Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2020/6087 E. 2022/3229 K. 21.04.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/6087
KARAR NO : 2022/3229
KARAR TARİHİ : 21.04.2022

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 25.02.2020 tarih ve 2019/74 E. – 2020/218 K. sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 19.04.2022 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davalı vekili Av. … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı bankanın prestij fonu olarak pazarladığı İstanbul Fonunun bir hedge fon olduğunu, davalı bankanın söz konusu fonu satarken belirlediği pazarlama strateji nedeniyle SPK’nın 30.04.2012 tarihli tebliği ile davalı bankaya mevzuata aykırı tutumu ve anapara korumasız bir üründe getiri taahhüdünde bulunması nedeniyle 17.170.- TL tutarında idari para cezası verdiğini, böylece, İstanbul Fon kapsamında yapılan yanlış işlem ve bilgilendirmeler sonucunda davacı …’nın 152.000.- TL zarara uğradığını ileri sürerek, uğranılan zararın davacı tarafından davalıya çekilen ihtarnamenin tebliği tarihinden itibaren işleyecek ticari işlemlere uygulanan reeskont faizi ya da bankacılık işleminin türüne göre uygulanması belirlenmiş olan en yüksek faiz oranı ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davaya konu tüm bankacılık işlemlerinin davacı tarafın talimatlarına istinaden ve bilgileri dahilinde gerçekleştirildiğini, taraflar arasında imzalanan sözleşmelerin mevzuata uygun olarak düzenlendiğini, davalı bankanın müşteri tanıma formlarında yer alan kısımların davacı müşteriler tarafından bilinçli olarak boş bırakıldığını ve sorumluluğun kendilerinde olduğunu, müşterilerin risk profillerinin yer aldığını, davalı bankanın kendiliğinden davacı taraf adına resen işlem yapmadığını, davalı bankanın çalışanlarının İstanbul Fon ile ilgili bir getiri taahhüdünde bulunmalarının söz konusu olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece uyulan bozma ilamına göre; davalı bankanın davaya konu tüm bankacılık işlemlerinin davacı tarafın talimatlarına istinaden ve bilgileri dahilinde gerçekleştirildiği, taraflar arasında imzalanan sözleşmelerin mevzuata uygun olarak düzenlendiği, davalı bankanın müşteri tanıma formlarında yer alan kısımların davacı müşteriler tarafından boş bırakıldığı ve sorumluluğun kendilerinde olduğu, müşterilerin risk profillerinin yer aldığı, davalı bankanın kendiliğinden davacı taraf adına resen işlem yapmadığı, davalı bankanın çalışanlarının İstanbul Fon ile ilgili bir getiri taahhüdünde bulunmalarının mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, takdir olunan 3.815,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 26,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 21/04/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.