Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2020/4150 E. 2021/5258 K. 21.06.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/4150
KARAR NO : 2021/5258
KARAR TARİHİ : 21.06.2021

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada … 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 07.01.2020 tarih ve 2019/211- 2020/4 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacının, davalı ile birlikte, dava dışı …’un SS.Gülağaç Esnaf ve Sanatkarları Kredi Kefalet Kooperatifinden (Türkiye Halkbankası’ndan) kullandığı krediye müşterek borçlu müteselsil kefili olduklarını, davacının kredi borcunun tamamını ödeyerek diğer kefil olan davalıdan payı oranında rücu talebinde bulunduğunu, davalının ödeme yapmaması üzerine başlattıkları icra takibinin davalının itirazıyla durduğunu ileri sürerek, itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, ödeme emri ile birlikte dayanak belgelerin gönderilmemesi sebebiyle borcun kaynağının belli olmadığını, kefil olunan kredi miktarının talep edilen miktardan düşük olduğunu, davacının kefil sıfatıyla mı şahsi borcu nedeniyle mi bankaya ödeme yaptığının belli olmaması sebebiyle borcun yargılamayı gerektirdiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, dava dışı …’un Halk Bankası … şubesinden ticari ve Esnaf Kefalet Kooperatif kredileri kullandığı, …’un Halk Bankası şubesinde 14.05.2010 tarihinde 2.916,50 TL tutarında 6 taksitli, 6 ayda bir taksit ödemeli, 17.499,00 TL’lik kooperatif kredisi kullandığı, bu kredi için 10.05.2010 tarihinde 17.500,00 TL tutarlı kredi sözleşmesi imzaladığı, kredi sözleşmesi ve düzenlenen 6 adet bonoya davacı … ve davalı …’nın müşterek borçlu müteselsil kefil olarak imza attıkları, …’un 27.10.2010 tarihinde 5.416,66 TL tutarında 6 taksitli, 32.500,00 TL kooperatif kredisi kullandığı, bu kredi için 25.10.2010 tarihinde 32.500,00 TL tutarlı kredi sözleşmesi imzaladığı, kredi sözleşmesi ve düzenlenen 6 adet bonoya davacı … ve davalı …’nın müşterek borçlu müteselsil kefil olarak imza attıkları, dava dışı Gülağaç Esnaf ve Sanatkarlar Kredi Kefalet Kooperatifinin kooperatif üyeleriyle birlikte 15.12.2010 tarihinde Halk Bankası … şubesinden Sanayi sitesi … şubesine devredildiği, … adına kullanılan ve Halk Bankası … şubesinden Sanayi Sitesi … Şubesine devredilen başka bir kooperatif kredisi olmadığı, davalı tarafın itirazlarına konu olan 35.000,00 TL’lik kooperatif kredisinin takibe konu olmadığı, davacı tarafından 29.04.2013 tarihinde 60.410,00 TL yatırarak borcun tamamını kapattığı, 2012/2910 esas sayılı İcra dosyasında alacak tutarının 55.111,51 TL olduğu, asıl alacak miktarının 27.555,76 TL, işlemiş faizin 316,89-Tl olmak üzere toplam 27.872,65 TL üzerinden davacının icra dosyasına ödenmesi gereken miktardan fazla ödeme yaptığı, ödenmesi gereken asıl borç üzerinden davalının 1/2 oranında sorumlu olduğu, davacının fazladan ödediği meblağın muhatabının davalı olmadığı, fazladan yapılan bir ödeme varsa bunun asıl borçludan talep edilmesi gerektiği, müşterek borçlu ve müteselsil kefil olan tarafların asıl ödenmesi gereken borçtan sorumlu oldukları gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1-5219 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonucu karar tarihinde yürürlükte bulunan HUMK 427. maddesinde öngörülen kesinlik sınırı, 5236 sayılı Kanun’un 19. maddesiyle HUMK’ya eklenen Ek-Madde 4’te öngörülen yeniden değerleme oranı da dikkate alındığında 2020 yılı için 3.920,00 TL’dir. Davacı vekilince temyize konu yapılan miktarın anılan madde hükmüne göre temyiz sınırının altında kaldığından ve kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün, 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay tarafından da temyiz isteminin reddine karar verilebileceğinden davacı vekilinin temyiz isteminin miktardan reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıdaki (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz isteminin miktardan REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, aşağıda yazılı bakiye 1.406,33 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 21.06.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.