Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2020/5549 E. 2022/179 K. 12.01.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/5549
KARAR NO : 2022/179
KARAR TARİHİ : 12.01.2022

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 11. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 12.02.2019 tarih ve 2018/121 E. – 2019/115 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan kabulüne dair Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nce verilen 09.03.2020 tarih ve 2019/1096 E. – 2020/389 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, taraflar arasındaki ticari satım ilişkisi nedeniyle 02/07/2014 tarihinde 50.000,00.-USD, 04/07/2014 tarihinde 80.000,00.-USD, 10/07/2014 tarihinde 120.000,00.-USD, 11/07/2014 tarihinde 100.000,00.-USD, 10/09/2014 tarihinde 130.000,00.-USD olmak üzere davalıya toplam 480.000,00.-USD avans ödemesi yaptığını, buna karşılık davalının 03/04/2015 tarihli faturalar ile gönderdiği malların kullanılamaz durumda ve ayıplı olduğunu, üstelik piyasadaki değerinin 8-10 katı fazla değer gösterildiğini ileri sürerek, şimdilik 1.000,00 TL cari hesap alacağı, 1.000,00 TL kur farkı alacağı, 1.000,00 TL fahiş fiyatla düzenlenen fatura alacağı, 1.000,00 TL ayıplı mal tesliminden kaynaklanan alacağın temerrüd tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasında karşılıklı yapılan mutabakata göre 03/04/2015 tarihli faturaların düzenlendiğini, davacının 30/03/2015 tarihli sipariş mailine göre faturaların düzenlenerek davacıya malların gönderildiğini, faturaların TCMB kuruna göre Türk Lirasına çevrildiğini, davacının faturalara itiraz etmediği gibi süresinde de ayıp ihbarında bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, toplanan deliller, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davalının savunmasını fiyatların gerçek değerinin üzerinde olması şeklindeki ekonomik ayıba dayandırdığı ancak işin niteliği gereği bu ayıbın gizli nitelikte olmaması ve teslim sırasında yapılacak muayene ile belirlenebilir olmasına ve fatura tarihinin 2014 yılı olmasına rağmen o tarihten ihtarnamenin keşide edildiği 27/12/2017 tarihine kadar bir inceleme yaptırmadığı, davalıya ayıp ihbarında bulunmadığından davalının ekonomik ayıp ve talep edilen mallar olmadığına yönelik iddialarına itibar edilmediği, faturaların davalı tarafa mallarla birlikte ulaştığı ve sekiz günlük süre içerisinde iade ya da itiraz edilmediğinden davacının faturanın içeriğini kabul etmiş sayılacağı, davacının usulüne uygun tutulan defterlerine göre davacının cari hesap alacağının da bulunmadığı, kur farkı alacağının doğmadığı, davalıya avans olarak gönderilen 480.000-USD’nin TCMB alış kuruna göre karşılığının 1.028.038,72TL olduğu ve bu miktar karşılığı malın davacıya gönderildiğinin bilirkişi raporundan anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince tüm dosya kapsamına göre yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı tarafça, ayıp hususunda davalıya TTK’nın 23, TBK’nın 207-226 maddelerince ayıp ihbarında bulunulmadığı, 6102 Sayılı TTK’nın 21/2.maddesi uyarınca alınan faturaya 8 gün içinde itiraz edilmediği, dolayısıyla fatura içeriğinin kesinleştiği, davacının gönderdiği USD avans ödemelerinin davalı şirket hesaplarına geçtiği tarihlerdeki TCMB alış kuru üzerinden TL’ye çevrilerek hesaplandığı, davalının defterlerinin usulüne uygun olduğu, taraflar arasında yazılı satım akdinin bulunmadığı, davalının davacının gönderdiği 480.000,00 USD avansın TL karşılığı olan 1.028.038,72 TL tutarında davacıya mal gönderdiği, davacının ürün bedellerinden fatura tarihi itibariyle haberdar olduğu, davadan evvel Azerbaycan’daki depoda bulunan malların ayıplı olduğuna ve bedellerinin fahiş olup olmadığı yönünde bir delil tespiti de yapılmadığı, kur farkı yönünden davacının imzalarının olmadığı, ayrıca davacının tahsilini talep ettiği zararını açıkça dilekçesine eklediği faturalar ile belirlemiş olduğu, dolayısıyla davacının belirsiz alacak davası açmakta hukuki yararının mevcut olmadığı, bu durumda davacı vekilinin istinaf başvurusunun re’sen nedenlerle kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak ve yeniden hüküm kurularak, HMK’nın 114/1-h ve 115/2.maddesi uyarınca davacının davasının hukuki yarara ilişkin dava şartı yokluğundan usulden reddine, ayrıca davacı HMK’nın 107.maddesince belirsiz alacak davası açamayacağından davasının usulden reddine karar verilmesi gerektiğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili tarafından temyiz kanun yoluna başvurulmuştur.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 26,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına 12/01/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.