YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/6022
KARAR NO : 2022/3130
KARAR TARİHİ : 19.04.2022
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 14. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 15.03.2017 tarih ve 2006/186 E. – 2017/348 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf istemlerinin esastan reddine-kısmen kabulüne dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi’nce verilen 02.06.2020 tarih ve 2018/2117 E. – 2020/457 K. sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtayca incelenmesi asıl ve birleşen 2009/786 esas sayılı davada davalı/birleşen 2009/603 Esas sayılı davada davacı vekili tarafından istenilmekle, duruşma için belirlenen 19.04.2022 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan asıl davada davacı – birleşen davada davalı vekili Av. … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü.
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 17. maddesi uyarınca, belli bir yerde devamlı olarak meslek veya sanatını icra edenler, o yerde bulunmadıkları takdirde tebliğ aynı yerdeki daimi memur veya müstahdemlerinden birine, meslek veya sanatını evinde icra edenlerin memur ve müstahdemlerinden biri bulunmadığı takdirde aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır. Aynı Kanun’un 20. maddesine göre de, 17. maddede yazılı
şahıslar, kendisine tebliğ yapılacak kimsenin muvakkaten başka yere gittiğini belirtirlerse; keyfiyet ve beyanda bulunanın adı ve soyadı tebliğ mazbatasına yazılarak altı beyan yapan tarafından imzalanır ve tebliğ memuru tebliğ evrakını bu kişilere verir. Bu kişiler tebliğ evrakını kabule mecburdurlar. Kendisine tebliğ yapılacak kimsenin muvakkaten başka bir yere gittiğini belirten kimse, beyanını imzadan imtina ederse, tebliğ eden bu beyanı şerh ve imza eder. Bu durumda ve tebliğ evrakının kabulden çekinme halinde tebligat, 21. maddeye göre yapılır.
Davalı vekili tarafından temyiz kanun yoluna başvurulmuşsa da, Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekiline 22.6.2020 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edildiği ancak 6100 sayılı HMK 361/1 maddesinde öngörülen iki haftalık temyiz süresi geçirildikten sonra 15.7.2020 tarihinde temyiz yoluna başvurulduğundan davalılar vekilinin temyiz dilekçesinin süre yönünden reddi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle asıl ve birleşen davada davalı-birleşen dosya da davacı vekilinin temyiz isteminin süreden REDDİNE, işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden asıl ve birleşen 2009/786 Esas sayılı davada davalı/birleşen 2009/603 Esas sayılı davada davacıya iadesine, 19/04/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ
Tebligat Kanunu madde 7/a, fıkra 1, bent 9 hükmü uyarınca baro levhasına kayıtlı avukatlara tebligatın elektronik yolla yapılması zorunludur. Kanunun 7/a maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca ise, ancak zorunlu bir sebepten dolayı elektronik yolla tebligatın yapılması mümkün olamazsa Kanunda belirtilen diğer usullerle tebligatın yapılması caiz olabilir.
Bu durumda temyiz eden vekilinin elektronik adresi olup olmadığı belirlenip elektronik yolla tebligat yapılması, elektronik yolla tebligat yapılması mümkün olamazsa Kanunda belirtilen diğer yollarla tebligat yapılması cihetine gidilmesi gerekirken, somut olayda baro levhasına kayıtlı temyiz eden vekiline elektronik yolla tebligat yapılması mümkün olup olmadığı araştırılmadan doğrudan Kanunda belirtilen diğer yollarla tebligat yapılmış olması usulsüz olduğundan, Tebligat Kanunun 32. maddesi uyarınca muhatabın beyan ettiği tarihin, yani öğrenme tarihinin tebliğ tarihi sayılması ve dolayısıyla temyizin süresinde olduğunun kabulü gerektiği görüşünde olduğumdan sayın çoğunluğun aksi yöndeki görüşüne katılmamaktayım.