Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2020/4891 E. 2021/1037 K. 10.02.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/4891
KARAR NO : 2021/1037
KARAR TARİHİ : 10.02.2021

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 17. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 14.09.2017 tarih ve 2015/712 E. – 2017/826 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine-kabulüne dair İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi’nce verilen 10.01.2019 tarih ve 2017/2108 E. – 2019/24 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından duruşmalı, davalı vekili tarafından duruşmasız olarak istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 08.02.2021 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davalı vekili Av. … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacı ile davalının 2014 yılında 1000 teneke tulum peyniri ve 65 teneke klasik beyaz peynir için sözlü olarak anlaştıklarını, 2015 yılında parça parça teslim alınan mallardan 300 teneke tulum peynirinin sert 700 teneke peynirin yumuşak çıktığını, istenilen özellikte olmayan 700 teneke peynirin iadesi için fatura kesilerek davalıya ayıp ihbarında bulunulduğunu, satın alınan mallara karşılık davalıya verilen toplamı 265.500 TL olan çek bedelinin, iade fatura bedeli , soğuk hava depo ücreti ve sair masraf için toplam 220.285,47 TL’ sinden borçlu olmadıklarının tespitini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasında yazılı alım-satım ve numune sözleşmesi olmadığını, faturalarda da peynirin cinsi yazılmayıp satılan tüm ürünlerin aynı vasıfta olduğunu ve davacı tarafından beğenilerek alındığını,davacının süresinde ayıp ihbarında bulunmadığını savunarak davanın redddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacıya satılan malların 2. sınıf olduğu ve standart ölçüde olmadığı,satın alınan malların birim fiyatı ile rayiç fatura birim fiyat karşılaştırılması ile davacının fiyat farkı alacağının 48.300,84-TL olduğu, bu nefaset farkından davalının sorumlu olduğu, davacının davalıya vermiş olduğu çekler davalı tarafından ciro edilerek kullanıldığı ve davacı beyanına göre tahsil edilmiş olduğundan çekler yönünden menfi tespit isteminin sona erdiği, nefaset farkı yönünden davacının istirdat alacağının oluştuğu, davacı depo ücreti ve ihtarname ücreti talebinde bulunmuş ise de davacı peynirleri bu hali ile kabul etmiş sayılacağından ve satın aldığı peynirlerin muhafazası için kendisi masraf yapması gerektiğinden depo ücreti ve ihtarname gideri ücreti talebi yerinde görülmediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge adliye mahkemesince, davalı tarafından satılan malların 27/01/2015, 02/03/2015 ve 05/03/2015 tarihlerinde davacıya teslim edildiği, malların ayıplı olduğuna dair ayıp ihbarının 21/05/2015 tarihinde satıcıya yapıldığı ancak satış ilişkisinde davalı-satıcının kusurunun bulunduğunun kanıtlanamadığı, taraflar arasında numune sözleşmesi olduğunun davacı tarafça ispatlanamadığı, satışa konu tulum peynirlerinin bir kısmı diğerlerinden daha farklı olduğunun muayene ile anlaşılabilecek nitelikte olduğu, davacının 6102 sayılı TTK’nun 23/1-c maddesinde belirtilen sürelere uyulmayarak gözden geçirme ve satıcıya bildirme yükümlülüğünü süresi içerisinde yerine getirdiğini ispatlayamadığından davanın reddi gerektiği halde, davanın kabulü ile dava konusu ürünlerde nesafet indirimi yapılmasının yerinde olmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf isteminin reddine ve davalı vekili tarafından ilk derece mahkeme kararına karşı ileri sürülen tüm istinaf sebeplerinin ise kabulü ile yerel mahkeme kararının HMK.353/1-b-2 maddesi gereğince kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiştir.
Karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK’nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Davalının temyiz itirazlarının incelenmesinde; Bölge adliye mahkemesince davalının istinaf talebinin kabulü ile yeniden hüküm kurularak davanın reddine karar verilmiştir.
Dava nispi harça tabi olup, konusu para alacağı niteliğinde olduğundan verilecek karar ile birlikte hüküm altına alınacak vekalet ücretinin de dava değeri üzerinden tarifenin üçüncü kısmına göre hesaplanması gerektiği halde Bölge adliye mahkemesince davalı yararına maktu vekalet ücretine hükmedilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp bozmayı gerektirmekte ise de bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden 6100 sayılı HMK’nun 370/2 maddesi gereğince Bölge adliye mahkeme kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) no’lu bendde açıklanan nedenlerle davacının tüm temyiz itirazlarının reddine,(2) no’lu bendde açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile, Bölge Adliye mahkemesi kararının hüküm fıkrasının 3-b bendindeki “2.725,00 TL maktu” ibaresinin çıkarılarak yerine “19.167,13 TL nispi” yazılarak hükmün bu haliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, takdir olunan 3.050,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, aşağıda yazılı bakiye 14.90 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 10.02.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.