Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2020/5447 E. 2021/7321 K. 22.12.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/5447
KARAR NO : 2021/7321
KARAR TARİHİ : 22.12.2021

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 11. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 04.10.2018 tarih ve 2015/249 E- 2018/601 K. sayılı kararın davalı SHS Gayrimenkul Yatırım Danışmanlık Turizm İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nce verilen 19.02.2020 tarih ve 2019/781 E- 2020/267 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı SHS Gayrimenkul Yatırım Danışmanlık Turizm İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, davacı …V. ile davalılardan A-C Meridyen Eml. İnş. Turizm. İth. İhr. San ve Tic. Ltd. Şti arasında Antalya Kepez’de kurulmakta olan Kaynak Sitesinden 2 adet daire satın alınması için 31/10/2007 ve 18/04/2008 tarihli gayrimenkul alım sözleşmelerinin imzalandığını, davalı A-C Meridyen … Ltd. Şti.’nin taşınmazları sözleşmede belirtilen günde teslim etmediğini, sözleşmede davalı şirketin getiri garantisi taahhüdünde bulunduğunu, 8 nolu bölümün 128.000,00 TL bedelle satılabildiğini, garanti taahhütnamesine göre davacının 63.093,50 TL zararının olduğunu, davacının geç teslim nedeniyle kira gelirinden mahrum kaldığını, taşınmazların tamamlanmadan satıldığını, davalı şirketler arasında organik bağ bulunduğunu ileri sürerek, dairelerin tam teslim edilmemesinden dolayı yönetime ödenen 10.870,58 TL, yoksun kalınan kira bedeli olarak 19.440,00 TL, getiri garantisi taahhütnamesi gereğince 63.093,50 TL olmak üzere toplam 93.404,08 TL’nin değişen oranlarda işyecek temerrüt faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı SHS Gayrimenkul … Ltd. Şti. vekili, dava konusu alacağın zamanaşımına uğradığını, müvekkili şirketin 31/10/2007 tarihli sözleşmenin tarafı olmadığını ve imzasının bulunmadığını, sözleşmenin muhatabının AC Meridyen Tic. Ltd. Şti. olduğunu, sıfat yokluğundan davanın reddinin gerektiğini, davacı şirketin sahibi olan … Van Tetering’in davaya konu edilen daireler, sözleşmeler, hak ve borçları ile ilgisinin bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı A-C Meridyen Emlak İnşaat Turizm İth. İhr. San. Ve Tic. Ltd. Şti davaya cevap vermemiştir.
İlk derece mahkemesi, iddia, savunma, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında 31/10/2007 ve 18/04/2008 tarihli sözleşmelerin düzenlendiği, 31/10/2007 tarihli sözleşmede projenin ve teknik şartların yerine getirilmesinde sorumluluğun satıcı ve inşaatçı, inşaat projesi ve Türk Standartlarına göre istenilen teknik şartları yerine getirmekle beraber ve ayrı ayrı sorumlu olduğu, A/1 bloğundaki 6 numaralı dairenin 01/11/2008 tarihinde teslimi hususunda, 18/04/2008 tarihinde imzalanan sözleşme ile B/1 bloğundaki 10 numaralı dairenin 01/11/2008 tarihinde teslimi hususunda anlaşıldığı, sözleşmenin taraflar arasında imzalandığı, talep edilen kira bedeline ilişkin olarak yapılan keşif sonucunda düzenlenen bilirkişi raporu ile davacı tarafın B blok 5 numaralı daire ve B blok 8 numaralı daire için kira bedeli talep edebileceği, B blok 8 numaralı dairenin satış fiyatı sebebi ile davacının uğradığı kaybın olduğu, eksikliklerin giderilmesi için davacının harcama yaptığının anlaşıldığı, davacının B blok 5 numarlı daire için 8.120,00 TL, B blok 8 numaralı daire için 8.120,00 TL kira talep edebileği, B blok 8 numaralı dairenin garantili satış fiyati sebebi ile davacının uğradığı kaybın 63.093,51 TL olduğu, iki taşınmazın tamamlanamadığı ve eksikliklerin giderilmesi için davacının 10.878,58 TL harcama yaptığı gerekçesiyle davanın kısmnen kabul ile 90.212,09 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine karar verilmiştir.
