Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2020/5065 E. 2022/113 K. 11.01.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/5065
KARAR NO : 2022/113
KARAR TARİHİ : 11.01.2022

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 21. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada Karabük 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 03.05.2018 tarih ve 2015/107 E. – 2018/127 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi’nce verilen 26.12.2019 tarih ve 2018/1836 E. – 2019/1623 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi temlik alan davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacı banka ile dava dışı Aktaş Endüsti Sanayi ve Ticaret A.Ş. arasında imzalanan genel kredi sözleşmesini davalıların müşterek müteselsil kefil olarak imzaladıklarını, kredi borcunun ödenmemesi üzerine hesabın kat’ edildiğini, takipte talep edilen temerrüt faizinin sözleşmeye ve Medeni Kanun’un 2. maddesine uygun olduğunu, dava dışı şirketin borcu için verilen ipoteğin kefillerin kefalet borçlarının teminatı olmadığını ve takibi engellemediğini belirterek gönderilen ihtarnameye rağmen ödeme yapılmadığından başlatılan icra takibine davalıların itirazının iptaline ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, davacı tarafından talep edilen %100 oranında faiz talebinin hukuka aykırı olduğunu, sözleşmenin genel işlem kurallarına aykırı hükümler içermemesi gerektiğini, geçerli bir kefaletten bahsedilemeyeceğini, davacı banka ile davalılar arasında akdedilen sözleşme hükümlerinin borç miktarının artmasına önemli ölçüde etki ettiğini, sözleşmenin münhasır delil sözleşmesi olduğuna ilişkin maddenin HMK 193/2 maddesinden ayrılarak davalıların ispat imkanlarının ortadan kaldırdığını, sözleşmedeki diğer maddelerin de re’sen incelenerek genel işlem koşullarına aykırılıkların tespit edilmesi gerektiğini, icra takibi ile talep edilen miktarın davalıların borcunu oluşturmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, dosya kapsamına ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacı banka ile dava dışı Aktaş Endüstri Sanayi ve Ticaret A.Ş. arasında 23/07/2013 tarihli 3.000.000,00 TL limitli Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığı, davalıların bu sözleşmeyi müşterek ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıkları, davalıların kredi sözleşmesinin tarafı dava dışı şirketin ortağı oldukları, davalıların kefaletleri gerekli kanuni şartları taşıdığından geçerli olduğu, davacı bankanın dava dışı şirkete kredi sözleşmesi uyarınca 732.000,00 TL kredi kullandırdığı, ayrıca çek defteri verdiği, dava dışı şirketin kredi taksitlerini ödemediği, kredinin 11/12/2014 tarihi itibariyle kat edildiği, müşterek ve müteselsil kefil olan davalıların ödenmeyen kredi borcundan sorumlu oldukları, bu nedenle davacı bankanın davalılardan 29/07/2016 tarihli ek bilirkişi raporunda Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 13/01/2015 tarihli, 2014/14648 E., 2015/137 K. sayılı içtihadı gözetilerek (%28,80 temerrüt faizi uygulanmak suretiyle) yapılan hesaplamaya göre, 757.795,70 TL asıl alacak, 44.558,39 TL işlemiş faiz ve 2.227,92 TL BSMV olmak üzere toplam 804.582,01 TL talep edebileceği, 757.795,70 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %28,80 temerrüt faizi ve faizin %5’i nispetinde BSMV talep edebileceği; gayrinakdi krediye konu karşılıksız işlemi gören 107118 nolu çek yaprağı için 1.200,00 TL, dava dışı Şirket nezdinde bulunan 107119 nolu çek yaprağı için 1.200,00 TL olmak üzere toplam 2.400,00 TL yasal yükümlülük bedellerini nezdinde açılacak bir hesapta depo edilmesini talep hakkı bulunduğu, takipten sonra çek yapraklarına ilişkin yasal yükümlülük tutarlarının Bankaca çek hamillerine ödenmesi halinde ödenecek yasal yükümlülük tutarlarının ödenme tarihlerinden itibaren yıllık %28,80 temerrüt faizi ve faizin %5’i nispetinde BSMV ile birlikte talep edebileceği, akdi faiz ve temerrüt faizinin tespitinde davacı bankaca aynı tür kredilere uygulanan faiz oranının nazara alınması gerektiği, davalılar tarafından icra takibine yapılan itirazın haksız ve hukuka aykırı olduğu, alacağın sözleşmeden kaynaklanması nedeniyle likit olduğu, icra inkar tazminatının şartlarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, asıl alacak olan 757.795,70 TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Hüküm, davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince yapılan yargılama sonunda, davacı banka tarafından dava dışı asıl borçlu şirket ile işbu dosya davalılarına gönderilen 11/12/2014 tarihli hesap kât ihtarnamelerinde, 4.480,00 TL gayri nakit alacağın depo edilmesi ile 739.534,67 TL nakit alacağın ilgili sözleşme hükümleri gereğince tamamen ödenerek tasfiye edileceği tarihe kadar yıllık %14,40 akdi kredi faiz oranı ve yıllık %100 temerrüt faizi oranı üzerinden işleyecek faiz ve BSMV’si ile tahsili talep edildiği, davalıların müteselsil kefil olarak yer aldıkları genel kredi sözleşmesinin 22. maddesinde temerrüt faizinin sözleşmede farklı bir oran belirtilmediği sürece kredi borcunun muaccel olduğu tarihte cari olan bankanın TCMB’na uygulayacağını bildirdiği en yüksek kredi faiz oranına bu oranın %100’ünün ilavesiyle bulunacak oran üzerinden hesaplanacak oran olduğunun hükme bağlandığı, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 13/01/2015 tarih 2014/14648 esas 2015/137 karar sayılı emsal içtihadı ve diğer emsal içtihatları gereğince davacı bankanın alacağına uygulanacak temerrüt faiz oranının davacı bankaca fiilen uygulanan faiz dikkate alınmak suretiyle hesaplanması gerektiği, dosya kapsamından davacı bankanın dava konusu kredi alacağı için fiilen uyguladığı akdi faiz oranının yıllık %14,40 olduğu, ispat yükü kendisinde olan davacı bankaya gönderilen muhtıraya rağmen davacı banka tarafından davalıların temerrüt tarihinde aynı tür krediler için fiilen daha yüksek oranda akdi faiz uygulandığına ilişkin dosyaya herhangi bir bilgi ve belge sunulmadığı, bu durumda davacının davalıların temerrüt tarihinde uyguladığı en yüksek kredi akdi faiz oranının %14,40 olduğu, bu oranın %100 ilavesi suretiyle uygulanması gereken temerrüt faiz oranının ise %28,80 olduğu, mahkemece yargılama aşamasında alınan denetime ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporunda yer alan terditli hesaplamalardan Yargıtay uygulamasına uygun nitelik taşıyan %28,80 temerrüt faiz oranı esas alınmak suretiyle davacının takip tarihi itibarıyla davalılardan alacaklı olduğu tespit edilen miktar üzerinden hüküm kurulmasında usul ve yasaya aykırılık görülmediği, ilk derece mahkemesinin davanın kısmen kabulü yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili tarafından temyiz kanun yoluna başvurulmuştur.
Dava, davalıların, dava dışı şirketin davacı bankadan kullandığı krediye müstenid genel kredi sözleşmesine müşterek müteselsil kefillikleri sebebiyle başlatılmış icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı …Ş. vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, (temlik alan) davacı …Ş. harçtan muaf olduğundan ödediği temyiz ilam harcı ve temyiz başvuru harcının isteği halinde temyiz eden davacı …Ş.’ye iadesine, 11/01/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.