Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2020/477 E. 2020/4398 K. 26.10.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/477
KARAR NO : 2020/4398
KARAR TARİHİ : 26.10.2020

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 12.10.2017 tarih ve 2014/1368 E. – 2017/780 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nce verilen 27.11.2019 tarih ve 2017/1585 E. – 2019/1205 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, tarafların 04.04.2013 tarihinde taşıma sözleşmesi akdettiğini, buna göre müvekkilinin davalıya ait malların Güney Kore’nin Masan Limanı’ndan Mersin Limanı’na, oradan da Kayseri’ye taşınmasını üstlendiğini, Mersin’de yükleme sırasında gecikme yaşandığını ve müvekkilinin nakliye sözleşmesinin 8.3. maddesi uyarınca bekleme ücretine hak kazandığını, zira kamyonların 29.07.2013 tarihinde yükleme yerine vardığını, sözleşmenin 8.3 maddesi uyarınca serbest gün olarak kabul edilen 30.07.2013 tarihinden sonra 31.07.2013 tarihinden, yüklemenin sona erdiği 08.08.2013 tarihine kadar 9 günlük bekleme ücretinin doğduğunu, müvekkilinin alt taşıyanlara bu bekleme ücretini alt nakliye sözleşmeleri uyarınca ödediğini, davacının 15 kamyon için 9 günlük bekleme ücretine ilişkin düzenlemiş olduğu 03.02.2014 tarihli fatura ile 114.750,00 USD’yi davalıdan talep ettiğini, faturanın 03.03.2014 tarihinde davalıya tebliğ edildiğini ve TTK 21/2 maddesi hükmü uyarınca yasal süre olan 8 gün içinde itiraz edilmediğinden kesinleştiğini, yine müvekkilinin sözleşme uyarınca davalıdan bakiye 10.855 USD taşıma ücreti alacağının bulunduğunu, ayrıca yükün Mersin’den Kayseri’ye taşınmasını gerçekleştiren Mimoza Yaş Meyve Sebze Gıda ve Tarım Ürünleri Ltd. Şti.’nin faturasına ilişkin olarak Mimoza’nın bu alacağını müvekkiline temlik ettiğini, bu faturadan dolayı da 10.800 USD KDV alacakları olduğunu ileri sürerek, bekleme ücreti, bakiye navlun ve KDV tutarından oluşan toplam 136.405 USD alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, 22.04.2014 tarihli ek sözleşmede yüklemede serbest sürenin aşılması halinde ödenecek ücretlerden müvekkili şirketin hiçbir sorumluluğunun olmadığının açıkça belirtildiğini, Mersin Limanı’na geminin geç geldiğini ve bu hususta da müvekkili şirkete yükletilebilecek her hangi bir sorumluluğun bulunmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, aktarma limanı olan Mersin Limanı’ndaki alt yüklenicilerin beklemesinden dolayı davalının sorumlu olacağına dair taraflar arasındaki sözleşmede bir hükmün bulunmadığı, gecikmenin gönderici konumunda olan davalıdan kaynaklı olmadığı, davacının sözleşme uyarınca taşınan malları bir bütün olarak Güney Kore’den Kayseri’ye getirme taahhüdü altına girdiği, bu kapsamda Mersin Limanı’na malları taşıyan geminin geç gelmesi veya gümrük işlemlerinin uzaması gibi sebeplerden dolayı davalı göndericinin sorumlu olmayacağı, davacının talep ettiği bakiye navlun ücreti ve KDV alacağına ilişkin taraf defter ve belgelerine göre davalının bir borcu bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nce, mahkemece alınan bilirkişi raporları yeterli görülmeyerek ek rapor alındıktan sonra, taraflar arasındaki sözleşme, defter ve belgelere göre davacının 10.800 USD KDV alacağı ve 6.855 USD bakiye navlun ücreti alacağı talep edebileceği, gecikme ücretine ilişkin faturanın davalı defterlerinde kayıtlı olmadığı, davalı tarafça 22.04.2013 tarihli ek sözleşmede, gecikme ile ilgili olarak Beypan A.Ş.’nin herhangi bir ödeme yükümlülüğünün olmadığı yönünde şerh konulduğu, Mersin Limanı bir aktarma limanı olup, kural olarak bu limandaki bekleme taşıma süresi içinde kaldığından, davalının değil davacı taşıyıcının sorumluluğunda bulunduğu, gümrük işlemleri sebebiyle bir gecikmenin meydana geldiğinin ve bu gecikmeye davalının sebebiyet verdiğinin davacı tarafça ispatlanamadığı, deniz raporunda, geminin karşılaştığı kötü hava koşulları nedeniyle Mersin Limanı’na gecikeceğinin bildirildiği, dolayısıyla bir gecikme varsa bile bu durumun, davacının taşımayı gerçekleştirdiği geminin limana geç gelmesi nedeniyle meydana geldiği, bu durumda davacının anılan alacağının varlığını ispat edemediği, tam tersine davalı tarafça anılan alacağın bulunmadığının ispatlandığı, sonuç olarak bekleme ücretine ilişkin ilk derece mahkemesi kararının yerinde olduğu gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak, davanın kısmen kabulü ile, 6.855,00 ABD Doları bakiye taşıma ücreti alacağı ve 10.800,00 ABD Doları Mimoza Limited Şirketi tarafından davacıya temlik edilen alacak tutarının, dava tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanunun 4/a maddesi uyarınca, devlet bankalarının ABD Doları ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı üzerinden işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1- Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nce davanın kısmen kabulü ile 10.800,00 USD KDV alacağı ve 6.855,00 USD bakiye navlun alacağının davalıdan tahsiline karar verilmiş olup dava tarihi itibarıyla kabulüne karar verilen alacak miktarının Türk Lirası karşılığı 37.730,00 TL yapmaktadır. Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibarıyla temyiz kesinlik sınırı 58.800,00 TL olup davanın kabulüne karar verilen miktar bu sınırın altında kaldığından davalı vekilinin temyiz isteminin miktar yönünden reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Davacı vekilinin temyiz istemine gelince; İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK’nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, davacıdan temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 26.10.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.