Karar, davalı SHS Gayrimenkul Yatırım Danışmanlık Turizm İnşaat Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf Mahkemesince iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, 31/10/2007 ve 18/04/2008 tarihli gayrimenkul satım sözleşmeleri incelendiğinde; taraflar arasındaki ilişkinin taşınmaz satımına ilişkin olduğu, taşınmaz satımından kaynaklanan davaların 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu, davanın 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı, Hollanda uyruklu iki gerçek kişinin aynı sebeplerle açtığı davada mahkemece davalı şirketler arasında organik bağ olduğuna ve her iki şirketinde davacılara karşı sorumlu olduğuna hükmedildiği, İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen kararın Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiği, Antalya 1. Tüketici Mahkemesinin 2012/1237 Esas sayılı dava dosyasında davacılar farklı kişiler ise de, davalılar eldeki davada davalı olan şirketler olduğu, Antalya 1. Tüketici Mahkemesinin kararı bu dava dosyası yönünden kesin hüküm teşkil etmese de, güçlü delil teşkil ettiği, İlk Derece Mahkemesince alınan bilirkişi raporunda da davalı şirketler arasında organik bağ olduğu bildirildiği gerekçesiyle davalı SHS Gayrimenkul Yatırım Danışmanlık Turizm İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davalı SHS Gayrimenkul… Ltd. Şti.vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde davalı SHS Gayrimenkul.. Ltd. Şti. vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Dava, alacağın temliki niteliğinde olan sözleşmeler ile satın alındığı iddia edilen taşınmazlardaki eksik işler, yoksun kalınan gelir ve sözleşmede kararlaştırılan garanti bedelinin tahsili istemine ilişkin olup, sözleşmelerin tarafı AC Meridyen Emlak İnşaat Turizm İthalat İhracat San. ve Tic. Ltd. Şti. ile AB Wagenborgen Beheer B.V. limited şirketi olup, satıcı AC Meridyen Emlak İnşaat Turizm İthalat İhracat San. ve Tic. Ltd. Şti. ile birlikte sözleşmelerde taraf olmayan SHS Gayrimenkul Yatırım Danışmanlık Turizm İnşaat San. ve Tic. Ltd. Şti. aleyhine davanın açıldığı, mahkemece Antalya 1. Tüketici Mahkemesinin 06/05/2014 tarih 2012/1237 Esas- 2014/195 Karar sayılı kararına dayanılarak davalı şirketler arasında organik bağ bulunduğu, bu iki şirketin birbirinin devamı niteliğinde olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince de davalı SHS Gayrimenkul Yatırım Danışmanlık Turizm İnşaat San. ve Tic. Ltd. Şti. vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Davacılardan Bronsinvestments Gayrimenkul Yatırım Danışmanlık İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin dayanılan sözleşmelerin tarafı olmadığı ve dolayısıyla aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı hususu değerlendirilmeksizin karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
3- Temel hukuk kurallarının en önemlilerinden biri sözleşmelerin ve borç ilişkilerinin nisbiliği ilkesidir. Alacak hakkı ancak hukuki ilişkinin tarafları arasında ileri sürülebilir. Ticaret şirketlerinde ise sınırlı sorumluluk ilkesi, ortaklardan ayrı ve bağımsız malvarlığı oluşumunun sonucudur. Diğer bir ifadeyle tüzel kişilerin ve ortakların mal varlığı ve sorumlulukları birbirinden ayrılmaktadır. Ticaret şirketlerinde sınırlı sorumluluk ya da ayrı malvarlığı ilkesinin alacaklıların menfaatlerine zarar verecek şekilde kötüye kullanılması durumunda, alacaklıların hak ve menfaatlerini korumak için hukuk sistemlerinde hakkaniyet gereği “Tüzel Kişilik Perdesinin Kaldırılması Teorisi” geliştirilmiş ve tüzel kişiliğin arkasına sığınılarak durumu kötüye kullanan ortakları şirket borçlarından şahsen sorumlu tutma imkanı getirilmiştir. Teorinin uygulanmasının yasal dayanağı olarak dürüstlük kuralı ve hakkın kötüye kullanılması yasağını düzenleyen MK’nın 2. maddesi kabul edilmektedir.
