Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2020/5522 E. 2022/135 K. 11.01.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/5522
KARAR NO : 2022/135
KARAR TARİHİ : 11.01.2022

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 11. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 23.01.2019 tarih ve 2016/771 E. – 2019/43 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan kabulüne dair Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nce verilen 02.03.2020 tarih ve 2019/1198 E. – 2020/339 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, 6100 sayılı Kanun’un 369. maddesi gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalıdan önceki yıllarda faiz karşılığı cüzi miktarlarda para aldığını ve karşılığını fazlası ile ödediğini, davalının faiz karşılığı verdiği para tutarının kat kat fazlası bono aldığını, ödeme yapılırken bonoların yanında olmadığını beyan ederek iadeden kaçındığını, Antalya 10. İcra Müdürlüğü’nün 2014/1630 Esas sayılı dosyasında takip konusu edilen bonoları başka bonolar ile birlikte müvekkiline fark ettirilmeden üst üste konularak müvekkilinin dalgınlığından yararlanılmak suretiyle imzalatıldığını, bonolar üzerindeki imza dışındaki yazı ve rakamların müvekkilinin eli ürünü olmadığını, bononun tanzim tarihindeki “7” rakamının da tahrifat ile “9” yapıldığını, davalı ile müvekkili arasında düzenlenen 17.04.2008 tarihli sözleşme ile belirlenen ödemeler yapıldıktan sonra davalının davacıya tüm senetleri iadesinin ve davalının başka bir alacağının kalmadığının kararlaştırıldığını ileri sürerek, davacının takibe konu edilen senetler nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacıya davaya konu takip dosyasında ödeme emrinin tebliğ edildiği 17.02.2014 tarihinden itibaren 2,5 yılı aşkın süre geçtikten sonra bonoların hile ile imzalatıldığı iddiasının zamanaşımına uğradığını, davacının imzasını inkar etmediği bonolar nedeniyle borçlu olmadığını yazılı delil ile ispatlaması gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince tüm dosya kapsamına göre, takip konusu bonolardaki imzaların inkar edilmediği, bonolarda tahrifat yapıldığı iddiasının yerinde olmadığının bilirkişi raporları ile anlaşıldığı, bonoların anlaşmaya aykırı doldurulduğu iddiasını da yazılı delil ile ispat edemediği, davacı tarafın ibraz ettiği 17.04.2008 tarihli sözleşmede icra takibine konu bonolara istinaden düzenlendiğine ilişkin bir beyan veya ibarenin bulunmadığı ve sözleşmenin tarihinin takip ve dava konusu bonoların tanzim tarihlerinden önce olduğu gerekçesi ile, davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince tüm dosya kapsamına göre, davacının, ileri sürdüğü tüm istinaf başvuru sebeplerinin yerinde olmadığı, ancak, davacı tarafından davaya konu bonoların başka dosyada takibe konu bonoların arasına konulmak suretiyle hile ile imzalatıldığı ileri sürüldüğü, davalı vekilinin süresinde verdiği cevap dilekçesi ile hile iddiasına yönelik zamanaşımı def’inde bulunulduğu, buna rağmen mahkemece bu konuda bir değerlendirme yapılmadan karar verildiği, icra takibinin, 10.02.2014 tarihinde başlatılmış olup, eldeki davanın 06.10.2016 tarihinde yasada belirlenen bir yıllık hakdüşürücü süre geçtikten sonra açıldığı, bu nedenle hile iddiasının hakdüşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken mahkemece bu konuda hiç değerlendirme yapılmadan ve gerekçe oluşturulmadan hüküm kurulduğu gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun re’sen sebeple yalnız gerekçe yönünden esastan kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine, mahkeme gerekçesinin düzeltilmesine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK’nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 26,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına 11/01/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.