi gereğince esas yönünden reddine karar verilmiştir.
Kararı davalı banka vekili temyiz etmiştir.
1- Dava, eş rızasının bulunmaması nedeniyle kefaletin geçersizliğinin tespiti istemine ilişkindir. Davacının münhasıran tespite dair hukuki yararının bulunması için davalı banka tarafından buna ilişkin bir ihtar veya takibe maruz bırakılması gerekmektedir. Somut vakaya bakıldığında, Genel Kredi Sözleşmesinde kefil sıfatıyla …’ın imzası bulunmakta ise de, eş rızasının bulunmamasından kaynaklanan şekli noksanlığın davalı bankanın da kabulünde olduğu, ipoteğin kefalet borcunu değil, asıl borcu teminen verildiği, bu nedenle davalının …’a ipotek borçlusu olarak temerrüt ihtarı gönderdiği ve icra takibi için de rehnin paraya çevrilmesine dair yöntemi seçtiği, kefaleten kaynaklanan herhangi bir muarazanın çıkmadığı anlaşılmakla, bu aşamada, davacının münhasıran şekil şartının noksanlığı nedeniyle kefalet sözlemesinin geçersizliğinin tespitine dair dava açmakta hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulü doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
2-Bozma sebep ve şekline göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, HMK’nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, takdir olunan 3.815,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalı … A.Ş.’ye verilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalı …’na iadesine, 08/06/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.