Borç yükümlüsü olarak bir tüzel kişilik bulunmakta iken, şirketin ortaklarına ya da başka bir şirkete karşı borçtan dolayı yönelinemez. Ancak, tüzel kişiliğin kötüye kullanıldığı bazı istisnai hallerde tüzel kişilik perdesi aralanmak suretiyle, gerçek ya da tüzel kişi ortakların sorumluluğu cihetine gidilebilmektedir.
Uygulama ve doktrinde, tüzel kişi ile ortaklarının ya da birden fazla tüzel kişi şirketin birbirinden ayrı olan çalışma alanlarının ve malvarlıklarının birbirine karışması halinde ve ayrıca borçlu şirketin sermayesinin yetersiz kalması durumunda, yani istisnai hallerde tüzel kişilik perdesinin kaldırılması teorisinin uygulanmasının mümkün olabileceği kabul edilmektedir.
Belirtmek gerekirse bu teoriye ihtiyatlı yaklaşılmalı, zira teori ile kurallara istisna getirildiğinde mümkün olduğunca dar yorumlanmalı ve bu teorinin uygulanmasına ancak tüzel kişilik kavramının arkasına saklanılarak dürüstlük kuralına aykırı davranıldığı, kendisine tanınan hakkın kötüye kullanılarak üçüncü kişilerin zarara uğratıldığı, zarara yol açan tüzel kişinin sorumluluğuna hükmedebilmek için ise başka bir yasal nedene dayanılmasının mümkün olmadığı durumlarda başvurulmalıdır. (ÇAMOĞLU, Ersin , ‘’ Ticaret Ortaklıkları Bağlamında Perdenin Kaldırılması Kuramı ve Yargıtay Uygulaması’’, Banka ve Ticaret Hukuku Dergisi, C.32, .S.2, BATIDER, 2016, s.11-15 )
Tüzel kişilik perdesinin kaldırılması üç şekilde görülebilmektedir. İlki tüzel kişilik perdesinin düz kaldırılması, bu hal şirket borcundan dolayı şirket yönetici ve ortaklarına gidilme olanağı sağlamaktadır. İkincisi tüzel kişilik perdesinin ters kaldırılması, bu hal şirket yönetici veya ortağının borcundan dolayı şirket tüzel kişiliğine gidilmesini sağlamaktadır. Üçüncüsü ise tüzel kişilik perdesinin çapraz kaldırılması olup, bu hal ise hakim şirketler topluluğunda söz konusu olabilmektedir.
İkinci konu ise, Güven Teorisidir. Güven kavramı; temelinde, dürüstlük, samimiyet kavramlarını barındıran hukuki, ekonomik, sosyal ve kültürel bir kavramdır. Hukuk, uyuşmazlıkların çözümünü zaman zaman kaynağını dürüstlük kuralından alan taraflar arasındaki güven ilişkisinde bulmaktadır. Güven teorisi, tarafların menfaatleri arasında denge kurmayı amaçlar ve kaynağını dürüstlük kuralından alır. Kendine özgü mahiyet arz eden güven sorumluluğu bir kişinin veya kuruluşun davranışlarıyla başkalarında yarattığı haklı beklentiler nedeniyle oluşan güven ilişkisinden kaynaklanır. Temeli Alman Borçlar Kanunu’na dayanan bu teorinin, borçlar hukuku mevzuatımızda düzenlemesi bulunmamakla birlikte, gerek Türk hukukunda gerekse İsviçre hukukunda kendisine uygulama yeri bulan bu teori bir kimsenin kendi yarattığı dış görünüşün meydana getirdiği sonuçlara kendisinin katlanmasının gerekliliği, aksi yönde bir düşüncenin iyi niyet kurallarına aykırılık teşkil edeceğinin kabulüne dayanır. Bu kapsamda yorum sırasında güven teorisinin uygulanması TMK’nın 2. maddesinde düzenlenen dürüstlük ilkesinin gereğidir. Kanunun getirdiği güvenin korunmasına ilişkin hükümler yanında, tarafların sözlü veya yazılı davranışları bu güven ortamını sağlayabilir. Sağlanan güvenin, güven sorumluluğu kapsamında, hukuken korunması gerekir. Güven sorumluluğunda taraflar birbirlerinden bekledikleri güveni boşa çıkarmamalıdır. Bu itibarla güven teorisi hukuki güven, istikrar