Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2020/7435 E. 2022/141 K. 11.01.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/7435
KARAR NO : 2022/141
KARAR TARİHİ : 11.01.2022

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 13.07.2020 tarih ve 2019/684 E. – 2020/404 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalının müvekkili ile 11.09.2009 tarihinde akdetmiş olduğu rekabet yasağı sözleşmesine ve taahhütlerine aykırı olarak olarak rakip firmada çalışmaya başladığını, davalının, müvekkili nezdinde çalıştığı dönemde ürün müdürü olarak vakıf olduğu müşteri çevresine, pazarlama tekniklerine, pazar payına, muadil ilaçlara vb. hususlara ilişkin bilgileri rakip firma için kullanmak suretiyle rekabet yasağına ilişkin sözleşmeyi ihlal ettiğini, bu hususta ihtarname gönderildiğini, cezai şartın ise davalının son aldığı brüt ücret tutarının on katı tutarında olduğunu ileri sürerek sözleşmede öngörülen 25.000 TL cezai şarttan şimdilik 1.000 TL’sinin 24.08.2011 tarihinden itibaren yasal faiziyle tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, sözleşmenin geçerliliği için gerekli koşulların oluşmadığını, müvekkilinin çalışma özgürlüğü kapsamında davacı nezdindeki işinden ayrılarak karşılıklı ibra edildiklerini, işin sırrına vakıf olma ve zarar hususunun ispatlanamadığını, müvekkilinin davacı yanında çalıştığı dönemde ticari sır veya bilgilere vakıf olmadığını, rekabet yasağına ilişkin sözleşme hükmünün hakkaniyete aykırı olduğunu, talep edilen cezai şartın fahiş olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya göre, Dairemizin 2014/9016 Esas ve 30/04/2015 tarihli 2015/6155 karar sayılı ilamı gereği sözleşmede yazan rekabet yasağının ihlal edilmediğini ispat yükünün davalıda olduğu, yine Dairemizin 08/04/2019 tarih, 2018/989 Esas, 2019/2742 sayılı bozma ilamı gereği olaya uygulanması gereken yasa maddesinin mülga 818 sayılı BK 348 vd. maddeleri olduğu, davalının 08/11/2010 tarihinde davacı şirketten istifa ederek ayrıldığı, dava dışı Nobel İlaç San. A.Ş.’de aynı pozisyonda çalışmaya başladığı, dava dışı Nobel İlaç San. A.Ş’nin rakip firma olduğu, davalının pazarlama stratejileri ile ilgili olarak bilgi sahibi olduğu, bu durumun tehlikenin ve zararın varlığı için yeterli olduğu, davalının aksini ispat edemediği gerekçesiyle davanın kabulü ile taleple bağlı kalınarak toplam 1.000,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava, işçi ile iş akdinin hitamından sonra geçerli olmak üzere yapılan rekabet etme yasağına aykırılığa dayalı cezai şart istemine ilişkindir.
Davalının iş akdinin sona erdiği ve yeni bir iş yerinde çalışmaya başladığı tarih itibariyle somut olaya uygulanması gereken Mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 348. maddesinde “İş sahibinin müşterilerini tanımak veya işlerinin esrarına nüfuz etmek hususlarında işçiye müsait olan bir hizmet akdinde her iki taraf, akdin hitamından sonra, işçinin kendi namına iş sahibi ile rekabet edecek bir ış yapamamasını ve rakip bir müessesede çalışamamasını ve böyle bir müessesede şerik veya sair sıfatla alakadar olamamasını, şart edebilirler. Rekabet memnuiyetine dair olan şart, ancak işçinin müşterileri tanımasından ve esrara nüfuzundan istifade ederek iş sahibine hissolunacak derecede bir zarar husulüne sebebiyet verebilecek ise, caizdir. İşçi, akdin yapıldığı zamanda reşit değil ise rekabet memnuiyetine dair olan şart batıldır.”, aynı Kanun’un 349. maddesinde de “Rekabet memnuiyeti ancak işçinin iktisadi istikbalinin hakkaniyete muhalif olarak tehlikeye girmesini menedecek surette zaman, mahal ve işin nevi noktasından hal icabına göre münasip bir hudut dahilinde şart edilmiş ise muteberdir” hükümleri düzenlenmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın Çalışma ve Sözleşme Hürriyeti başlığı altında düzenlenen 48. ve devamı maddelerinde herkesin dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetine sahip olduğu anayasal teminat altına alınmıştır. 818 sayılı BK’nın 19. maddesinde de bir akdin mevzunun, Kanun’un gösterdiği sınır dairesinde serbestçe tayin olunabilir denilmekle birlikte 20. maddesinde ise akdin mevzunun gayrimümkün veya gayri muhik yahut ahlaka (adaba) aykırı olması halinde o akdin batıl olacağı belirtilmiştir. Bu durumda sözleşmenin tarafları, sözleşme özgürlüğü ilkesi çerçevesinde sözleşmenin konusunu belirlemede özgür iseler de bu özgürlüğün sınırsız ve sonsuz olduğu söylenemez. 818 sayılı BK’nın 19, 20, 349. maddelerinde bu özgürlüğün sınırları çizilmiştir. Sözleşmede öngörülen rekabet yasağı; ancak işçinin iktisadi geleceğinin hakkaniyete muhalif olarak tehlikeye girmesini menedecek surette zaman, yer ve işin nevi noktasından hal icabına göre münasip bir hudut dahilinde şart edilmiş ise geçerlidir; zira mülga kanunda 6102 sayılı TBK hükümlerinin aksine hakime sözleşmeyi tenkis yetkisi verilmemiştir.
Dairemizce verilen 2014/9016 esas, 2015/6155 sayılı bozma ilamında da, 2013/385 esas, 2014/45 karar numaralı mahkeme kararında, rekabet sözleşmesinde rekabet mahalli olarak İstanbul’un belirlenmesinin sözleşmenin geçersizliği sebeplerinden biri olarak benimsendiği, ancak bu konuda davalının çalışma hayatındaki müktesebatı, tecrübesi ve uzmanlık alanına göre, rekabet yasağı sözleşmesinde yer alan yer sınırlamasının onun iktisadi geleceğini tehlikeye atacak mahiyette hakkaniyete aykırı bir sınırlama teşkil edip etmediği hususunda, ispat yükünün davalıda olduğu dikkate alınarak, uzman bir bilirkişi ya da bilirkişi heyetinden rapor alınmadan karar verilmesinin doğru olmadığı belirtilmiştir.
Yukarıda izah edilen nedenlerle, somut olayda davalının, davacı şirkette çalıştığı pozisyonu, mesleki yeterliliği ve bilgi birikimi hususları da gözetilerek, davaya konu sözleşmede belirtilen rekabet yasağı hükmünün yer bakımından davalının çalışma hürriyetine zarar verip vermediği hususunu, yazılı bozma ilamımızı karşılar nitelikte inceleyen bilirkişi raporu olmadan ve dahi bu husus hüküm yerinde değerlendirilmeden karar verilmesi doğru olmamıştır.
2- Bozma sebep ve şekline göre, davalı vekilinin yukarıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile kararın davalı taraf lehine BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının ŞİMDİLİK İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 11/01/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.