YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/3699
KARAR NO : 2021/1298
KARAR TARİHİ : 16.02.2021
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 31.10.2018 tarih ve 2016/1212-2018/1019 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davalı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacı ile davalı arasında imzalanan 29.12.2005 tarihli sözleşme ve aynı tarihli protokol ile, davalıya bayilik verildiğini, 29.12.2005 tarihli protokolün 8.maddesi gereğince davalının sözleşmenin imzalandığı tarihten itibaren her yıl 1600 m³ olmak üzere akaryakıt satın almayı taahhüt ettiğini, eksik alınan her m³ akaryakıt için 30 USD cezai şart öngörüldüğünü, sözleşmenin devam ettiğini, 2006, 2007, 2008, 2009 ve 2010 yıllarında toplam 8000 m³ akaryakıt alım taahhüdünde bulunan davalının, taahhüdünün 4.166 m³ ‘ünü yerine getirmediğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 25.000 USD cezai şart alacağının, 3095 sayılı Yasa’nın 4/a maddesi gereğince dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasında 29.12.2005 tarihli protokol ile 03.01.2006 tarihli akaryakıt bayilik sözleşmesi düzenlendiğini, sözleşmenin 5 yıllık süre için yapıldığını, 5 yıl sonra sözleşmenin hem süre hem de Rekabet Kurulu’nun 2002/2 sayılı tebliğinin değişmesi üzerine yanlarca sonlandırıldığını, sözleşmenin 13.maddesinde belirtilen hallerde davalının, davacıya cezai şart ödemeyi taahhüt ettiğini, cezai şartın gerçekleşmediğini, davalının üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiğini, davalının kapasitesinin çok üzerinde satış yaptığını, bir an için davacının haklı olduğu düşünülse dahi, sözleşmenin 23.maddesi ile cezai şart tutarının 10.000 USD ile sınırlandırılmış olduğunu, davacının eksik alımdan dolayı bayiinin kusurlu olduğunu kanıtlaması gerektiğini, sözleşmenin haklı nedenle sürenin sona ermesi nedeni ile bozulduğuna göre ceza koşulunun istenemeyeceğini, sözleşmede kararlaştırılan cezai şartın borçlunun iktisaden mahvına sebep olacak derecede ağır ve yüksek olması halinde, sözleşmenin adap ve ahlaka aykırı olacağı, bu durumda sözleşmenin tamamen ya da ilgili maddelerinin iptal edileceğine dair Yargıtay içtihatları bulunduğunu, davacının istemlerinin zamanaşımına uğradığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında münakit 29.12.2005 tarihli bayilik sözleşmesi ve aynı tarihli protokolün (8). maddesine istinaden davacının sözleşmenin son dönemi ( 2010) için davalıdan eksik ifaya dayalı olarak talep edebileceği ceza-i şart tutarının 25.500 USD olduğu, davacının 25.000 USD tutarındaki ceza-i şart alacağını 3095 sayılı Yasa’nın 4/a maddesi gereğince dava tarihinden (12.01.2011) itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan talep edebileceği, bu hususta (Kapatılan)Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2016/11559 Esas-2017/4009 Karar Numaralı ve yine (Kapatılan)Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2016/8115 Esas -2016/15193 Karar sayılı içtihadının bulunduğu, davacının dava dilekçesinde mevcut 25.000 USD tutarındaki talebi ile bağlı bulunduğu, davacının ihtirazi kayıt koymaksızın mal ve ürüne vermeye devam etmiş olmasının tespit edilmiş olması ve bu nedenle ancak sözleşmenin son dönemi için cezai şart talep edebileceği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 1.927,38 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 16.02.2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Dava, ceza-i şart alacağının tahsili istemine ilişkindir.
Davacı, taraflar arasında düzenlenen 29.12.2005 tarihli, sözleşme ve protokol ile davalı bayiin 2006, 2007, 2008, 2009 ve 2010 yıllarında toplam 8000 m3 akaryakıt alım taahhüdünde bulunduğunu, davalının taahhüdünün 4.166 m2 ünü yerine getirmediğini, sözleşmede yerine getirilmeyen taahhüdün beher m3 için 30 USD cezai şart ödenmesinin kararlaştırıldığını beyanla fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması kaydı ile 25.000 USD cezai şart alacağının faizi ile davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Yerel mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, davalının 2006 yılında 697 m3, 2007 yılında 728 m3, 2008 yılında 818 m3, 2009 yılında 845 m3 ve 2010 yılında 850 m3 olmak üzere toplam 3938 m3 eksik alım yaptığı, 2010 yılı öncesi yıllarda davacının ihtirazi kayıt koymadan davalıya akaryakıt vermesi nedeniyle daha önceki yıllar için cezai şart talep edemeyeceği, 2010 yılı için talep edebileceği cezai şart tutarının 25.500 USD olduğu, dava dilekçesinde 25.000 USD talep edildiğinden taleple bağlı kalınarak 25.000 USD’nin davalıdan tahsilinin gerektiği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davalı vekilinin temyiz istemi sayın çoğunluk görüşü doğrultusunda red edilerek yerel mahkeme kararı onanmıştır.
Sayın çoğunluğun onama gerekçesine katılamıyorum.
Dosya içeriğinde açıkça görüldüğü üzere, davacı, taahhüt edilmesine rağmen alınmayan 4166 m3 akaryakıt için fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulması kaydı ile 25.000 USD cezai şart talep etmiş olup, mahkemece bozmaya uyulması sonucu davacının sadece 2010 yılı için 850 m3 akaryakıta yönelik talepte bulunabileceği kabul edilmiştir.
Bu durumda 4166 m3 akaryakıt için talep edilen 25.000 USD’nin davanın kabul edilen 850 m3 akaryakıt bedeline oranlanması sonucu 5.101 USD cezai şart alacağına hükmedilmesi gerekirken, 3.316 m3 akaryakıt yönünden cezai şart talebi kabul edilmediği halde bu bölüm yönünden davanın reddine ilişkin hüküm kurulmaması ve gizli talep aşımı sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmadığından yerel mahkeme kararının bozulması gerekmektedir.
Açıklanan nedenle, aksi yönde tecelli eden sayın çoğunluk görüşüne katılamıyorum.