Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2020/6719 E. 2022/3585 K. 28.04.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/6719
KARAR NO : 2022/3585
KARAR TARİHİ : 28.04.2022

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 6. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 31.01.2020 tarih ve 2018/626 E. – 2020/73 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi’nce verilen 09.07.2020 tarih ve 2020/337 E. – 2020/542 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, davacıların ortak olarak 38 AB 132 plakalı özel halk otobüsü ile davalı tarafa taşımacılık hizmeti verdiklerini, Kayseri Büyükşehir Belediyesinin 12/10/2015 tarih ve 904 sayılı Meclis Kararı ile toplu taşıma denetleme yetkisinin davalı Kayseri Ulaşım A.Ş.’ye devredildiğini, 11/05/2017 tarihinde davalı ile Özel Halk Otobüsü işletmecileri arasında sözleşme imzalandığını, sözleşme kapsamına girmeyen işletmecilerin ise UKOME tarafından belirlenen hatlarda yolcu geliri esasına dayalı çalışacaklarını, davacıların bu sözleşmeyi imzalamadığını ve sözleşmenin tarafı olmadıklarını, davalı tarafından verilen taşıma raporuna göre fatura tanzim ederek davalıya teslim ettiklerini, ödeme yapılmayınca davalı aleyhine hak ediş faturaların tahsilatı için Kayseri 4. İcra Müdürlüğü’nün 2018/8967 sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, davalı tarafından takibe itiraz edildiğini ve takibin durduğunu belirterek itirazın iptali ile takibin devamına, davalı tarafın haksız ve kötüniyetli itirazı nedeniyle alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, icra takibine konu edilen faturaların davacı …’e daha önceki dönemlerde yapılan ödemeler nedeniyle mahsup edildiğini, davacıya gönderilen ihtarnamede bu hususun açıkça belirtilip yeni fatura tanzim ederek davalı tarafa gönderilmesinin davacıdan talep edildiğini, davacının ödemesini aldığını fakat faturasını düzenlemediği işbu ödemelere ilişkin dava konusu faturaları düzenlemiş olduğunu ve davalı firmaya teslim ettiğini, 051463 nolu faturanın hukuki ihtilaf olması nedeniyle süresi içinde noter kanalıyla

iade edildiğini, davalının icra konusu faturalara ilişkin hiçbir borcunun bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılamada dosya kapsamına ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, faturaya dayalı alacağın ispatının kural olarak davacıda olduğu, davacının, 2018 yılına ilişkin toplam 164.160,05 TL bedelli faturalara istinaden davalı aleyhine takip başlattığı, davalının fatura bedellerinin ödendiğini ileri sürdüğü, bu durumda davalının ödemeye yönelik savunmasını ispatlaması gerektiği, bu bağlamda tarafların ticari defterlerinin incelendiği, tarafların ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, davaya konu faturaların her iki taraf defterinde kayıtlı olduğu ve fatura bedelleri toplamının 164.160,63 TL olduğu, ancak davalının defterinde bir kısım ödemeler olduğu, ödeme belgeleri incelendiğinde ödemelerin hangi faturaya özgülendiğine dair bir takım açıklamalar bulunduğu, ayrıca ödemelerin takip öncesi ve/veya sonrasına ilişkin olup olmadığı hususu kök raporda açıklanmadığından alınan ek raporda, davalının takipten sonra ödemesinin olmadığı, davalının takip konusu faturalara dayanak olarak düzenlediği hakedişlerden kesilmek üzere davacıya düzenlemiş olduğu faturalardan kaynaklı 9.712,75 TL ödemesi bulunduğu, diğer ödemelerin, takip konusu faturalar dışında davacının davalıya düzenlediği faturalar karşılığı yapıldığı, toplam fatura tutarı olan 164.160,63 TL’den davaya konu faturalar yönelik yapılan 9.712,75 TL ödemenin mahsubu ile davacının 154.447,88-TL alacağının bulunduğunun tespit edildiği, her ne kadar davalı tarafça fazla ödemenin takip konusu faturalara