Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2020/4983 E. 2021/2539 K. 17.03.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/4983
KARAR NO : 2021/2539
KARAR TARİHİ : 17.03.2021

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 11. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada Burdur 2. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 12.07.2018 tarih ve 2017/149 E- 2018/279 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan kabulüne dair Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nce verilen 09.05.2019 tarih ve 2018/1912 E- 2019/1006 K. sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 15.03.2021 günü hazır bulunan davacı vekili Av. … ile davalı vekili Av. … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalıya satılan taşınmazlar karşılığı düzenlenen fatura bedellerinin ödenmediğini, davalı tarafından yapılan kısmi ödeme sonrası bakiye alacağın tahsili için gönderilen ihtarnameye rağmen ödenmeyen alacağın tahsili için başlatılan takibe haksız itiraz edildiğini belirterek itirazın iptali ile davalı aleyhine icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı ile aralarında taşınmaz alımı konusunda sözleşme olmadığını, düzenlenen faturaların tebliğ edilmediğini, tapuda davalıya devredilen taşınmazların davalının eşi olan dava dışı …’nın davacı şirketteki hissesini devretmesi karşılığı verildiğini, tapu resmi senetlerinde taşınmaz bedellerinin alındığı kabul edildiğinden davacıya borcu olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda, davacı taraf fatura karşılığında davalıya tapuda hisse devri yapıldığını iddia ettiği taşınmazların 07/04/2014 tarihinde düzenlenen resmi senet ile davalıya satış bedeli alınarak devredilmiş olduğu, kesin delil niteliğinde olan resmi senet içeriğinin aksi HMK’nın 204/2. maddesi uyarınca davacı tarafça usulünce ispatlanamadığı, fatura tarihleri ile resmi senedin düzenlenme tarihleri dikkate alındığında fatura gününden sonra yapılan satış sözleşmesinde bedelin nakden ve tamamen alındığı nazara alındığında ve davacının ticari defterlerinin tek taraflı olarak iddiayı ispatlaması da mümkün olmadığı gerekçesiyle davacı tarafından usulüne uygun olarak ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Bölge adliye mahkemesince, tapu kayıtları, resmi senet niteliğinde olup, taşınmaz satış bedellerinin davacı şirket tarafından tahsil edildiğinin yazılı olması karşısında satış bedellerinin tahsil edilmediğini ispat külfeti davacı satıcıya aittir. Ancak, davalı taşınmazların, eşinin devrettiği hisse devir bedeli karşılığı kendisine devredildiğini ileri sürdüğünden davalının bağlantısız bileşik ikrar niteliğindeki bu savunmasını yazılı delil ile ispatlaması gerektiği, davalı taşınmazların devir nedeni verildiğine ve devir bedelini ödeme yükümlülüğünün bulunmadığına ilişkin yazılı delil bildirmediği ve açıkça yemin deliline de dayanmadığı, ispat yükü kendisine düşen davalının bağlantısız bileşik ikrar niteliğindeki savunmasını ispat edememesi gerekçesiyle davanın asıl alacağa yönelik kısmının kabulü ile davacının talep ettiği takip talebindeki reeskont faizi ile temerrüt tarihine göre hesaplama yapıldığında işlemiş faizin 59.128,77 TL olduğu fazlaya ilişkin istemin haksız olduğu gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılması ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK’nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre aşağıdaki bent kapsamı dışında davalının sair temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
2-Taraflardan davalının tacir olmadığı ve satıma konu taşınmazların ticari nitelikte bulunmadığı, ayrıca davacı vekilinin 31.05.2018 tarihli celsede kanuni faiz işletilmesini kabul beyanı da gözetilerek temerrüt tarihinden itibaren kanuni faiz uygulanmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bendde açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, (2) nolu bendde açıklanan nedenlerle davalının temyiz isteminin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, HMK’nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, takdir olunan 3.050 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 17.03.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.