YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/3708
KARAR NO : 2021/1294
KARAR TARİHİ : 16.02.2021
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Hopa Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 17.04.2019 tarih ve 2019/36 E. – 2019/94 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davalı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı, davalı banka tarafından aleyhine icra takibi başlatıldığını, takip dayanağı kredi sözleşmesindeki imzaların kendisine ait olmadığını belirterek Hopa İcra Müdürlüğü’nün 2012/446 esas sayılı dosyasında borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamına göre, davalı tarafından her ne kadar sözleşme aslının Hopa Cumhuriyet Başsavcılığı ve sonrasında Artvin Ağır Ceza Mahkemesi’nde olduğu belirtilmiş ise de yazılan müzekkerelere gelen cevaplar sonucunda böyle bir sözleşmenin bulunmadığının anlaşıldığı, (Kapatılan) Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2017/4536 esas, 2018/6203 karar sayılı onama kararına konu olarak Hopa Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2011/2 E. ve 2015/167 K. sayılı kararında benzer sebeplerle görülen davada “… borçlunun sözleşmedeki imzanın kendisine ait olmadığını bu nedenle borçlu olmadığını belirtmesi, bu davada kural olarak alacaklının alacağının varlığını ispat etmesi gerektiği, ancak her nasılsa sözleşmenin aslı temin edilerek dosyaya sunulmadığı, bu nedenle imza incelemesinin yapılamadığı, tüm bu hususlar değerlendirildiğinde borçlunun davasının kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur….” şeklinde gerekçe kurulduğu, işbu davada davacının borçlu olduğu iddia edilerek girişilen takibe konu kredi sözleşmesinin mahkemeye sunulmadığı, davalı tarafın davacının borçluluğunu ispat edemediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
Dava kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik icra takibinden dolayı borçlu bulunmadığının tespitine ilişkindir. Mahkemece yapılan araştırma sonucu takibe konu kredi sözleşmesi sunulmadığından davanın kabulüne karar verilmiş ise de; davalı tarafından davacıya kredi kullandırıldığı ileri sürülmüş olup mahkemece bankacılık konusunda uzman bilirkişi aracılığıyla banka kayıt ve belgeleri yerinde incelettirilmek suretiyle davalı banka tarafından davacıya herhangi bir kredi kullandırılıp kullandırılmadığı, ödeme yapılıp yapılmadığı tespit ettirilerek şayet davalı bankaca davacıya kredi ödenmiş ise taraflar arasında fiilen kredi ilişkisi kurulduğunun kabulü ile alacak borç durumunun tespit ettirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken mahkemece eksik inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 16.02.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.