ve hakkaniyet düşüncesini esas alır. Hukukun bir amacı da kişilerin gerek birbirleriyle gerekse devletle olan ilişkilerinde güven ve sürekliliği sağlamaktır. Yasa’ya aykırı sakat bir işlemin uzun bir süre sonra geri alınması adalet, hakkaniyet, kamu düzeni ve istikrar ilkelerine dolayısıyla hukuka aykırı olur. Topluma ve kişiye hizmetle yükümlü bir hukuk devleti kişiye haksızlık yapmamak ve kendisinin yararlandığı bir süreden kişiyi de yararlandırmak zorundadır. (HGK, T. 06.10.2020, S:2016/(21)10-1602 E, 2020/711 K)
Somut olayda; eksik işlerden kaynaklı talep edilen alacağa ilişkin olarak davacı …V. ile davalı AC Meridyen Emlak İnşaat Turizm İthalat İhracat San. ve Tic. Ltd. Şti. arasında akdedilen sözleşmelerin taşınmaz satımına ilişkin olması nedeniyle eksik işlerin açık ayıp olarak değerlendirilmesi gerektiği hususu ile taşınmaz satımına ilişkin TBK’nun m. 244/3 hükmünde belirtilen süre gözetilip değerlendirilmeden talep edilen bu alacağa hükmedilmesi doğru olmayıp bu yönden kararın bozulması gerekmiştir.
Mahkemece güçlü delil olarak belirtilip gerekçeye esas alınan Antalya 1. Tüketici Mahkemesinin 06/05/2014 tarih 2012-1237/195 sayılı kararından anlaşıldığına göre, tüzel kişilik perdesinin aralanması yoluna gidilmediği, davalı AC Meridyen Emlak İnşaat Turizm İthalat İhracat San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin yapmış olduğu broşürlerde hem kendi ünvanına hem de diğer davalı SHS Gayrimenkul Yatırım Danışmanlık Turizm İnşaat San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin ünvanına yer verdiği, bu nedenle davalı şirketler arasında organik bağ bulunduğunun kabul edilmesi gerektiği, bununda tüketici hukuku kapsamında verilen güven esas alınarak sözleşmenin tarafı olmayan davalı SHS Gayrimenkul Yatırım Danışmanlık Turizm İnşaat San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin sorumluluğuna da gidilmiştir. Tüketici Mahkemesi bu kararını tüzel kişilik perdesinin kaldırılması teorisine dayanarak değil, belirtilen şekilde oluşturulan güveni esas alarak verdiği anlaşılmaktadır. Zira, iki ayrı tüzel kişiliği olan şirketlerden uyuşmazlığa konu sözleşmelerin tarafı olmayan davalı SHS Gayrimenkul Yatırım Danışmanlık Turizm İnşaat San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin sorumlu tutabilmesi için yukarıda açıklanan tüzel kişilik perdesinin kaldırılması hallerinden hiç birisine uymadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece yapılması gereken davacı alıcıya sözleşmelerin tarafı olan davalı AC Meridyen Emlak İnşaat Turizm İthalat İhracat San. ve Tic. Ltd. Şti. ile diğer davalı şirketin birlikte güven verip vermediğinin belirlenip sonucuna göre bir karar vermekten ibaret olduğu halde tarafların hukuki durum ve sorumluluklarının yanılgılı değerlendirilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş bozmayı gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı SHS Gayrimenkul.. Ltd. Şti. vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) ve (3) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle de davalı SHS Gayrimenkul.. Ltd. Şti vekilinin temyiz istemlerinin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, HMK’nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalı SHS Gayrimenkul… Ltd. Şti.’ne iadesine, 22/12/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.