Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2020/603 E. 2020/4646 K. 02.11.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/603
KARAR NO : 2020/4646
KARAR TARİHİ : 02.11.2020

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 25.06.2018 tarih ve 2017/3 E. – 2018/245 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nce verilen 29.11.2019 tarih ve 2018/1668 E. – 2019/1237 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, 6100 sayılı Kanun’un 369. maddesi gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin “SULTAN” isimli markanın 27. sınıftaki hizmetlerde tescili için TPMK’ya 12.03.2014 tarihinde müracaat ettiğini, 13/05/2012 tarihinde Marka Tescil Belgesi ve 2011/46727 marka no ile yayınlandığını, marka başvurusuna TPMK Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından kısmi red kararı verildiğini, YİDK gerekçesinde “SULTAN” markasının 556 sayılı KHK’nın 8/1 (b) maddesince “sultans of towel”, ”towel of the sultans” markaları ile ayırt edilemeyecek derecede benzer olduklarının belirtildiğini, markanın tescil edilmek istenen tüm unsurlarıyla bir bütün olarak algılanması gerekli olduğunu, marka tescil başvurusuna konu Sultan ibaresinin bu unsurlar açısından farklılığı sağladığını, marka ibarelerinde yer alan tek bir ibarenin marka başvurularında da bulunması, markasını bahsi geçen markalarla aynı yapmadığını, sadece genel görüntüleri, anlamları, okunuşu ve yazılışları dikkate alınarak yapılan değerlendirmede dahi söz konusu markaların aynı olmadığı ve karıştırılma ihtimalinin de bulunmadığının açıkça görüldüğünü ileri sürerek, 2016-M-10465 sayılı YİDK kararının iptali ile 2014/20766 başvuru nolu “Sultan” markasının tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı TPMK vekili, alınan kararlar ve yapılan işlemlerin usule ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Diğer davalı yetkilisi, markalar arasında hem görsel hem işitsel olarak benzerlik olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, davacının “SULTAN+şekil ” ibareli marka başvurusuyla davalı firmanın “sultans of the towel” ve “towel of the sultans” ibareli markaları arasında başvuru kapsamından çıkartılan “Ev tekstil ürünleri: perdeler, yatak örtüleri, nevresimler, çarşaflar, yastık kılıfları, battaniyeler, yorganlar, havlular.” yönünden görsel ve sescil olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, işin uzmanı yahut dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan daha önce görüp yararlandığı markanın ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin belirtilen emtialar yönünden ayırdığı satın alma süresi içerisinde davacının “SULTAN+şekil ” ibareli başvuru markasını gördüğünde derhâl ve hiç düşünmeden bunun davalının “sultans of the towel” ve “towel of the sultans” ibareli markasından farklı bir marka olduğunu algılamayacağı, bu emtialar yönünden her iki taraf markasının aynı işletmeye ait ya da idari ve ekonomik anlamda işletmesel bağlantı olduğu yanılgısı yaşanabileceği, bu açılardan taraf markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1 maddesindeki iltibas koşulu oluştuğu, YİDK kararı yerinde ve doğru olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesince, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 02.11.2020 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.