Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2020/5017 E. 2021/3414 K. 07.04.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/5017
KARAR NO : 2021/3414
KARAR TARİHİ : 07.04.2021

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 21. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 03.10.2017 tarih ve 2016/688 E. – 2017/759 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kısmen kabulüne dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi’nce verilen 01.07.2019 tarih ve 2018/859 E. – 2019/852 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından duruşmalı, katılma yoluyla davalı vekili tarafından duruşmasız olarak istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 05.04.2021 günü hazır bulunan davacı vekili Av. … ile davalı vekili Av. … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacı ile dava dışı SYS Sistem Yazılım Tasarım San. ve Tic. A.Ş. arasında genel nakdi ve gayrinakdi kredi sözleşmesi imzalandığını, davalının söz konusu sözleşmenin müşterek borçlu müteselsil kefili bulunduğunu, dava dışı şirkete kullandırılan kredinin ödenmemesi üzerine hesabın kat edildiğini, kat ihtarının asıl borçlu ve kefillere tebliğ edilmesine rağmen borcun ödenmemesi üzerine alacağın tahsili için başlatılan takibe davalının haksız itiraz ettiğini belirterek davalının yapmış olduğu itirazın iptali ile davalı aleyhine icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı ile dava dışı SYS Sistem Yazılım Tasarım San. ve Tic. A.Ş. arasında 09.10.2009 tarihinde Türk parasına endeksli genel nakdi ve gayri nakdi kredi sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmede davalının kefil sıfatıyla imzasının bulunmadığını, taraflar arasında 10.11.2009 tarihinde akdedilen Amerikan dolarına endeksli nakdi ve gayri nakdi kredi sözleşmesinde davalının kefil sıfatı ile imzasının bulunduğunu, davacı bankanın ise dava dışı şirkete sadece Türk lirası’na endeksli sözleşme kapsamında kredi kullandırdığını ve bu sözleşme kapsamında kullandırılan kredinin tahsilinin talep edildiğini, söz konusu sözleşmede davalının kefil sıfatıyla imzası bulunmadığından sözleşme kapsamında kullanılan krediden sorumluluğunun veya yükümlülüğünün bulunmadığını savunarak davanın reddi ile davacı aleyhine kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İlk derece mahkmesince yapılan yargılama ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, dava dışı SYS Sistem Yazılım Tasarım San. ve Tic. A.Ş. arasında imzalanan Türk lirasına endeksli genel nakdi ve gayri nakdi kredi sözleşmesi’nden şirkete kredi kullandırıldığı, bu sözleşmede davalının kefil sıfatıyla imzasının bulunmadığı, davalının kefil sıfatı imzasının bulunduğu USD’ye endeksli sözleşmeden dolayı kredi kullandırılmadığı, davalının kullandırılan krediden dolayı sorumluluğunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddi ile davacı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Bölge adliye mahkemesince, davacı bankaca dava dışı şirkete 09.10.2009 tarihli 500.000,00 TL limitli sözleşme kapsamında cari hesap açıldığı ve kredi kullandırıldığı, söz konusu sözleşmede davalı …’ın herhangi bir kefaletinin bulunmadığı, davalının kefaleti bulunan 10.11.2009 tarihli 2.000.000 USD bedelli sözleşme kapsamında kredi kullandırıldığı hususunun davacı bankaca ispatlanamadığı, davalı tarafça davacının yapılan takipten ötürü kötü niyetli olduğuna dair dosyaya delil sunulmadığı gibi davacı bankanın yapılan takipte haksız olması kötü niyetli olduğu anlamına gelmeyeceğinden davalının davacının kötü niyetli olduğunu ispatlayamadığı gerekçesiyle davacının kötüniyet tazminatı yönünden istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararın kaldırılmasına, davanın reddi ile davalının kötüniyet tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.
Karar davacı vekili ve katılma yolu ile davalı vekilince temyiz edilmiştir.
1- Davalı vekilinin Bölge Adliye Mahkemesince HMK’nın 344. maddesine göre gönderilen bir haftalık kesin süreli muhtıra uyarınca temyiz başvurma harcını süresinden sonra yatırdığı anlaşıldığından, temyiz isteminin reddi konusunda mahkemece bir karar verilebileceği gibi Yargıtay tarafından da karar verilebileceğinden temyiz isteminin reddi gerekmiştir.
2-İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK’nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve Yasa’ya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin reddine (2) nolu bendde açıklanan nedenlerle davacının temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, takdir olunan 3.050,00 TL duruşma vekalet ücretinin taraflardan ayrı ayrı alınarak yek diğerine verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 14,90 TL temyiz ilam harcının temyiz eden taraflardan ayrı ayrı alınmasına, 07.04.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.