Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2020/6738 E. 2021/5232 K. 21.06.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/6738
KARAR NO : 2021/5232
KARAR TARİHİ : 21.06.2021

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 17.06.2020 tarih ve 2019/190 – 2020/213 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, 08.10.2010 tarihinde kurulan dava dışı Kayıser Madencilik San. Tic. A.Ş’nin davalı ile dava dışı …, Mehmet Serin ve Recep Serin’in 1.500.000,00 USD karşılığı %40 hissesine ortak edildiğini, bu paranın 500.000,00 USD’si ile şirketin eski borçlarının ödeneceği, 500.000,00 USD’si ile ekipman ve teçhizat alınacağı, 500.000,00 USD’nin de şirkete sermaye olarak kalacağının davalı tarafa bildirildiğini, 2010 yılı Aralık ayında davalı tarafça, müvekkilinin çağrılarak şirketin eski borçları için yapılan harcamaların açıklanmasının istenildiğini ancak, müvekkilinin açıklamaları kabul edilmeyerek, harcamalar düşüldükten sonra müvekkilinin hisse bedelinin değerlendirileceğinin müvekkiline bildirildiğini, davalı tarafça şirketlerinin muhasebe kayıtlarını tutan müvekkiline, işvereni konumunda bulunmasının verdiği maddi ve manevi baskı unsuru ile her biri 100.000,00 TL bedelli, 30.12.2010 düzenleme tarihli 5 adet bono ile bonoların şirketin kabul edilmeyen eski borçlarına dair verildiğine ilişkin bir belgenin imzalattırıldığını, bu belgelerin hükümsüzlüğüne ilişkin dava açma haklarının saklı tutulduğunu, ayrıca davalı tarafça aynı baskı unsuru kullanılarak müvekkiline ait %20 hissenin davalı tarafa devrine yönelik 30.12.2010 tarihli hisse devir senedinin imzalattırıldığını, müvekkilinin hisselerinin nominal değeri 400.000,00 TL olmasına rağmen reel-net değerinin daha yüksek olduğunu, davalı tarafça, yapılan hisse devri sonrası müvekkiline herhangi bir ödeme yapılmadığını ileri sürerek, anılan hisselerin değerinin tespitini, şimdilik hisselerin nominal bedeli olan 400.000,00 TL’nin hisse devir tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiş, daha sonra, dava dilekçesindeki talep sonucunu açıklayarak, ikrah hukuki sebebine dayalı olarak 30.12.2010 tarihli hisse devir ferağının ve aynı şekilde ikrah altında imza ettirilen önalım hakkı ve bono teslimi ile ilgili belgelerin geçersiz olduğunun tespitini; şirket hisse devrinin geçerli olduğunun kabulü halinde ise dava dışı Kayıser Madencilik San. ve Tic. A.Ş’nin varlıklarından borçları çıkarılmak suretiyle tespit edilecek net-reel değerinin tespit edilip, bedeli müvekkiline ödenmeyen hisselerin nominal değeri olan 400.000,00 TL’nin 30.12.2010 tarihinden itibaren reeskont faiziyle birlikte tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, uyulmasına karar verilen bozma ilamı doğrultusunda davanın 300.000 TL üzerinden kabulüne karar verilmesi gerekli ise de, dava dışı Kayiser…A.Ş’nin noter huzurunda düzenlenen 01.12.2015 tarihli alacağın temliki sözleşmesi ile davacıdan olan ve 5 adet bonoya dayalı icra takibinden kaynaklanan 659.419,75 TL miktarındaki alacağının tamamını ve bütün ferilerini davalıya devrettiği, davalı vekilinin de verdiği dilekçeyle temlik alınan bu alacağı gerekçe göstererek takas mahsup definde bulunduğu, davacı yanca takas mahsup definin eldeki davanın niteliği gereği yerinde olmadığı iddia edilmişse de, gerek devredilen alacağın gerekse de huzurdaki davaya konu alacağın bir miktar paraya ilişkin ve muaccel oldukları, yaptırılan bilirkişi incelemesiyle takip dosyasına yapılan kısmi ödemeler de mahsup edildikten sonra temliknamenin düzenlendiği 01/12/2015 tarihi itibariyle davalının davacıdan icra takibindeki alacak nedeniyle 836.376,14 TL alacağının olduğu, temlikname tarihi itibariyle davacının davalıdan olan dava konusu 300.000,00 TL alacağının işlemiş faizi ile birlikte 460.214,38 TL olduğu, takas mahsup sonrası davacının davalıdan alacağı kalmadığı bilakis davalıya borçlu olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, davalıya devredilen anonim şirket hisselerinin değerinin tespiti ile davalıdan tahsili istemine ilişkin olup, mahkemece, bozmadan sonra ileri sürülen takas defi gerekçe gösterilerek yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
Takas, hukuki mahiyeti itibariyle bir defi niteliğinde olup, defiler, ilk itirazlardan farklı olarak esasa cevap süresi geçtikten sonra da ileri sürülebilirler. Ancak 6100 sayılı HMK’nın 141. maddesi hükmüne göre, dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra savunma genişletilemeyeceğinden takas definin dilekçeler teatisinden sonra ileri sürülmesi savunmanın genişletilmesi anlamına gelir. Mahkemece böylesi bir definin dikkate alınabilmesi için ise yine aynı yasa hükmüne göre karşı tarafın buna açıkça muvafakat etmesi gerekir. Ancak esasa cevap süresi içerisinde ileri sürülmeyen bir definin cevap dilekçesinin ıslahı suretiyle ileri sürülmesi mümkündür.
Somut olayda, davalı yanca esasa cevap süresi içerisinde takas defi ileri sürülmemiş olup, defi, bozmadan sonra verilen 16.07.2019 tarihli dilekçeyle ileri sürülmüştür. Davacı yanca, savunmanın genişletilmesi niteliğinde olan bu hususa karşı açıkça muvafakat edilmemiştir. Ayrıca huzurdaki dava dolayısıyla verilen kararın Dairemizce bozulduğu ve takas definin bozmadan sonra ileri sürüldüğü de gözetildiğinde, HMK’nın 7251 sayılı Kanun’un 18. maddesi ile değişik 177/2. maddesinin son cümlesi gereğince bozmaya uyulmakla ortaya çıkan hukuksal durumu ortadan kaldırılması mahiyyette olacak şekilde davalı yanca takas definin cevap dilekçesinin ıslah edilmesi suretiyle dahi ileri sürülmesi mümkün değildir. Bu itibarla, mahkemece, uyulmasına karar verilen bozma ilamının gereği olarak davanın 300.000 TL üzerinden kabulüne karar verilmesi gerekirken süresinde ve usulüne uygun olarak ileri sürülmeyen takas define dayalı olarak davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarda davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 21/06/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.