sayılması gerektiği belirtilmiş ise de emsal gösterilen karara dayanak dosyada ödeme belgelerinde hangi faturaya yönelik ödeme yapıldığına dair bir açıklama olmadığı, işbu dosyada ise ödeme belgelerinde ödemenin hangi faturaya yönelik yapıldığına ilişkin açıklama yer aldığından davalı itirazlarının yerinde görülmediği, itirazın iptali davalarının takiple sıkı sıkıya bağlı olduğu, davacı takipte fatura alacağına dayandığından davalı savunması doğrultusunda cari ilişkinin incelenmesinin mümkün olmadığı, davacı takip talebinde işlemiş faiz talep etmiş ise de TTK 1530. maddesinin konuluş amacının, mal tedarik sözleşmeleri kapsamında küçük ve orta ölçekli tedarikçiyi, büyük şirketlere karşı korumak amacıyla getirilmiş bir hüküm olduğu, tacirler arası satım sözleşmelerinde uygulanmasının söz konusu olmadığı, alacağın likit olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne Kayseri 4.İcra Müdürlüğü’nün 2018/8967 sayılı dosyasında, 154.447,88 TL asıl alacak yönünden davalının itirazının iptali ile takibin 154.447,88 TL asıl alacak üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebini reddine, itirazın iptaline karar verilen 154.447,88 TL’nin takdiren %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince, uyuşmazlığın, davacılar tarafından 2017 yılına ilişkin olarak düzenlenen faturaların davalı tarafça düzenlenen hak ediş raporlarına uygun olmadığından bahisle geçersiz sayılarak ödenen bedelin 2018 yılı faturalarından mahsup edilip edilemeyeceğine ilişkin olduğu, davalı vekilinin istinaf dilekçesinde “…Hali hazırda zaten davacının müvekkil şirketten bahse konu alacak kadar veya ona yakın miktarlarda bir alacağı mevcuttur, fakat bu alacak takip konusu faturalara ilişkin değil, faturaya dayalı olmayan hak edişlere ilişkindir…Davacının alacağını alabilmesinin yolu hak edişlere ilişkin olarak alacak davası açması veya usulüne uygun fatura düzenlemesidir. Çünkü kesmiş olduğu usulsüz faturalar kendisine iade edilmiş, ödenen bedel son kestiği usulüne uygun dava konusu faturalardan mahsup edilmiştir” diyerek takip konusu faturaların usulüne uygun olduğunu, 2017 yılında verilen hizmet karşılığı düzenlenen fatura bedellerinin davacılara ödenmesine karşın, bu faturaların hak ediş raporlarına uygun olmaması nedeniyle yapılan ödemenin sonraki alacaktan mahsup edildiğini belirttiği, mahkemece yapılan yargılama, aldırılan bilirkişi raporları ve taraf vekillerinin beyanları bir bütün olarak değerlendirildiğinde; 2017 yılında davalıya verilen taşıma hizmeti nedeniyle davacı tarafça düzenlenen faturaların davalıya tebliğ edildiği, söz konusu faturalar uyarınca davacı tarafa toplam 191.280,27 TL ödeme yapıldığı, bu şekilde fatura bedeli olarak davacı tarafa yapılan ödeme karşılığında davacı taraftan hizmet alındığı ve hak ediş düzenlendiği konularında uyuşmazlık bulunmadığına göre, bu dönem yönünden düzenlenen faturaların usulüne uygun olmadığından bahisle, 2017 yılında yapılan ödemenin takip konusu faturalardan mahsup edilmesinin muhasebe hesap tekniğine uygun olmadığı, tarafların ticari defter ve kayıtlarının HMK’nun 222. maddesi uyarınca usulüne uygun olarak tutulduğu, takip konusu faturaların her iki tarafında ticari defter ve kayıtlarında yer aldığı, davacı tarafça davalıya taşıma hizmeti verildiği ve bu şekilde davacı tarafın üzerine düşen edimi ifa ettiği konusunda uyuşmazlık bulunmadığı, bu itibarla ispat yükü üzerinde olan davacı tarafça alacağa hak kazanıldığının usulüne uygun olarak ispatlandığı, bu gerekçeye dayalı yerel mahkeme kararında usul ve esas açısından herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 7.912,33 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 28/04/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.