Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2020/3721 E. 2021/2472 K. 16.03.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/3721
KARAR NO : 2021/2472
KARAR TARİHİ : 16.03.2021

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 19/06/2018 tarih ve 2017/1129-2018/632 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin asıl davada davacı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı Özışık … Ltd. Şti. vekili, davacıya ait iş yerinde 29.08.2014 tarihinde meydana gelen hırsızlık sonucu 37 adet çekin çalındığını, 2 adet toplam 300.000.- TL tutarındaki çeklerin davalı … tarafından bankaya ibraz edildiğini ileri sürerek, borçlu olmadıklarının tespitini talep ve dava etmiştir.
Asıl davada davalı … vekili, çeklerin ciro yoluyla hamili olduklarını, çeklerin karşılıksız çıkması üzerine dava dışı Beycam … Ltd. Şti.’ye iade ederek yerine senet aldıklarını, çeklerin kendilerinde olmadığını belirterek, davanın reddini istemiştir.
Birleşen davacı Yelken Gıda … Ltd. Şti. vekili, 30.11.2014 tarih 0036193 numaralı ve 30.11.2014 tarih 0036194 nolu toplam 300.000.- TL tutarındaki çeklerin keşidecisi olduklarını, çekleri dava dışı Özışık Ltd. Şti.’ye verdiklerini ancak çalındığını, davalıların meşru hamil olmadıklarını ileri sürerek, borçlu olmadıklarının tespitini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davalı … vekili, çeklerin ciro yolu ile iyi niyetli hamili olduklarını, karşılıksız çıkması üzerine diğer davalı Beycam …. Ltd. Şti.’ye iade ettiklerini belirterek, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılamada, davacı, menfi tespit davası açtığına göre, son hamil olan davalının ağır kusurlu veya kötüniyetle çeki iktisap ettiğini ispatlaması gerektiği, ancak bu durumun ispatlanmadığı, temyiz incelemesi neticesinde, yerel mahkemece, “konusuz kalma nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına dair” verilen kararın da bozulmadığı, kararın sadece vekalet ücreti yönünden ve asıl dava bakımından bozulduğu, dava tarihi itibariyle davacının dava açmakta hukuki yararı olduğu, ancak davacı, davalının, gerçek durumu bilerek kötü niyetle çeki aldığını veya ağır kusurlu olduğunu ispatlayamadığından haklılık durumunu da ortaya koyamadığı, davalı …’in, çekleri iade ettiğinden, davanın husumet yokluğundan (usulden) reddini talep ettiği, davacı da bu durumu kabul ettiğini beyan ettiğinden, davalı lehine nispi değil maktu vekalet ücreti verilmesi gerektiğinden, asıl dava bakımından, konusuz kalan davada karar verilmesine yer olmadığına ve davalı lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesine, birleşen davada karar kesinleştiğinden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm asıl davada davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacının vekalet ücretinden sorumlu olması için, davalı tarafın dava açılmasına sebebiyet vermemiş olmasının yanısıra davacının talep sonucunu da yargılamanın ilk duruşmasında kabul etmesi gerekmektedir. Somut vakada, davalı davanın açılmasına sebebiyet vermiş, ancak daha sonra çeki iade ettiği görülmüştür. Bu durumda her iki şart birlikte gerçekleşmediğinden vekalet ücreti ve yargılama giderinden davalının sorumlu olduğu gözetilerek uygun sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden asıl davada davacıya iadesine, 16/03/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.