Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2020/3997 E. 2021/3075 K. 30.03.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/3997
KARAR NO : 2021/3075
KARAR TARİHİ : 30.03.2021

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 30.11.2017 tarih ve 2017/974-2017/1108 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacının davalıya temin ettiği uçak biletleri nedeniyle düzenlenen faturaların bir kısmının ödenmemesi üzerine alacağın tahsili için başlatılan takibe davalının itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline, % 40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davalının davacıya herhangi bir borcu bulunmadığını, taraflar arasındaki ticari ilişkinin 2005 yılında başladığını, davacı tarafından takibe konulan hesap ekstresinde 2005 yılı bakiyesinin 46.235,70 TL olarak göründüğünü, ancak davalıya ibraz edilen ve mutabakat istedikleri hesap dökümünde bu meblağın 36.235,70 TL olarak göründüğünü, 29.12.2005 tarihinde yapılan 10.000.- TL ödemenin tüm geçmiş hesap dökümlerinde yer almasına rağmen icra takibine konu edilen listede yer almadığını, 16.01.2006 tarihinde davacıya 28.537,97 TL bedelli 13.02.2006 vadeli senedin verildiğini, davacının talep ettiği 16.01.2006 tarihli 39.457,88 TL bedelli faturanın taraflar arasındaki ticari ilişkiye uygun olmadığını tespit ettiklerini, bu nedenle 10.02.2006 tarihli 10.761,24 TL bedelli iade faturasını düzenleyerek davacıya gönderdiklerini, davacının söz konusu faturayı 22 kişi üzerinden düzenlediğini oysa yolcu sayısının 16 kişi olduğunu, 2006 yılı hesap hareketlerini kapsayan dökümde dikkate alındığında davalının davacıdan alacaklı olduğunu savunarak davanın reddine, %40 kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamına göre, basiretli davranan bir tacirin sehven kayıt yapması düşünülemeyeceği, davacı kayıtlarında yer alan 10.000,00 TL’lik kaydın davacı vekilinin beyanı da dikkate alınarak davalı lehine değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, takibin 13.279,19 TL asıl alacak üzerinden takip tarihinden itibaren değişen ve değişecek avans faiz oranları uygulanmak suretiyle devamına, davacı lehine %40 icra inkar tazminatına hükmedilmesine, davalının tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekilince temyiz kanun yoluna başvurulmuştur.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 680,32 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 30.03.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.