Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2020/4533 E. 2021/6961 K. 08.12.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/4533
KARAR NO : 2021/6961
KARAR TARİHİ : 08.12.2021

MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 21. HUKUK DAİRESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada Devrek 2. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 10.04.2018 tarih ve 2015/58 E- 2018/369 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf istemlerinin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi’nce verilen 06/02/2020 tarih ve 2018/1617 E- 2020/177 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı banka vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, dava dışı …’ın asıl borçlu, davalının ise kredi sözleşmesinin eki niteliğindeki 31/01/2007 tarihli limit artırım sözleşmesini 175.000,00 TL kefalet limitiyle müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı 22/04/2003 tarihli genel ticari kredi sözleşmesine istinaden dava dışı asıl borçluya kullandırılan kredi taksitlerinin hesapkart ihtarlarına rağmen ödenmediğini, kredi alacağının tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine itiraz edildiğini ileri sürerek, icra takibine vaki haksız itirazın iptali ile takibin devamına, %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin dayanak 30/03/2011 tarihli genel ticari kredi sözleşmesinde herhangi bir imzasının bulunmadığını, 22/04/2003 tarihli genel ticari kredi sözleşmesinden doğan kredi borcu ödenmiş olmakla kefaletinin sona erdiği; gibi işbu sözleşmede müvekkilinin eşinin kefalete rızası bulunmadığından kefalet sözleşmesinin geçersiz olduğunu, savunarak davanın reddi ile %20 kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davalının kefaletinin 22/04/2003 tarihli kredi Sözleşmesine dayalı olup bu sözleşme gereğince dava dışı …’ın kullandığı ve takibe konu edilen herhangi bir borcunun bulunmadığı, davalının 22/04/2003 tarihli genel ticari kredi sözleşmesi gereğince kefaletinin devam edebilmesi için bu sözleşme gereğince yeni bir kredinin kullandırılması gerektiği, ancak dosya kapsamından da anlaşıldığı üzere davacı banka ile dava dışı … arasında 30/03/2011 tarihinde 2.500.000,00 TL limitli, yeni bir sözleşme imzalanarak 30/03/2011 tarihli Genel Ticari Kredi Sözleşmesi kapsamında dava dışı …’a taksitli ticari krediler kullandırıldığı, ayrıca önceki tarihli genel ticari sözleşmesinde bulunan kefaletin dava dışı …imzalayacağı yeni sözleşmelerde de devam edeceğine ilişkin herhangi bir düzenleme bulunmadığına davalının yeni sözleşmede kefalete yönelik imzasının olmadığı, davacının dava konusu icra takibini kötüniyetli olarak yaptığının kanıtlanamadığı gerekçesi ile davanın ve davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince tüm dosya kapsamına göre yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davacı banka vekilinin istinaf başvurusu yönünden; dava ve takip konusu kredi alacağının davalının kefil sıfatıyla imzası bulunmayan 30/03/2011 genel kredi sözleşmesinden kaynaklandığı, her ne kadar davacı banka tarafından davalının kefil sıfatıyla imzası bulunmayan 30/03/2011 tarihli genel kredi sözleşmesinin 48.maddesinde işbu sözleşmenin ayrılmaz bir parçası ve eki olduğunu belirtilen davalının kefil sıfatıyla imzasının bulunduğu 22/04/2003 tarihli genel kredi sözleşmesine atıfta bulunulmak suretiyle davalı kefil sorumlu tutulmak istenmiş ise de, bu durumun hukukun temel prensiplerinden olan irade serbestisi ilkesine aykırılık teşkil ettiği, davalı vekilinin istinaf başvurusu yönünde ise; davacının haksız ve kötü niyetli olarak davalı aleyhine takip yaptığı kanıtlanamadığı, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesi ile taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı banka vekili tarafından temyiz kanun yoluna başvurulmuştur.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı banka vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 4,90 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacı bankadan alınmasına, 08/12/2021 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.